"Çok nadir bulunan bir güldür, kara gül. Sende öylesin, nadiren kalbimin ayağını kaydıran o kara gülsün."*
Saat 04:10
Günler birbirini kovalıyor gene, kirpiklerim yapışık birbirine. Dün ile bugün gibi, belli belirsiz bir gelecekten izliyorum seni. Çünkü seni izlemek sonsuz bir kavram, tükenmeyen bir kelime. Ağızda, kalemimde, hep tadı kalan bir his.Seni sevmek, kara gülleri okşamak gibi. Hah yırtıldı, yırtılacak diye seviyorum seni. Öyle çok korkuyorum ki, gözlerimin gözlerine değmesinden, ellerimin narin parmaklarına dokunmasından. Ben zarar veririm sana, çünkü ben sevmeyi bilmem gülleri.
Sen bir gülsün Nil. En narininden, en güzelinden. Fakat en karasından, saçların gibi. Ah.. Ellerin bembeyaz iken saçlarının kapkara olması ne büyük ironi değil mi? Ama babam hep der bunu, insanı görüntü yanıltır. Fakat bu senin için geçerli değil sanki. Güller yanıltır mı insanı?
Ben korkak bir insanım Nil. Annemin karnından doğarken annemi çığlık çığlığa bağırttırıp, babamı ağlattım ben. Ben eli kanlıyım. Bir sıfır yenik başladım hayata. Babam gene sevdi beni, ben sevmezdim.
Nil.. İsmini sadece söylesem, sende gözlerime bakıversen. Nil... İsmin çok güzel.
Nil.. Beni bilme.
-Güllere aşık, elleri kanlı maşuk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
geceye mektup *
Short StoryKısa hikaye (Texting değil, gençler.) "Ölümü arzulama, çünkü ölüm senden korkuyor. Senin güzelliğin beni korkutuyor Nil. " -26.03.17*