Kalın ceketim ve oldukça pahalı gözüken çizmen
lerim beni dışarıdan iyi aile kızı gibi gösterebilirdi ama kimse gerçekte cebimdeki uyuşturucu parasını kazanmak uğruna yüzyüze geldiğim insanların, beni sürüklediği kötü sonun farkında değildi.Her sabah ölmeyi ve küçükken hep gitmek istediğim o renkli yerin ,gün batımını izleyen bir tepesine gömülmek istiyorum.Çok küçükken sanırım babama ailesinden gelen bir kartpostalın arkasında görmüştüm orayı.Uçan hava balonları ve sarıya dönmüş kurak gibi duran ama üzerinde sayısız insanın olduğu bir yer.Rengarenk .Gözümde canlanan anlık bir kare ve oranın neresi olduğunu bilmesem de her gece kurduğum oraya gitme hayalleri...Yağmur cılız cılız yağmaya başlamıştı.Bir anda üstümdekileri yırtıp koşmak insanların bedenimdeki izlerini yok etmek için sonsuz bir okyanusa atlamak isterdim.Sevdiğim bir Amy Winehouse şarkısı kulağımda çalarken son paket uyuşturucumu ağzıma atar ,su yüzeyinde yatar bir şekilde durur ,gün batımını artık bana hep ağırlık gibi gözükmüş bedenimden ayrılışımı kutlayarak kullardım.Tıpkı yine o dinlerken ölmeyi istediğim şarkı da dediği gibi "Siyaha geri döneceğim" Ben de uzaya, boşluğa , ruhumun ölünce gideceği ve gözyaşlarım arasından dökülen anıları hatırlayacağım yere ,o sevdiğim karanlığa döneceğim.
Keşke pişmanlıklarım hiç olmasa diye düşünüyordum ama iyiki varlar.Eğer olmasalardı ben de normal insanlar gibi uzun bir ömür ve sevdiklerimle geçen güzel günler dileyecektim.Yani asla gerçeği göremeyecektim.Ölü doğduğum ,sadece birilerinin hayat hikayesinde küçük replikleri olan ve kitabın sonunda yenilmeye mahkum kişi olduğumu .Ve hayal kurmanın ölümcül olduğunu asla bilemeyecektim.Sonra ağlamak güzel şey .Mutlu insanlar bunu nereden bilebilir ki? Benimkisi dipsiz bir acı ama güzel bir acı.Bana o iki saatlik güzel anılar sağlayan uyuşturucuya aklımı ve bedenimi teslim ettiğimde pişman olmama nedenim buydu.Eğer yaptığım şey yanlış olsa bile beni mutlu ediyor.O zaman doğruların canı cehenneme.Yeterince ıslanmıştım.Tuvalet görünümlü mekandan içeri girerken elimi kapıya atınca bir anda içimde bir titreme oldu.Yağmurun etkisiyle ıslanan ve yüzüme yapışan saçımı geriye attım.İçeri girdim.Belki de sadece televizyonda görülen mafya denilen tayfanın en korkulan ismi karşımdaydı.Bu adam Dr.Speed ,bana öz babam gibi babalık yapmıştı zaten arkamda olmasa ben bu kömür karası batakta çoktan ölmüştüm.Beni görür görmez ayağa kalktı ve Jojo! Diye seslendi.Adımı hep kısaltarak Joanne yerine JoJo diye söylerdi .Bazen kızgın olduğunda Joe derdi.Elimi uzattım , küçük bir sohbetten sonra sesi sanki bir şey sallıyormuşum gibi titredi."Dr.Speed bana söylemek istediğiniz bir şey mı var?
"Joe bilirisin seni hiçbir zaman halledemeyeceğim bir olaya dahil etmem fakat bazen işler test gidebiliyor." Yani? Diye konuşmaya etken girmesi için küçük bir tetikleme yaptım."Senden iletmeni istediğim bir çanta mal var" dedi .Ben gelmeden önce ne söyleyeceğini kararlaştırdığı çok belliydi.Sadece bir kaç günlük mal almaya geldiğimi söylemek istedim ama bana bu piyasada köpeklere yem olmadan aslanlarla aynı masaya oturtan bu adama bir minnet borcum vardı."Eğlence ha? Bayılırım!" Diye sahte bir sevinç göstergesi yaptım."Sayılır, malı sadece 2 gün boyunca evde tutup sonra adresine gelen adama vereceksin.Adamın kim olduğu ve neden ona verdiğin pekte seni ilgilendiren bir şey değilsin.Bilirsin bir saatin nasıl işlediğini bilmesek de zaman geçer . Sadece izleriz.Şimdi sende bir izleyici ol ve saatin işleyişine karışma.Sadece paketi sana gelen adama ver."
"Peki neden ben ?" Diye söylediklerinin kafamı karıştırdığını belirterek sordum."Bu yakınlarda her kirli iş benim emrim altında döner .Hatta narkotik polisleri bile benden korkup saygı duyar ve benim pisayama saygı duyup çekilirler.Ben de bunun karşılığında onalra küçük maddi yardımlar yaparım.Polise yakalanmak gibi bir sıkıntım yok ama beni yakalamak isteyen düşmanlarımın olmadığını söylemek de yanlış olur.Benim teşkilatımdan birinin böyle bir görev yapması beni açığa verir ama senin tek yaptığın köşe başında satılan uyuşturuculardan satın almak.Polis seni yakalasa bile bir kaç gün sonra geri sayım.Demem o ki ikimizin de başı ağrımayacak.Kabul ediyor musun?"
Onun mantıklı özetinden sonra kabul ettim.Ve çantayı alıp çıktım.Etrafta genç kız bir kızın cinayet olayı nedeniyle gezinen sayısız polis vardı.Normal insanların anlamadığı bu olayı ben onlardan kaçarken öğrenmiştim.Her ne kadar yakalanınca salınacak olsam da alacağım belirli bir ceza ve çevremde duyulması ile yaşanacak sayısız sorun vardı.Polis benim için güveni değil görünce hırsız gibi hissettiğim gerginliği temsil ediyordu. Dürüst olmak gerekirse şu damarlarımda akan heyecanı seviyordum.Ölmek isteyen birine göre fazla ölümden korkuyordum ama sahip olduğum her şeyi kendimden önemli kılıp . Onları canım pahasına koruyordum.Hayatım bileğimdeki o ince damara bağlıyken dünyayı gözümde büyütmenin pek de bir anlamı yoktu.Düşünce dünyasınd çıktığım küçük yolculuk ardından bana doğru yaklaşan iri ,siyahi adamı hemen farkettim.O adamla Dr.Speed'in yerinden çıkarken de karşılaşmıştım.Sanırım her şeyi anlamıştı.O an. Dr.Speed'in ne kadar temkinli bir adam olduğunu ve beni koruması için birilerini göndermiş olabileceğini düşündüm.etrafıma bakındım fakat kimse yoktu.Bir anda koca kalabalık yok olmuş ve sanki ben o adamla yalnız kalmıştım Hemen en yakın tuvalete koşup uyuşturucuyu klozete boşaltabiliridim ama bunu yapmak ateşle oynamak olurdu.Koştum ,ne yapacağımı bilmiyordum ve adam gittikçe bana yaklaşıyordu.Hemen açık duran ilk tren kapısından içeri girdim.Eğer bugün hiç uyuşturucu kullanmadığımı bilmesem bu yaşadıklarımın uyuşturucu etkisiyle gördüğüm bir Amerikan filmi olduğunu ilizyonu olduğuna yemin edebilirdim.Hızlıca bir koltuğa geçtim.Eğer biletleri sormak için gelseler ne halt edecektim.O sırada karşımda oturan yaşlı kadının hemen boş olan yan koltuğa bir kaç eşyası ile birlikte biletini koyduğunu gördüm. Çantasında bir şeyler arıyordu.Birden aklıma bir fikir geldi ve başım dönüyormuş gibi yaptım.Kadın çantasında olan dikktani direk bana verdi ve ne olduğunu sordu."Siz genç hanım iyi misniz" Konuştuğu aksandan İngiliz olduğu anlaşılıyordu.Amerikan İngilizcesi olsa bunu anlardım."Sadece biraz tren tuttu.Kusmam için küçük bir poşet bulabilir misiniz? Diye acınası halde sordum."Ah tabi " diye yerinden kalkıp benim için kondüktörü bulunmaya gitti.Kadının yanında poşet olmaması benim için büyük bir şanstı. Kadının arkasından bakarken iyi giyiminden zengin bir turist olduğu anlaşılıyordu.Hemen telaşla kalkarken yanımda bıraktığı bileti aldım ve oradan uzaklaştım.Başka bir koltuğa geçtim.Kadının beni göremeyince alacağı yüz ifadesi aklımda dönmeye başladı.Hırsızlık gibi bir şey yapmıştım.Kadın beni göremeyince tuvalete veya başka birinden yardım almak için gittiğimi düşünebilirdi.Ama biletinin yokluğunu farkedince beni ele verebilir .Hatta aynı vagonda bir yere kaçma şansım olmadığı için beni bulabilirdi de.Hayatında yaptığı tek hırsızlık sokaktaki ağaçlardan meyve almak olan sessiz ve içine kapanık bu Brezilyalı kız sanırım bir tür filmin içindeydi.Sonraki adımı bilmiyordu ama yapması gereken tek şey bu çantayı ne olursa olsun korumaktı.Tren görevlisi biletleri kontrol ettikten sonra Kondüktör ile tartışan kadını izliyordu.Fark edilmemek için uyuyormuş numarası yapıyordu.Kadın bilet aldığını fakat onu bir kadına çaldırdığını söylüyordu.Hadi ama hayatım pahasına bir bileti izinsiz almışsam bu beni bir suçlu yapmaz.Belki kaçak bir çanta dolusu uyuşturucu ile polisten kaçmam beni bir suçlu yapardı ama şimdilik bu konu bir tarafta durabilirdi.Kadın benim eşgalimi tarif etti .Oysa görevli bu defalık biletsiz binmesini yaşına duyduğu saygı ile affedeceğini söylemişti.Kadın yine de yaşadığı rezillikle vagonda bir ileri bir geri geziniyordu.Eğer iki koltuk daha gelseydi beni görebilirdi.Hemen bir şey yapmam gerekiyordu.Bir şey! Kadının diğer tarafa doğru yürürmesini fırsat bilerek ayağa kalktım ve karşımdaki adamı işaret ederek"Hey, sakın bir daha bana dokunmayı deneme! Bu adam beni taciz etmeye kalktı !" Diye bağırdım.Vagondakiler şaşkınlıkla etrafı izleyen adama saldırmaya başlamış adam ise kendini açıklamaya çalışıyordu.Kadınların yarısının feminist olduğu bir ülkede bir kadını taciz etmek tehlikenin diğer adıydı.Herkes adamı aşağılayıp süzerken görevliler ne yapacağını şaşırmıştı.Yaşlı bir kadının bu tür kaos ortamından uzak kalacağını bildiğimden bir kenara çekildim ve yaptığım kötü resmi sanki sanat eseri gibi gibi izledim.Evet daha yeni başlamıştım ve sonunda ölecektim . Hayatımdan başka kaybedecek şeyim yok yani sahip olduğum pek bir şey yok denebilir.O zaman ölmeden önce biraz kötü kızlığı oynayabilirim.Şuan fazlasıyla cesurum fakat akşam yine duşta ağlayıp kızımla asla sahip olamayacağım hayaller kuracağım.Fernanda zaten beni umursamıyor bile.Kısa bir süreliğine onu iyileşmiş ve izini sadece benim gördüğüm bir yara sayabilirim.İlk durakta inip taksiye bindim.O uyuşturucu ile kaçıp zengin olabilirdim .Gerisi bir peri masalı gibi olurdu.Ve intihar ederken kızıma günlüğüm dışında bırakacak bir şeyim olurdu ama ona böyle bir şeyin parasını bırakmak saçma olurdu.Kötülük olurdu.Ayrıca onu mutlaka bulurlardı eğer ben ortadan kaybolsam.Dr.Speed'e yapılan hata yüzlerce kişinin ölümüne kapı açar.O kapının kolunu tutan kişi olmak istemiyorum.Ama sadece bir kaç saatliğine de olsa acaba zengin olursam ölme fikrinden vaz geçer miyim diye düşündüm ama hayır ben zaten ölüydüm sadece bedenimden kurtulma işini henüz yapmamıştım.Eve gelmeme çok az kalmıştı ki takside çalan bir Eminem şarkısı her şeyi özetledi."Onlar uyuşturucunun ne olduğunu bilmiyorlar ve ben bunları yazarken uyanık mı yoksa uyuyor muyum bilmiyorum" Bir kaç saniye sonra sanki benim Fernanda için düsündüklerim anlatan kısım geldi " Tek bildiğim ben dipteyken bana geldiğin ve hayatımı kurtardığındır,hayatımı sana borçluyum." Şimdi en sevdiğim kısım "Aklımı kaybetmek üzereyim ,sen çoktan gittin . Zamanım tükeniyor bana bir doktor çağır ,bir doktora ihtiyacım var beni hayata geri döndürmesi için." Eminem bu şarkıda dostlarına ve onu ünlü eden adam Dr.Dre'ye arka çıkıp minnetini ödüyordu.Şimdi benim Dr.Speed'e yaptığım gibi.Taksinin evin önünde durmasını istemedim ve karmaşık bir cadde de indim.Evimin neresi olduğunu açığa vuramazdım.Ara sokaklardan eve girdim.Şimdi iki gün bekleyecektim.2 gün sonra ne olacaktı bilmiyorum ama bu hırsız- polis oyununu sevmiştim . Hadi ama kim sevmezdi ki?
Duş aldım ve ögün giydiğim kıyafetlerden kurtuldum.Yatağa girdim iç çamaşırlarımla sonra keşke insan olmasaydım da bir şarkı olsaydım diye düşündüm.3 dakika sürecek ama o 3 dakika birilerine çok şey anlam ifade edecek.Sonra o şarkının ömrü senin elinde . İstesen defalarca dinleyebilirsin evet tabi ki bir gün senden de sıkılırlar ama birinin favorisi olursan o kişi ölene kadar yaşarsın.İyi geceler yıldızlar ,iyi geceler sevdiğim şarkılar!Bölüm sonu .Bu hikayeyi yaşanmış bir olaydan ağlayarak kurguluyorum size.İnsanların dünyasında yalnız bir ruh gibi hissedersiniz .Dm'den daima yazabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RAŞE
Teen Fiction"Çok acı çekiyorum." dedi ağlayarak.Elinde o zehir şişesi ve uyuşturucu kullandığını belli eden kolları ,yüzündeki her şeyi anlatan ifade...Sanırım öldüğümde mezar taşıma bu an yazılmalıydı.Eğer o an gözümü bir kez daha o şişeye kaydırsaydım ben de...