~5~

9 0 0
                                    

Arkadaş olduğumuz o günden tam bir hafta sonra yanıklarım iyileşti. Selim hastanede beş dakika bile yanımdan ayrılmamıştı. Şakasına gel beraber tuvalete gidelim dediğimde ciddiye bile aldı. Ben hastaneden çıktıktan iki gün sonra gecikmeli doğum günü partisini verdik. Böyle dediğime bakmayın gerçekten muhteşem bir partiydi. Ama hediye bulmak umduğum kadar da kolay bir iş değilmiş. En sonunda belinde zincir olan bir kötü çocuk pantolonu aldım. Ucuz olmasın diye gidip burberry mağazasında kötü çocuk kıyafetleri arattırdı İlayda bana. İlayda demişken partiden bir gün önce Cem’den ayrıldı. Sözde onu başka bir kızla öpüşürken görmüş. Ne kadar doğru bilmiyorum, ama Cem de aldatıyor veya sevmiyormuş ki üstelemedi. Selim’in doğum günü partisi olan geceye bizi götürmek için Yağız gelince bu kararından memnun olduğunu daha da iyi anladım. Gece çok güzeldi ama beni en çok etkileyen ki gerçek anlamda da etkiliyor, Selda Hanım’ın hediyesi oldu. Selim’e iki kişilik İspanya tatili hediye etmiş. Hem de beraber rahatça gidebilelim diye 3 hafta sonraya ve bilin bakalım 20 gün sonra kim 18 olacak. Hadi tahmin etmek çok zor değil. BEN! Evet ve 18 olunca bu sosyete zırvalığından kısa bir süre için de olsa uzak kalıp Sercan’ı bulmayı planlıyordum. Maalesef bu da plandan ibaret kalacak gibi görünüyor.  Selda Hanım 18. Yaş günü davetimle ilgileniyor. Ona bu daveti İstanbul’da yapacağımı söyledim. Başta ikna olmadı ama annem ve babamın kısa bir süreliğine turlarına ara vereceğini falan söylediğimde tatmin oldu.

3 HAFTA SONRA

 

3 haftadır Selim ile arkadaşız. Yarın da beraber İspanya’ya gideceğiz. Ve asıl bomba. Bugün 18 oluyorum. Artık resmen reşidim. Akşam annemler ve Selda Hanım’ın da katılacağı bir doğum günü partim var ya da balo desem daha mı uygun olur. Orda olmak istemiyorum ama orada olmak zorunda olduğum da bir gerçek. Selim oradan olabildiğince erken çıkmamız için elinden geleni yapacağını söyledi. Elbisem bordo renkli. Eteği kısa ve hiçbir dekoltesi yok. Beyaz külotlu çorap ve beyaz eldivenlerle birlikte giyeceğim.

Hazırlanmam biraz uzun sürdü. Uzun süredir sade makyaj yapıyordum. Bu akşam içinde bir ayrıcalık yapmadım. Saat 7 olunca Selim kapımı tıklattı.

“Girebilir miyim?”

Elimle gir işareti yaptım.

“Nasıl hissediyorsun? 18 oluyorsun bu akşam.”

“Bu akşam için daha güzel şeyler planlamıştım. Ama sanırım gerçekleştiremeyeceğim.”

“ Hey daha akşam yeni başlıyor.”

“Ben de ondan korkuyorum ya”

“ Sana bir söz verdim. Seni kaçıracağım.”

Arkasından çuval çıkardığı anda yüzümde çok garip bir ifade oluşmuş olmalı ki Selim kahkaha attı.

“Sadece şakaydı. On birde buradan ayrılacağız.”

“Nasıl yapacağız onu?”

“Anneme bizim daha genç olduğumuzu ve sana aldığım hediyeyi evden uzakta vermek istediğimi söyledim.O da erken kaçmamıza yardımcı olacağını söyledi.”

“Süpersin!!” diye bağırıp kollarımı boynuna doladım. Bir an şaşırdı.

“Bilseydim daha erken söylerdim.”

“Kapa çeneni” deyip karnına dirsek attım. Şakacıktan inledi ve“Acıttı.” Dedi.

“Ne zaman gidiyoruz?”

“On birde dedim ya”

“Aşağı dedim seni şapşal”

“Şapşal sensin bir kere, hıh” dedikten sonra kollarını kilitleyip küsmüş şımarık çocuklar gidi davrandı.

"İyi ben iniyorum, 18ime girerken hiç trip çekemem" Aşağı inmeye başladım. O da beni takip etti. Kıkırdadım. Salona girerken elini belime koydu. Sırıttı. Kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. 

Saat on bir olunca müsade isteyip kendi doğum günü balomdan ayrıldım. Tabiki Selim de yanımdaydı.

"Ee şu bahsettiğin muhteşem hediye ne?"

Kendini gösterdi. 

"Ben." İstemsizce kıkırdadım. 

" Cidden ne?"

"Sana hediye olarak o ortamdan çıkardım. Yetmez mi?"

Haklıydı. Yeterdi. O anda aklıma yaklaşık bir ay önce gelen MUHTEŞEM fikir geldi.

" O zaman benimle bir yere gelmek ister misin?"

" Eğer seni yalnız bırakırsam annemden büyük bir azar işitirim. Yani nereye gidiyoruz, madam?" dedi ve reverans yaparak elini uzattı.

" İlk olarak gideceğimiz yerde böyle davranmamalısınız lordum." dedim elimi verirken. Arabaya bindik. 

"Önce bize gidelim, Selim. Üstümüzü değştirmeliyiz."

"Opss, sizde giyecek bir şeyim yok."

" Buluruz o problem değil. Fakat bana Esra de. En azından gideceğimiz yerde. Orada bana Osedya dersen ölümüne sebep olurum."

Biraz korkmuştu.

" Eski arkadaşlarının yanına gideceğiz değil mi?"

Kafamı sallamakla yetindim. Eve ulaşmıştık. Hemen odama çıktım. Dolaptan önce kendime kırmızı bir jartiyer üstüne de giymek için mini fırfırlı siyah bir etek aldım. Dolaptan en büyük pantolonumu çıkarıp Selim'e uzattım. 

"Eğer olmazsa haber ver."

Banyoya girdim, üstümü değiştirmiştim. Odaya girdiğimde Selim yatağa uzanıyordu. Kafasını kaldırıp bana baktı. Sonra bir güzel süzdü. Gardroba doğru yürüdüm.

"Pantolon olmuş anladığım kadarıyla, üstüne de bunu giy" diyerek kafasına eskitilmiş bir T-shirt attım. O sırada askıdan siyah deri ceketimi aldım. Tam üstüme giyecekken Selim beni durdurdu. Siyah bir T-shirt uzattı. 

"Bunu giy." 

Dediğini ikiletmedim. Giydim. Ama hafif transparandı. İçimdeki jartiyeri kapatmamıştı. Umursamadım. Üstüme deri ceketimi giydim. O sırada taksiyi aradım. 

"Arabayla gidebilirdik."

"Eğer oraya arabayla gidersek, o çok sevdiğin Porsche'unu bir daha göremezsin."

Taksiye bindim. O da peşimden bindi. Taksiciye gideceğimiz yeri söyledim. Yarım saat sonra oradaydık. En sonunda taksiciye parayı verip indiğimizde en sonunda evimde hissediyordum. 

Sana ihtiyacım varHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin