~ Ev Defilesi ~
Sabah kuşların cıvıltısıyla uyandım. Kafamı yastıktan kaldırdım ve yattığım odaya baktım. Buraya ne zaman gelmiştim? Biraz düşününce buraya beni Xavier dışında kimsenin getirmeyeceğini anladım. Tanrım! fotoğrafta gördüğüm o kollar ile mi taşınmıştım? Bunu kaçırdığıma inanamıyordum! Tanrım sana geliyorum! neler düşünüyordum ben böyle. İki gün önce olsa o odada oturur sıkıntıdan patlardım ve erkekler hakkında böyle şeyler düşünmezdim ama şimdi onun kollarında olmayı hayal ediyordum. Çok utanç vericiydi.
Ayağa kalktım ve koridordan geçtim. Bu katta hep odalar vardı sanırım. Diğer mutfak banyo gibi şeyler aşağıdaydı. Bu katta sadece sanırım Xavier odasında bir banyo vardı çünkü bir kapı görmüştüm. Merdivenlerden aşağı indim ve burnuma güzel kokular gelmeye başladı. Aşağı inince etrafa daha dikkatli baktım. Bir mutfak vardı ve Xavier sofrayı hazırlıyordu. Sofrayı hazırlarken bile ayrı bir havası vardı. Bir süre sonra kafama dank etti. Ne yani bize yemek mi hazırlıyordu. İnanamıyorum. O yemeği alıp ömür boyu saklamak istiyordum. Çıldırmış olmalıydım. İşte Xavier üzerimdeki etkisi buydu! Bu utanç verici fikirlerden kurturmak için etrafa baktım. Mutfak büyüktü ve mutfak ile birleşik bir oturma odası vardı. Bunun dışında dört kapı vardı. Birisi ön, diğeri arka bahçenin kapıları olduğunu düşünüyordum. Diğer iki kapı ise sanırım banyo falandı.
" Orada dikilmeyi bırakta yemek yiyelim. Sana söyleyeceklerim var. " dedi.
" Tamam. Peki banyo nerede? " dedim. Eliyle tahmin ettiğim kapılardan birini gösterdi. Gidip elimi yüzümü yıkayıp geri geldim. Sofraya oturmuş beni bekliyordu. Bende oturdum ve sessizce yemeğimizi yemeğe başladık. Oda da sadece çatal tabak sesleri vardı. Acaba ne söyleyecekti? Zaman geçtikçe daha çok merak ediyordum. Neden konuşmuyordu. Herhalde yemeğimin bitmesi bekliyordu ama ben dayanamıyordum.
" Ne konuşacaktık? " dedim sonunda. Yemeğini bırakıp bana baktı.
" Seni polise vermekten vazgeçtim. Benimle burada kalabilirsin. Birde seni benim yanımda işe aldım artık asistanım gibi bir şeysin. " dedi. Asistan? O da neydi?
" Asistan? "diye sordum.
" Bilirsin işte mankenlerin ne zaman geleceğini falan not tutacaksın çok kolay. Zaten devamlı yanında olacağım. Endişe etme yani. Paranı da alacaksın. " dedi. Para mı? Onun da ne olduğunu bilmiyordum. Aslında pekte umursamadım. Sürekli yanımda olacaksa hiçbir sorun yoktu. Artık ona Aşık olmaya karar verdim. Ne kadar ne olduğundan en ufak bir fikrim olmasa bile.
" Peki. Tamam. " dedim ve yemeğine döndü. Bende yemeğimi yemeye başladım. Tabağıma dikkatli bakınca aslında hiçbir şeye dokunmadığımı fark ettim.
" Birde sipariş ettiğin şeyler gelmiş. " dedi. Sipariş? hiçbir şey anlamıyordum.
" Elbiselerin gelmiş yani. " dedi. Sonra aklıma gelmişti o bilgisayar mı neyse oradan almıştım. Demek ke gerçekten hepsi benim olabiliyormuş. Xavier pekte kızmış gibi durmuyordu.
" Neredeler? "diye sordum. Eliyle odanın diğer köşesinde duran poşetleri gösterdi. Koşarak yanlarına gittim.
" Yemeğine dokunmamışsın önce yemeğini ye sonra bakarsın onlara. " dedi ama umursamadan poşetleri açtım. Bu arada Xavier yanıma gelmişti. Koltuklara oturdu ve eline bir şeyi alıp bastı. Kocaman şeyden ses ve görüntü çıktı. Şaşırarak baktım.
" Televizyon. " diye aydınlattı beni. Çok ilginçti. Sonra elimdeki poşetleri toplayıp odasına girip poşetlerden birini açtım. İçinden toz pembe bir elbise çıktı. Hızlıca üzerimdeki beyaz gömleği çıkardım ve elbiseyi giydim. Aynanın karşısına geçip kendimi inceledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize
Teen FictionBir gezegen olduğunu düşünün... Dünya dışında yaşam olan bir gezegen... Xan'lar... Ve bir şatoya hapsedilmiş, kırmızlar içerisindeki bir kız... Dünyadaki farklı renkleri görmeye can atan ışıl ışıl bir genç kız... Yeşermesi için sadece dış dünyaya aç...