2.Bölüm \ Cin

92 9 0
                                    

~ Cin ~

Lambanın yanına daha çok yaklaşıp eğildim ve lambayı elime aldım. Hala kırmızı ışıklar saçıyordu. Lambayı ovmalı mıydım? Ya içinden bir şey çıkmazsa? Ya boş yere umut ediyorsam? Peki ya çıkarsa ? Neler dilemek istiyordum?. Kafamın içi tamamen boşalmıştı. Alaaddin beni buradan çıkarabilirdi fakat ya sonra? Tek başıma dışarlar da ne yapabilirdim ki? Hiçbir şey bilmiyordum. Hiçbir şey düşünemiyordum. Bu arada elimdeki lamba da kıpırdanmalar oldu. Daha çok telaşa kapılmaya başlamıştım. Artık ne olursa olsun korkmamalıydım. Elim titreye titreye lambayı ovdum ve birden gürültüyle karşım da bir adam belirdi. Bir dakika adam bile değildi. Maviler içerisinde biriydi. Sağ kolunda sarı bir bileklik vardı. Bir kulağında sarı bir küpe vardı. Çenesinin altına doğru az bir sakal vardı ve başının üstündeki az saçı bağlamıştı. Vücudunun altına doğru baktığım da göbeğinin altına doğru kırmızı bir bez bağlamıştı beline ve Tanrım! ayakları bile yoktu. Ne bekliyordum ki zaten? Bizim gibi ayakları olan birini mi? Aslında ne beklediğimi bile bilmiyordum!

" Ben lambanın ciniyim. Lambayı ovdun ben geldim. Ne arzu ediyorsun benden efendim " dedi. Hala cine şaşırmış bir şekilde bakarken lafına devam etti " Üç dilek hakkın var efendim " dedi. Cin bana ben cine bakıyordum. Cin tek kaşını kaldırdı. Sonra kafamı sallayarak bu durumdan kurtulmaya çalıştım. Nasıl lambadan Cin çıkabilirdi? Nasıl sığmıştı ki o lambaya?. Masallar hakkında bir çok şeyi merak ediyordum aslında.Mesela külkedisinin ayakkabısının ayağına iyi geldiği halde neden ayağından çıktığını çok merak ediyordum .

" İsterseniz ilk dileğiniz su olsun veya sizi bu şaşkınlık halinden kurtalabilecek herhangi bir dilek " dedi Cin sırıtarak.

Karşımdaki Cin bana sırıtarak laf mı sokmaya çalışıyordu ? Bu olanlar gerçek olamazdı. Belki yatıp uyumalıydım. Belki...belki de rüya görüyordum. Dadım küçüklüğümden beri hep bana bu tür masallar anlatıyordu. Belki yatmadan önce Alaaddin'i anlatmıştı bana ve bende onun etkisindeydim. Ama karşımdaki Cin rüya olamayacak kadar gerçekci duruyordu.

" Konuşabiliyor musunuz, efendim " dedi.

" Eee...evet. " dedim kekeleyerek. Sanki sürekli küçücük lambadan - hala nasıl sığdığını düşünüyordum - çıkan bir Cin görüyordum. Cin o kadar rahat duruyordu ki. Şaşırmamı bile gereksiz buluyor gibiydi. 

" O küçük lambaya nasıl sığdığımı mı düşünüyorsun ? " dedi. 

Tekrar kekeleyerek " Eee..evet " dedim.

" Herkes beni gördüğünde bunu düşünüyor zaten ama bence saçma. Bir cinin olduğuna inanıyorsunuz da lambaya sıyamayacağını mı inanıyorusnuz. " dedi. Cin haklıydı. Cinler olmazdı ki bu hayatta. Yani..olamazdı değil mi? Ama demek ki oluyormuş. O zaman diğer masallar da gerçekti. Aşklar da gerçekti o zaman. Aşkın nasıl bir şey olduğunu bilmesem bile Aşk masallarını seviyordum.

Cin sıkılmış gibi görünüyordu." Artık ne dileyeceğine karar verdin mi? " dedi.

Aslında hiç düşünmemiştim. Ne dilemeliydim. İlk dileğim belliydi buradan kurtulmak istiyordum. Ama nereye gidecektim? Neler yapabilecektim ki? Dadıma ne olacaktı? Bunca zamandır benimleydi ve onu bırakmak istemiyordum. Ama onun burada bir ailesi vardı onu yanımda getiremezdim. Aşık olduğu kocası ve çocuğu... Belki de bende onun gibi mutlu olmalıydım. Ben de Aşk isteyebilirdim - ne kadar Aşkın ne olduğunu bilmesem de -.

"İlk dileğim buradan kurtulmak istiyorum " dedim.

" Nereye gitmek istiyorsun? " diye sordu Cin. Nereye gitmek istiyordum? Burada yaşamak istemiyordum. Büyük ihtimalle beni bulurlardı. Peki ya nereye gitmeliydim? Aklıma dadımın anlattığı yer gelmişti. Dünya... Dünya dadımın dediğine göre çok güzel bir yerdi. Orayı görmek istiyordum. Peki Aşk orada da var mıydı? 

MucizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin