Yeni bir sabaha uyandı herkes. Onlar artık arkadaş değildi. Düşmandı. En çokta kendilerine.
Önce Tavşan uyandı. Zaten neredeyse hiç uyuyamamıştı. Dün yaptıkları geçti aklından. Kocaman bir yumruk indi karnına. Nasıl cesaret edebilmişti. Hani gömmüştü herşeyi. Uzandı alt ranzaya patatese baktı arkası dönüktü. Uyanmamış diye düşündü. Tekrar uzandı yatağa. Düşünmemek için ama anılar acıtır.
Patates korkunç bir rüyanın içindeydi. Sarmaşık onu öpmüş ve gölge'den tokat yemişti. En yakın arkadaşı Tavşan gölge ile birlikte arkasından iş çevirmişti bilmediği kaç kere hemde. Uyanmak istedi. Ovuşturarak gözlerini açtı. Önce yanağına dokundu. Acısı hala taze idi. Rüya değil miydi. Gerçek miydi. Gözünden bir damla yaş süzüldü.
Gölge başındaki korkunç ağrıyla doğruldu yataktan. O kadar çok içmiştir kı. Dün geceyi parça parça hatırladı. Önce sarmaşık sonra patates. Sonra radyodaki kadın geldi aklına. Neden hatırlatmıştı onu. Sonra tavşan. Gerçekten gelmiş mıydı. Yoksa rüya mıydı. Hatırlayamıyordu. Belkide bilinç altı ona oyun oynamıştı. Sırf mutlu hissettin diye. Ayağa kalktı. Midesi bulandı. Koşarak tuvalete girdi. Kustu bütün içindekileri. Midesi yanmaya başlayana kadar. Doğruldu karnını tutarak. Aynada yüzüne baktı. Pislik gibi görünüyordu. Kanı yüzünde kurumuştu. Duşa girdi. Sıcak suyu açtı. Arındı üzerindeki pisliklerinden.
Samasik butun gece uyumamıştı. Dün duman ile konuştuklarını düşündü. Gerçekten istiyor muydu gölge'de kurtulmak. Suçluyu. En büyük günah onundu. Ama hak ediyor muydu kovulmayı? En önemlisi yapabilir mıydı. Tek ailesi oydu gölge'nin.
***
Bugün prova günüydü. Çadırda herkes bir köşede çalışırdı. Boncuk kolunda tatlı maymunu ile dans ediyordu. Hokkabazlar onu izlerken. İçeriye ilk giren Tavşan oldu.
Aslan kafesinden çıktığı için mutluydu. Bütün heybetini sergiliyordu. Sanıldığının aksine vahşi ve yırtıcı değildi o. Kırbaç onu hep evcil olarak görmüş ve öyle eğitmisti sevgi ile. Her hayvan gibi içinde eğitilmiş yanları vardı. Ama bu sirkte herkes hayvanlarına sevgi ile yaklaşırdı. Çünkü onlar tek arkadaşlarıdır. Büyük kum havuzuna yürüdüler beraber.
Sihirbazlardan birisi onlara yaklaşıp gülümsedi.
“Ne kadar mutlusunuz bugün. Sanki ışık saçıyorsun etrafa.”
Sözlerindeki imâyı anladı tavşan ama sadece gülümsedi. Sihirbaz ona kolundan çıkardığı bir çiçeği uzattı. Aynı gülümsemeyle karşılık verdi aldı çiçeği tavşan.
İçeri giren ikinci kişi sarmaşık'tı. Gözündeki şiş biraz olsun inmişti. Yine o komik ayakkabıları giymişti. kocamanlardı. Elinde siyah bir poşet vardı. Boncuk'un yanına geldi önce. Poşetten bir deste yapay çiçek çıkardı. Maymuna ise kırmızı bir palyaço burnu verdi. Sonraki hedefi hokkabazlardı. Bu sefer poşetten rengarenk labutlar çıkardı. Onlara verdi. Sihirbazların yanına gelince komik görünümlü 10kadar iç içe geçmiş şapka verdi. Sonra pandomimcilere yaklaştı. Büyük kırmızı plastik kalbi uzattı bayan olana. Esneme hareketleri yapan cambazlara yaklaştı. Uzunlu kısalı bir sürü silindir boru verdi. Dans eden kızlara yaklaştı. Üzerinde ziller olan tuhaf uzan kumaş parçasını katlayıp verdi. Jimnastikçiler vardı sırada onlara yay gibi esnek birşey uzattı.
Sırada tavşan vardı. Ona doğru yaklaştı. Poşette kalan son şey onundu. Yanına geldiğinde elini poşetten çıkardı. Yesil uzun peruğu vardı içinde. Tavşan'a uzattı. O zaman anladı tavşan bunlar onu palyaço yapan şeylerdi. Gerçekten ciddiydi. Bitmişti. Gölge bitmişti. İkizler bitmişti. Eli titredi peruğu alırken. Sarmaşık konuşmadan uzaklaşırken Gölge'nin sesi duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSİMSİZLER SİRKİ - Mısır Tarlası -
Genç KurguBüyük sirkin küçük kuklaları onlar. Geçmişlerinde yara izleri taşıyan çocuklar. Burada hiç kimsenin bir adı yok. Yarım kalmış hikayeleri sırlarla dolu geçmişlerdi ve onlara oynamaları söylenen rolleri Aşk ve arkadaşlık üzerine kurulmuş bir topluluğ...