İyi okumalar...
"Ama sende bana ait olan bir şey var. Hadi bakalım çıkar şu karnındaki baklayı."
Multiyi kesinlikle dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
On dokuz yıllık tüm hayatımın içerisine yalanlarla etmiş buluyordum. Ruhum benden kopup gitmek için içimde kurtarın beni vaveylaları atarken en umursamaz kişiliğime bürünmüştüm. Bir insanın hiç mi yaptıklarından utanması, onu geçtim hiç mi açık vermezdi? Şuan karşımda pişkinliğinden taviz vermeyen bir şekilde oturan Peri, Perilikten çok uzak bir kavramdaydı. Kızıl tutamları göz önüne serildiğinde sinir katsayım artıyordu.
Buna rağmen Eres'in gözlerinde buğu vardı. O buğunun ardına sığınmış binlerce his. Sessizdi. Duyulabileceği kadar sessizdi. Hissedebiliyordum. Onu görebiliyordum. Gözlerinin ardında kabuk bağlamış yaraları görebiliyordum. Eres; Yaralıydı.
Tüm bu yaralara rağmen ayakta kalmayı nasıl başarabildiğini de öğretmesini isteyecektim. Hayat bu denli acımasız olmamalıydı. Hayatın cümlelerindeki acımasızlığı sindiremiyordu bazı insanlar. Aralarına Eres ve bende giriyor olmalıydık.Saate gözlerim kaydığında akreple yelkovanın üst üste durduklarını fark ettim. Onlar bile bir uyumla harmanlanıp yaşıyordu bir dakikalık bile olsa. Saatte bir bile olsa. Yan yana, üst üste geliyorlardı.
İçimde bir türlü kapanmayan boşluk kapandığında ayağa kalktım. Kızılın bakışlarını yüzümde hissettiğimde ona buruk bir tebessüm gönderip mutfağa geçtim. Bir sandalye çekip oturduğumda arkamdan mutfağa gelen adım seslerini işittim. Başımı kaldırıp baktım ki bakmaz olaydım kızıl arkamdan gelmişti. Ona sinirliydim.
Kimse böyle bir pisliği hak etmezdi.
Ki Eres'i tanımasam bile onunda hak etmeyeceğinden emindim.
"Teşekkür ederim." diye mırıldandı boğazından yükselen bir hırıltıyla. Karşımda bir sandalye çekip oturdu. "Ne için?" dedim. Boğazını temizleyip gülümsedi. Masaya doğru eğildiğinde hafif görünen göğüslerinden ben bile utanmıştım. Bir insan nasıl böyle olabilirdi ki? Nasıl yani? Bunların mantıklı bir açıklaması olmalıydı.
Gözlerimi gözlerine çıkardığımda gördüğüm duyguların hepsi yalan gibi geliyordu bana. Belki günah almaya girerdi bu fakat başka bir şeydi kızılın gözlerindeki. Dudaklarını araladı konuşmak için.Siyah zehirli bir oka benzeyen gözleri delip geçmek ister gibi bakıyordu ve onlar anlam veremediğim duygular vardı. Bu sinir bozucuydu.
"O durumda beni kurtardığın için." Kavruk bir küfür savurarak sandalyeden kalktım. Bu derece hadsizliğin gerçekten izahı yoktu. Sinir tüm hücrelerime yayılırken neden bu denli kötü olduğum gerçeği yüzüme tokat gibi çarptı. Benim ne haddimeydi? İsteyen istediğini yapardı. Çünkü onu düşünüyorum. Eres'i, yaralı ruhu düşünüyorum. Benimle aynı özellikleri taşıyor. Gözlerinin arkasındaki yarayı fark ettiğini biliyorum Vera dedi içimde bir yerlerde saklanmış Vera.
Afrodit bu sözlere sadece alaylı gülümsemesiyle bakarak yetinmişti. İçime ne ara yerleştiğini ve hayal dünyamda ne aradığını bilmiyordum. Onu kovmak sanırım içimde olan Vera'nın işiydi.
Gözlerimi kızılın siyah oklarına diktim. "Senin için değil," dedim kapıdan salonu kontrol ederek. Vega ve Eres bir şeyler konuşuyorlardı. "Eres için yaptım. En azından senin aksine ben onun yaralarını görebiliyorum Peri. Lütfen alınma ama yaptığın kötü bir şeydi."
"Değildi," dedi masadan kalkıp önümde bana mekik dokurken. Cesaretim tavan yaptığında içimde büyüyen alev topunu hissedebilmiştim. "Sana da olacak. Bu evde yaşıyorsan ikisini..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAVERA
FantasyEllerindeki kanın kokusu bir katilin kalbini andırıyordu bana. Bir ses yankılıyordu boş sokakta. Bir çığlık. Ellerinden akan kanın her bir damlası ahenkli bir ıslıkla kulaklarımda çınlıyor, ölüm soylu nefsini enseme doğru üflüyordu. Korku gözlerimde...