KAÇIRILMA

53 2 0
                                    

Yeni bir kurgu.

Multiye bıraktığım şarkı tam bu bölümü, bu kurguyu anlatıyormuş gibi geldi bana. O yüzden bıraktım. Mutlaka dinlemelisiniz. İyi okumalar...

Ruhumun son ilahi tınısı gitarın tellerinin sesinin ardından salonu çevreleyip kulaklarıma ulaşırken dudaklarımın kıvrıldığını hissettim. Normal atışına geri dönen kalbime yüzümün eski rengi eşlik ederken sahneden inerek arkaya geçtim. İçerideki bu insanların alkış sesleri egomu peşkeş çekmemi sağlamıyor, aksine huzursuz olmama neden oluyordu. Gitarı küflü duvara yaslayarak hoş bir gülümsemeyle beni bekleyen patronumun yanına gittim.

"Otursana canım." diye karşısındaki sandalyeyi işaret etti. Kaşlarımı yukarı kaldırdım. 

"Gerek yok, gitmeliyim. Paramı alıp da mümkünse.." Parmaklarının arasındaki zarfı bana uzattığında kısa bir teşekkür mırıldanarak zarfı aldım.

"Çarşamba akşamı gelmeyi unutma." diye arkamdan seslenen patrona elimle bay bay yapıp gitarımı ve kılıfını aldıktan sonra sahnenin arkasından geçerek eski kafenin içerisinde çalışanların kullandığı odaya girdim. Gitarı yavaşça kılıfına koyup, zarfı ön göze tıkıştırdım. Deri ceketimi üzerime geçirdiğimde içerideki birkaç kız göz kırpıp bugün yine çok iyi olduğumu söylediler. Gözlerimi devirdim.

"Abartmayın, lütfen." diye mırıldandım. 

"Aman be senide hiç övemiyoruz!" diye çirkefleşerek odadan çıktı sarışın olan. Kumral ise kusura bakmamamı söyleyerek peşinden gitti. Gitar çantasını sırtıma geçirerek ellerimle sabitledim.

Stabil bir şekilde önüme bakarak yürürken birkaç kişinin omzuma çarpmıştım. Kendilerine kısa birer özür lütfedip eski kafeden çıktım. Yoğun sigara kokusunu solumak zorunda kalan ciğerlerim tekrar işlevine kavuşmuştu. Yurda çok uzak olmayan çalıştığım bu kafe, normal insanlardan biraz uzaktı. 

Daha çok birbirine dert yanmaya ya da keşlik yapmaya gelen insanların bulunduğu, yoz bir ortamdı. Küflü duvarların küf kokusunu bastıran sigara kokusuydu. Normal kafelere nazaran adını az duyurmuş bu yerde çalışmak zor olsa bile hoşnut ediyordu beni.

"Vera!" diye adımın seslenilmesiyle adımlarımı durdurarak arkama döndüm. Oda arkadaşım, yani en yakın arkadaşım Buğlem, peşimden koşturuyordu. Gülümseyerek yanıma gelmesini bekledim. Adımları yanımda durduğunda ellerini dizlerine yaslayarak ardı ardına gelen soluklarını dindirmeye çalıştı. "Sokağın başında gördüm seni. Yetişmek için nasıl koşturdum bir bilsen! Çok hızlı yürüyorsun kızım. Ne bu acelen?"

"Biliyorsun işte beni. Pek tekin değil bu aralar şehrimiz.." 

"He sende paranoya oldun tabi!" Omzuna küçük kuvvetli bir yumruk geçirip koluna girdim ve yürümeye devam ettik. Kısa süre içerisinde vardığımız yurda girerken kapıdaki güvenlik pek temkinli bakışlar atmıyordu. Sıkıntılı bir nefes vererek kartlarımızı gösterdim. Güvenlik başıyla onaylayıp kapıyı açtı. İyi geceler dileyip binaya giriş yaptık. Deniz Abla seçici bakışlarla ikimizi süzerek yanımızdan sıyrılıp dışarı çıktı.

Buradaki kimse bu aralar normal değildi!

Üç kişilik asansörün kapısı açıldığında içine girerek odamızın olduğu kata çıktık. Ayağımdaki botları odanın girişinde bırakarak içeri geçtim. Ardımdan gelen Buğlem kapıyı kilitleyip kendini direkt yatağa attı. "Hadi ben çalışıyorum sen ne diye bu saatte dışarıdasın?" diye soludum.

"Ne o? Kıskandın mı bebeğim?" 

"Çimdik atarım bak sana!" İşaret parmağımı sallayarak ettiğim mahalle kadını tehdidine bir süre güldükten sonra odanın içerisindeki mini buzdolabından bir çilekli süt çıkarıp masanın üzerine bıraktım. Buğlem yine telefonuyla uğraşırken üzerini çıkarma zahmetine girmemişti. Omuz silkerek fermuarlı küçük gardıroptan pijama takımlarımı aldım ve üzerimdekileri çıkararak onları giydim. 

GAVERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin