Sessizce , kafamı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapatarak sessizliğe eşlik etmeye başladım. Sessizce hayal kurarken kapının birden açılması ile hızla gözlerimi açıp kafamı kapıya çevirdim. Gelen tabi ki dağlar Odunu Keremdi. Gözlerimi devirerek ,- noldu ?
- yemeğe niye gelmiyosun ?
Omuz silkip
- karnım aç değil
- yüsra!
-Kerem!
- o yemeğe inilecek ne olursa olunsun !
Koltuktan kalkıp , kaşlarımı çatarak
- eğer o sofrada bana bağlı birşey yoksa değil aynı sofraya oturmak aynı bardaktan su bile içmem!
Kerem ilkten kaşlarını çatsada sonra'dan alaycı bir ses tonuyla bir adım yaklaştı bana doğru ,
- eğer bir daha sesini yükseltecek olursan ,
Bir adım daha atıp , kulağıma doğru ilkten nefesini soluyup sonradan kısık bir sesle
- bağıracak bir sesin olmayacak küçük hanım !!
Gözlerimi kırpıştırıp , o anın şoku ile zıngır zıngır titrerken Erem bunu görmezlikten gelerek arkasını dönerek 2 adımda kapıya ulaşırken kafasın çevirme gereği bile duymadan , itiraz istemediği bir ses tonuyla
- yemekte bekliyor olacağım beş dakika içinde aşağı indin indin, inmedin sonunu sen düşün
Kafamı sallayıp , eğdiğimde geriye sadece kapının tok bir sesle kapanması ilişti kulağıma. Sonrası zaten sessizlik..
Gözlerim dolarken , aflayıp içimden çığlık atma planını başka sefere planyarak odadan çıktım.Aşağı kata inmeden bir ses yükseldi etrafta. Bu kerem'in sesiydi ama bu sefer ki biraz hissizce sanki ayağının altındaki böceği ezer gibi bağırıyordu.
Titrek adımlarla , merdivenleri inerken elbisemin uçlarından tutarak düşmemi sağlamaya çalışıyordum. Boğazımı temizledim , belki sesimi duyurursam biraz ses tonu hafifler diye.
- Ke-kerem
Kerem elindeki telefonu karşısındaki'nin suratına kapatıp , masanın üzerine koyarken yanındaki kadına elini gösterdiğinde sofraya kahvaltılıklar konmaya başlamıştı. Yavaşça iki basamak kalan merdivenide aşıp , masanın önüne geldiğimde davet beklermiş gibi öylece suratına baktım.
Kerem kaşlarını birleştirecek şekilde çatarak , aklımdan geçtiğini sanki anlamış gibi
- davetiye mi bakliyorsun ?
Hissiz sesiyle bende kaşlarımı çatıp
- belki ,
Kerem oflayıp yüzünü sıvazlayarak
- çocuk oynatacak durumda değilim , geç ve otur yerine!!
Tamam , kabul ediyorum bu ses tonu fazlaca ürkütücü gelmiş olabilir amma velakin ben titrek bedenimi hiç takmayarak , yavaş adımlarla ona en uzak olan yeri seçip oturuverdim...
Hizmetli önüme kahvaltı tabağını koyup ikramlarda bulunurken bende sessizce masanın üzrinde ritim tutmaya çalışıyordum.
- kes şunu !
Elim yavaşça düzleşirken , korkuyordum. Bu adamdan ve bu hallerinden.
Her azar yiyişimde ki gibi gözlerim yine dolarken , sandalyeyi geri itekleyip
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜSRA
Spiritualİki zıt kutup . Yetim bir kız. Hayata annesi'nin dizlerinin dibinden bakan , sevgiye alışık ama küçük yaşta babasını kaybetmesiyle büyük bir acıyla sarsılmış babasının gidişiyle imtihan olmuştur . Herşeye rağmen deli dolu , ve birazda suratsız bir...