Gölge;
“Ben. Ben ateşten korkarım.”
Aslan terbiyecisi ve ateşten korkuyor. Elimde olmadan sırıttım. Kollarımda titriyordu. Hala kendine gelememişti. Aslında ateş o kadar büyük değildi ama saman balyalarına yakın olduğu için büyümesinden korkmuştum. Zaten yeterince göze batarken yangın çıkarmak iyi bir fikir değildi.
“ Hey Tavşan kendinde misin? Beni duyabiliyor musun?”
“Alevleri beni yutacak.”Ah! Ateşi söndürmüştüm hayal falan görüyor olmalıydı. Birden kusmaya başladı. Önce kendi tshirtü sonra pantolunum. Sinirden onu tokatlamamak için kendimle savaş veriyordum. Sonra dudaklarını tekrar araladı.
“Beni almasına izin verme”
Kelime dudaklarından yalvarır gibi çıkmıştı. Neden onun içmesine izin verdim diye kendime kızdım. Gözleri kapandı. Hem kustu hemde kucağımda bayıldı. Onu bu halde karavanına götürürsem Patates'ten kurtulamayacaktım. Tek hamlede kucağıma aldım ve kimsenin beni görmemesi için dua ederek karavanıma doğru yürümeye başladım.
Burnuma dolan kusmuk kokusuyla iğrendim. Hızlıca onu duşa sokup üzerindekileri çıkardım. Duşta yarı çıplak, sarhoş, baygın bir hatun vardı ve ben sinirle dişlerimi gıcırdattım. Suyu ılıttıktan sonra kendimde soyundum ve bir tabure alarak duşa girdim. Hala Baygındı yada sızmış olmalıydı. Onu bu halde sokağa bırakıp sabah zevkle olacakları izleyebilirdim. Ama yapamazdım özellikle sarmaşık bugün onun için ağladıktan sonra. Onu kucağıma doğru çektim ve pis kokudan arınana kadar yıkadım. Sonra bornozumu giydirdim ve kucağıma alıp yatağıma yatırdım. Duşa geri döndüm iç çamaşırımdan kurtulup kendimde duş aldım.
İçeriye geçtiğimde hırıltı ile uyuyan tavşan'a baktım. Kızlar uyurken böyle sesler mı çıkarıyor. Sanki yatağımda bir kedi vardı. İsteksizce gülümsedim. Uzanıp yüzündeki saçları kulağının arkasina ittim. Ufak bir yüzü vardı. Bir kaç kez onu dürtüm. Uyanmadı. Bu sefer sarsmaya başladım. Gözlerini açmadan mırıldandı.
“Patates lütfen uyumam gerekiyor. Gölge ile ilgi ne varsa eminim çok önemlidir ama yarın dinlesem olur mu? Rüyamda çok güzel bir kağıt helvanın üzerinde uyuyordum.”
Son cümleden sonra ellerimi ondan çektim. Evet kesinlikle normal değil. Dolaptan bir kazak aldım. Onu belinden tutarak doğrulttuğum ve bornozumu çıkardım iç çamaşırları biraz kurulmuştu ama hala ıslaktı.
Tereddütte kaldım. Çıkarırsam sabah kıyamet kopabilirdi ama böyle giydirirsem de hasta olacaktı. Neden umursuyorum kı diye düşündüm. Arkasına oturdum ve sütyenin kopcasini açtım. Ona dikkat etmemeye çalışarak kazağı giydirdim. En azından yarın bana kızdığın da ona bakmadığımı söylerken yalan söylemeyecektim. Bende üzerimdeki havludan kurtulup giyindim. Asıl soru bu mahluk yatağımı işgal etmişken nerde uyuyacağım?
Hiçbir kız benle uyuyamazken onun yatağımda uyumasına izin mi verecektim? Tabii kı hayır. Tekrar kaldırdım ve bu sefer yatağın karşısındaki kanepede yatırdım. Böylesi daha iyi. Saate baktığımda neredeyse 4 olmuştu. Aslında uykum yoktu.
Dolaptan bir bira daha aldım. Yatağıma geçip sigaramı yaktım. Bu kızdan o kadar nefret ettiğim halde sırf sarmaşık'ın bugünkü hali yüzünden ayağıma kadar gelen onu rezil etme fırsatını tepmistim. Bir küfür savurdum boşluğa.
Tam bu sırada karavanın kapısı tıklatıldı. Sarmaşık olabileceğini düşünerek irkildim. Şuan içeri girse ve tavşanı benim yatağımda üzerinde benim kazağımla ve sarhoş bir halde görse beni tamamen hayatından çıkarır ve bu sirkte arkadaşım olan güvendiğim tek kişiyi kaybederdim. Hızla ayakkabılarımı giyip karavanın kapısını araladım dışarı baktım. Gelen patatesi. Kocaman gözlerle bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSİMSİZLER SİRKİ - Mısır Tarlası -
Teen FictionBüyük sirkin küçük kuklaları onlar. Geçmişlerinde yara izleri taşıyan çocuklar. Burada hiç kimsenin bir adı yok. Yarım kalmış hikayeleri sırlarla dolu geçmişlerdi ve onlara oynamaları söylenen rolleri Aşk ve arkadaşlık üzerine kurulmuş bir topluluğ...