Adım afra. Sıradan bir lise öğrencisiyim. Yani demek istediğim fazla sıradan. Kendi halimdeydim."başkaları" gibi bir kelimenin benim hayatımda geçerliliği yoktu. Karanlık odamda saatlerce müzik dinleyebilir, hayal kurabilirdim. Okul benim için hiçbir zaman"dersler zor ama ortam çok iyi"diyebileceğim bir yer olmadı. Kendimi dış dünyadan öylesine soyutlamıştım öylesine kendi içime gömülmüştüm ki artık biriyle ettiğim ufacık bir diyalog beni huzursuz edebiliyordu. Yine okul için uyandığım sabah annem henüz uyuyordu. Fazla zamanım olmadığı için çabucak okul formamı üzerime geçirdim. Çantama olası bir boş derse karşı roman koymayı ihmal etmedim. Hızlıca botlarımı ayağıma geçirdim ve durağın yolunu tuttum. Ankara nın ayazı iliklerime kadar işledi. Özel bir lisede burslu olarak okuyordum. Otobüsü hareket etmek üzereyken yakaladım ve koşarak kendimi içine attım. Boş yer varmı diye göz gezdirirken benimle yaşıt gibi duran bir erkekle göz göze geldim. Yarım ağız sırıttığını görünce gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırdım. Nasıl göründüğümü bilmiyordum ama çok koştuğumdan olsa gerek yanaklarımın ısındığını hissedebiliyordum. Soğuk bakışlarımı bana bakan gözlere çevirdim ve oda beni şaşırtmayarak ilgisini üzerimden çekti. Her zaman böyle deyil miydi? Kimse yanında sürekli somurtan, gülümsemeyi bilmeyen birini istemezdi zaten. Sonunda otobüsten indiğimde koşarak okul bahçesine ilerledim. Bu okulda benimle sadece ders notları için konuşan insanlar vardı. 11.sınıf öğrencisi olarak zaten tek amacım ders çalışmak olmalıydı,değil mi! Hızla merdivenleri tırmandım. Sınıf kapısının önünde son sınıflardan olduğunu tahmin ettiğim bir erkek duruyordu. Ona aldırmayarak önünden geçecektimki kolumdan tutunca durmak zorunda kaldım. İfadesiz bakışlarla yüzüne baktığımda şaşırmış görünüyordu.Haklıydı.
En azından yüzümde tek bir kasın oynaması gerekmez miydi!
-Baksana
O sırada farkettim. Gözleri çok koyu bir yeşildi, demek istediğim insanın ürkmesini sağlayacak kadar yeşil. Hemen soğuk bir sesle cevap verdim
-Evet
Sesim nekadar soğuk ve isteksiz çıkmıştı bilmiyorum fakat bu gözlerini etrafda gezdirip sessiz bir şekilde küfür etmesine sebep oldu.
-Herneyse kendimde halledebilirimDedikten sonra hızla merdivenlere yöneldi ve saniyeler içinde gözden kayboldu. Sınıfa girdiğimde hocaya geç kaldığıma dair kısa bir konuşma yaptıktan sonra yerime, cam kenarının en arka sırasına yerleştim. Bu okulda burslu okuyordum ve tek bir derste bile hayallere dalmak gibi bir şansım yoktu. Kitaplarımı çıkarttıktan sonra dikkatimi fizk hocasına verdim. Tenefüs zilini duyduğumda yerimden kalkmak için hareketlendim. Sınıfa bi an göz attığımda herkesin yakın arkadaşıyla sınıf kapısına yöneldiğini gördüm.Ben o kapıdan her zaman kendi başıma çıkmıştım. Yine öyle yaptım. Kantine vardığımda ilk tenefüs olduğu için herkesin karnı aç olmalıydı ki çok sırada çok uzun bir kuyruk vardı. Hemen sıraya geçtim. Sessizce sıramın gelmesini beklerken birinin önüme geçmesiyle kaşlarımı çattım. Hemen yanımdan erkeksi bir ses
-Oğlum hadi lan
Dedi. Sesin geldiği tarafa baktığımda sabah sınıf kapısında benimle konuşan çocuk olduğunu gördüm. Bakışlarımı hissetmiş olacak ki bana baktı. Kendi kendime sessizce söylenmeye başladım
-Burda sıra var değil mi, ne diye kaynak yapıyorsun?
- Bana mı dedin güzelim
Deyince, ne yapacağımı bilemedim ve sanki benimle konuşmuyormuş gibi alakasız yerlere bakmaya başladım. Alışık olmadığım şeylerdi biriyle özelliklede bir erkekle atışmak. En sonunda cesaretimi topladım ve yüzüne baktım Gerçekten yakışıklıydı. Okuduğum romanlardaki kadar. Uzun boyu, koyu renk saçları ve yeşil gözleriyle oldukça dikkat çekiyordu. Okul formamız beyaz gömlek, siyah kravat ve füme rengi pantolon/etekten oluşuyordu. Kendimde beğenmediğim bu forma onun üstünde öyle güzel durmuştuki... Hemen aklımdaki düşünceleri savdım. soğuk sesim ve ifadesiz yüzümle sonunda konuşabilmiştim.
-Seninle konuşmuyordum
Soğuk tavırlarım karşısında gerçekten şaşırdığını görebiliyordum ama ben buydum.
Oda tavrıma karşılık aynı soğuk ifafeyle konuşmaya başladı
- O zaman biraz sesin çıksın ufaklık. Kiminle konuşup konuşmadığını bilelim
Arkadaşının uzattığı 2 tostu alırken hala bana bakıyordu. Yanımdan geçerken dengemi sarsacak kadar büyük bir kuvvetle omuz attı.
Aniden böyle düşmanca bir tavır sergilemesini anlayamamıştım. Benimle konuşmaya çalıştığını görebiliyordum fakat ben buydum. Soğuk ve soyut... Arkasından baktığımda neredeyse kantindeki tüm kızların onu baştan aşağı süzdüğünü farkettim. Bu bakışları hakediyordu. Herkesin ilgisini çekebilecek uzun bir boya koya renk saçlara ve yeşil gözlere sahipti.Arkadaş ortamında eğlenceli olduğunu tahmin edebiliyordum fakat dışarıya karşı benim bakışlarımı aratmayacak kadar soğuktu. Benimle neden konuşmaya çalıştığınıda anlayamamıştım. Demek istediğim kimse benimle konuşmak istemezdi. Bende hiçbir girişimde bile bulunmazdım. Daha fazla bunları düşünmemeliyim. Sınıfıma gidip soru çözmeliydim, bu okul benim tek kurtuşumdu. Sınıfa vardığımda dikkatle dersi dinlemeye başladım. Son ders zili de çaldığında eşyalarım topladım, çantami tek omzumu asarak okul bahçesinden çıktım. Henüz uzaklaşmışken yine onu gördüm.Bir ayağını duvara yaslamış çatık kaşlarla sigarasını içiyordu. Sadece önüme bakarak ilerliyordum ki arkamdan seslendi
-Tanışmayacak mıyız güzelim?
Duymamazlıktan geldim.Bana böyle hitap edemezdi.Benimle derdi neydi? Adımlarımı hızlandırmıştımki güçlü bir el bileğimi kavradı. Bir hışımla beni tutan ellerin sahibine döndüm ve
-Tanışmayacağız
-Öyle mi
-Öyle
-Ama ben seni tanımak istiyorum
Sözlerinde ne denli ciddi olduğu yüzünden belli oluyordu. Sinir katsayım yükseldi ve neyapacağımı bilemeyerek onu hızla ittim
-Bu okulda burslu okuyorum. Ve inan derdim sadece sorunsuz bir şekilde mezun olmak. Senin eğlendiğin türdeki kızlardan olmadığıma da eminim. Şimdi gerçekten eve gitmem gerek.
Uzun konuşmamın ardından nefes nefese kalmıştım. Yüz hatları her cümlemde biraz daha değişmişti. Yüzündeki alay tamamen yok olurken,
-Seninle eğlenmek gibi bir düşüncem yok.
Cümlesini bitirir bitirmez arsızca vücüdumu süzmeye başladı.Bakışları bacaklarımda takılı kaldığında, hızla kafamı aşağı eydim.Beni tedirgin etmek için bilerek yapıyordu. Okul eteğim kısaydı fakat çoraplarım, botlarım... Baştan aşağı siyah giymiştim. Dikkat çekeceğini sanmıyordum ama anlaşılan yanılmışım
-Öyle bir düşüncenin olmamasına sevindim, dedim kinayeli bir sesle. Suratındaki gülümseme yüzüne iyice yayılırken
-Ama hala tanışmak istiyorum-Afra, dedim tek solukta
-Afraaa... SEVDİM
Dedi. Üstüne basa basa
-Sarp bende.
Elini uzatınca neyapacağımı bilemedim. Eve çok geç kalmıştım ve eminim artık annem çokta iyi şeyler düşünmüyordu. Kafamı hızla salladım. Hemen burdan uzaklaşmalıydım. Kararsızca elimi uzattığımda kemikli eli onunkinin yanında ufacık görünen elimi kavradı. Başparmağı elimi okşadığında kendimi çekmek için yeltendim fakat bırakmadı. Yeşil gözlerinin hapsi içindeydim.Doğrudan gözlerime bakıyordu. Ben birinin gözlerinin içine öyle uzun bakamazdım ki. Kızardığımı hissettim. Oda aklimdan geçenleri anlamış gibi sırıttı. Daha fazla dayanamayacaktım elimi sert bir şekilde çektim.
-Bittiyse, artık gitmeliyim
Cevabını beklemeden arkamı dönerek koşmaya başladım.
Arkamdan erkeksi bir ses yükseldi
-Bitmedi güzelim. Daha yeni başlıyoruz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK KEZ
Teen FictionNeden peşimi bırakmıyordu? Neden ondan bir türlü kurtulamıyordum? Babam beni mahfetmişti. Bir erkeğin daha bunu yapmasına izin vermeyeceğim. Ben hep yalnızdım...soğuk ve soyut olandım...