•Cuma•
İki günde Stiles'ın bana olan bakışları çok değişmişti.Sanki nefret ediyor gibiydi ve bu durumdan hiç hoşnut değildim.Okul çıkışı Allison'a gelmeyeceğimi söyleyip okul bahçesindeki banklardan birine oturdum ve beklemeye başladım.Onunla konuşmaya kararlıydım.
Merdivenlerden neşeli bir şekilde inerlerken gördüm ve ayağa kalkıp buraya doğru gelmelerini bekledim.
"Stiles! Biraz konuşabilir miyiz?"dedim duymasını sağlayacak kadar yüksek bir sesle.
Malia'ya bakıp "Sen arabaya bin,birkaç dakikaya gelirim."dedi ve yanıma geldi.
"Efendim?"sabırsız bir şekilde çantasını omzuna taktı.
"Bir sorun mu var?"dedim.
"Ne gibi?"
"Bana bakışların..Biraz değişti.Hemde çok."
"Hayır,değişmedi.Eğer bu kadarsa gidiyorum?"dedi jeepini işaret ederek.
"Pekala,hala senden hoşlandığımı düşünüyorsan yanılıyorsun."dedim ayaklarımı yere sürterek.
Gülümsedi.
"Şimdi gidebilir miyim?"
"Git.Varlığınla yokluğun,hiçbir farkı yok zaten."dediğimde suratı düştü.
"Öyle mi düşünüyorsun?"
"Sanırım,yani evet."
Hiçbir şey demeden arkasını döndü ve gitti.Yapayalnız kalmıştım,yine.
Hava git gide kararıyordu ve okul bahçesinde tek başıma dolanıyordum.Yürüyerek gidemezdim ve birisiyle muhattap olamayacak kadar yorgundum.
Duvarın üstüne oturdum ve telefonumu kurcalamaya başladım.Fark etmeden eski fotoğraflarımıza geçti elim,ağlamaya başladım.Çok mutluyduk,bunu bozan ise bendim.Açılmamalıydım,içimde tutmalıydım.
Kızaran gözlerimi ceketimin koluyla silerken parlak fenerlerin bana doğru çevrildiğini gördüm,büyük bir şey buraya geliyordu.
Ayağa kalktım ve ışığa yaklaştım,görüntü git gide belirirken kalp atışlarımın ritmi bu heyecana ortak oluyordu.
Mavi,tanıdık ve eski bir arabaydı önümdeki.Yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu ve arkaplandan çalan hoş müzikle çığlık atasım geldi.Hoş müziği bozan ise kapının açılması oldu.Stiles bana doğru geliyordu.
"Burada..Burada ne işin var?"
"Yalnız olduğunu biliyordum.Malia'yı bırakıp yanına geldim işte.Gelde eve bırakayım seni."dedi yan kapıyı açıp geçmemi bekleyerek.
"Buna gerek yok.Birini bekliyorum."
"Beni bekliyordun,geldim işte.Hadi."
Daha fazla itiraz etmeden arabaya bindim ve etrafı inceledim.Gözüme hala burada duran kalpli mektup çarptı.Stiles arabaya binmek için karşı tarafa geçerken mektubu hemen aldım ve çantama koydum.Pişman olsam da artık çok geçti,arabaya bindi.
Yol boyunca konuşmamayı planlarken sürekli bana bakıyordu.
"Ne?"
"Ne ne?"
"Neden bana bakıyorsun?"
"Bakamaz mıymışım?"dedi gülümseyerek ve arabayı sürmeye devam etti.
Evin önüne geldiğimizde ikimizde söylemek için bir şeyler düşünüyorduk.
"Tamam,teşekkür ederim."dedim ve arabanın kapısını açtım.
"Sonra görüşürüz..Görüşür müyüz?"
Güldüm ve 'evet' anlamında kafamı salladım.Kapıyı kapattığımda yine depresif Lydia geri döndü.Onunla aynı ortamda olmak bile benim moralimi yerine getirebiliyordu.
Evin kapısını yavaşça açtım ve içeri girip kapatmaya yönelirken hala beklediğini görüp kapatma süremi uzattım.Onu ne kadar fazla görürsem depresyona girme sürem o kadar azalırdı.Her salisesi bile önemliydi onunla geçen.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
till the end|stydia
Short StoryNe onun bana aşık olacağını düşünmüştüm,ne de benim ona aşık olacağımı.O ateş ise,ben su idim.Birbirimizi asla tamamlayamazdık,imkansızdı. Ve anladım ki,imkansız diye bir şey yokmuş.