Aldığı her nefes, bir diğeri ile düşman. Verdiği her bir nefes, bir diğeri ile dost.
Kan akışı soğuk havadan nasibini almış, damarlarında ki nabzı hissedebiliyordu.
Öfkesi nabzından daha ağır basmıştı.
İntihar ! Diye bağıran beynine sıkmamak için kendini tutan gururunu yok saymayı çok isterdi.
Ama ne aklı sustu ne de gururu.
Bilmiyordu, bilmeyecekti ve kimse onu anlayamayacaktı.
O yalnızdı. Aldığı her nefesten nefret eden fakat güçsüz görünmemek için sürekli nefes almaya çalışan biri.
Asla tökezlemiyor gibiydi.
Ama aslında o kadar çok tökezlediği zamanlar olmuştu ki onu kurtaran biri olmamıştı.
Kimse bilmemişti bile
İşte şimdi. Önünde birsürü içki vardı fakat o kadar yalnızdı ki kadeh tokuştaracak biri yoktu.
Dinlediği yağmur şakırtısı, dudağında yamuk bir tebessüme yol açtı.
Ne de güzel yağıyordu şerefsiz.
Belki de gününün en büyük şansıydı bu Yağmur.
İçkisinin tıpasını kaldırdı ve kafasına dikti.
Damağına bulaşan alkol, bugün ikinci şansıydı.
Elini sakallarına götürdü genç adam, uyuşuk uyuşuk hareket etmesi ve bir yeniyetme gibi yağmurun altında uçurumdan bacaklarını sarkıtmış olması , elbette pek akıl işi olamazdı.
Daha hiçbir şeye tam anlamıyla tebessüm etmeyen adamın, basit bir yağmura tebessüm etmesi de normal değildi.
Bir kadın bulup onu eğlendirmesini isteyebilirdi.
Bir adamla kavga edip kaşını gözünü yarabilirdi.
Gereksiz olan fakat gücünü gösteren bir sürü kağıt imzalayabilirdi.
Bir aptal gibi gelip uçurumda oturması, gururu ile aklını dinlemesi kadar aptalca bir şey olamazdı.
Çünkü fazla düşünmek aptallar içindir.
Bunu derdi hep genç adam, içkisinden koca bir yudum daha aldı. Şişeye baktığında dibinde kalan çok az içkiyi görünce, şişeyi uçurumdan aşağıya fırlattı.
Şişe ilk başta taşlara vurdu. Parçalara ayrıldı daha sonra köpüren denizde yok oldu.
Bu kadardı.
Yanında ki zulasından bir tane daha çıkarttı. Tıpayı açmış tam kafaya dikiyordu ki yanında bir hareketlilik oldu.
Yanına aptal bir kız oturup daha yeni açtığı içkiyi elinden alıp kafasına dikti. Genç adam daha ne olduğunu anlamazken bile kızın alkole alışık olduğunu fark etti. Çünkü şişe çoktan yarıya gelmişti.
"Aptal mısın ?" Öfkeden kuduran bedeni, garip bir şekilde çok sakindi.
"Ya sen ?" Tok bir sesi vardı.
Biraz da garip bir hatuna benziyordu. Bu soğukta giymiş olduğu kot short ve tishort okudukça mantıksızdı.
Gerçi kendisi de özel tasarım olan kaç bin dolarlık takım elbisesiyleydi ama garip olan kızdı.
"Ne diyorsun sen?" Kızı kovmak için tam hazırlanıyordu ki.
"Bu yağmur da buraya geldiğine göre akıllı olduğunu savunma istersen." Daha önce onu bozmaya çabalayan birini tanımamıştı. Zira kendileri böbrek zarlarını tırnak makasıyla oymamdan korkardı.
"Aptal olduğun kadar kıtsın da." Genç adam kıza anlam veremeyerek, elinden içkisini aldı ve yarılanmış şişeyi bitirdi. Ve tekrar taşlara vurarak denizide yok olmasına izin verdi.
"Aksini de idda etmedim zaten."
Kızın kumral saçları yağmurda sırılsıklam olmuş ve yüzüne yapışmıştı.
Kıyaferlerini sıksan ufak bir sele bile neden olunabilirdi fakat şikayeti yok gibi görünüyordu.
Hatta o kadar rahattı ki zulamdan bir şişe alıp kendine de açtı.
Her zaman çatık olan kaşlarımı bir kez daha çattım, ileriyi izledim.
"Adın ne ?"
Saatler sonra biten şişelerden sonra sorduğum tek şey buydu.
"Yağmur" dedi. O kadar içmiş olduğu halde hâlâ net olan sesiyle.
Bana ismimi sormadı. Ben de söylemedim.
Sustu.
Sustum.
Sustuk.Umarım beğenirsiniz. ♡♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buğulu KALP
Teen Fiction"Aldığın her nefeste ölmek ne demek biliyor musun ?" Genç kız öfkeyle başına silahı yasladı. "Ya sen, soluduğun her nefesten, nefret etmek ne demek biliyor musun ?" Adam kıza baktı. Ve diğer silahı kendi başına yasladı. Kız başını salladı. "Aynı...