Ertesi gün yolda giderken Şevket bana seslendi:
- Zeynep
- Şevket
- Zeynep
- Şevket
- Hayırdır sen burada ne yapıyorsun Zeynep? Çok görünmezsin buralarda. Yoksa kardeşimle yemek mi yiyeceksin?
- Kardeşin?
- Kardeşim derken ya hepimiz kardeş değil miyiz şu fani dünyada. Kardeşim derken öyle lafın gelişi. Murat Komserimle demek istedim.
- Murat mı? Ben niye onla yemek yiyim ki?
- Siz sevgili değil misiniz?
- Sevgili mi? Ya nerden çıkarıyorsunuz bunları?
- Yok mu öyle bir şey?
- Yok tabi
- Allah Allah bana öyle dememişti.
- Sana ne dedi ki?
- "Beni çok kıskanıyor dedi. Çok daraltıyor üstüme geliyor bunaltıyor artık kaçacak yer arıyorum" dedi
- Murat dedi
- Murat dedi
- Sana dedi
- Bana dedi
- Benim için dedi
- Senin için dedi
- Bittin komser sen. Nerde o şimdi?
Tarif ettiği yol üzerinde ilerledim ve içeri girdim:
- Utanmaz adam herkese Zeynep benim peşimden koşuyor demişsin. Bitircem oğlum seni bütün bu yalanların hesabını vereceksin. N'oldu ya? Niye konuşmuyorsun dilini mi yuttun?
- Karıcım sen yurt dışından ne zaman geldin ya?