4. Bölüm

22 2 1
                                    


Annem telaşla beni uyandırdı.Annemin gözleri yaşlıydı.Neden beni durup dururken gecenin bu saatinde uyandırmıştı ki?"Anne ne oldu?"Annem hıçkırarak dayımların eve giderken trafik kazası yaptığını sonra da babamın onları görüp ambulansı çağırıp onları hastaneye götürdüğünü bir bir anlattı.O an kendimde bir ağrı hissettim.Demek benim en iyi arkadaşım olan dayım kaza geçirmişti ha.Ağlamamak için kendimi zor tuttum.Ağlamamalıydım. Annemin yardıma ihtiyacı vardı.Annemi teselli etmek için bir şeyler düşündüm.Ama ne söyleyebilirdim ki?...Hiç bir şey.Hemen üzerimi değiştirdim.Yatağın üzerinde gözü yaşlı annemi kaldırdım."Anne.Hadi gitmeliyiz."Annem bunun üzerine yataktan kalktı.Zaten üstü giyinikliydi.Hemen anahtarları alıp evden dışarı çıktım.Annem arabayı kullanamayacak kadar üzgün görünüyordu.Ben de kullanamazdım ki.Bu saatte taksi bulmak ise imkansızdı."Anne arabayı kullanabilir misin?"Bu soruyu sorarken bir yandan da içimden ne olur "evet" desin diyordum."Sanırım kullanabilirim."Içimden bir 'ohh' çektim.Annem arabayı çalıştırdı ve hastaneye gittik.

Arabayı park edip hemen içeri girdik.Koridoru dönünce babamla karşılaştık.O da koridorda volta atıyordu.Belli ki ameliyattaydılar."Nasıl oldu?Neredeler?"Annem babamı sorularıyla meşgul ederken ben de dayımı ve yengemi düşünüyordum.Kim bilir trafik kazası nasıl gerçekleşmişti.Ben bunları düşünürken annemin ağladığını babamın ise onu teselli etmeye çalıştığını ve ameliyathaneden çıkan doktorun bize doğru geldiğini gördüm.Kalbim çok hızlı atmaya başladı.Bize iyi şeyler söylemesini diliyordum içimden.Ama öyle olmadı.Doktor anneme yönelip "Üzgünüm efendim.Her şeyi yaptık ama.... abinizi kaybettik.Başınız sağ olsun.Ama eşini kurtarabildik.Onu da uyanınca odası alacağız."Doktorun bunları söylemesiyle yere çöküp ağlamaya başladım.Babam beni fark etmiş olacak ki yanıma gelip beni de teselli etmeye çalıştı.Ama ne işe yarardı ki.Dayımı bir daha asla göremeyecektim.Yaptığı eğlenceli espirileri duyamayacaktım.Ağlamanın da bir faydası yoktu.En azından yengem yaşıyordu.Onunla her ne kadar az konuşsam da o benim yengemdi.Ama dayımsız şimdi biz ne yapacaktık.Dicle ne düşünecekti?O da dayısını kaybetmişti sonuçta.Kim bilir bu haberi duyunca ne yapacaktı.O da ağlayacak mıydı.Babam beni oradaki bir sandalyeye oturttu ve annemin yanına gidip beni düşüncelerimle yalnız bıraktı.

Yengemin uyandığını söyledikleri an küçük de olsa bir sevinç yaşadım.Annemde ise pek bir farklılık yoktu.Genelde annem yengemle hiç anlaşamaz arayı her zamanki gibi babam bulurdu.Annem ise buna daha da çok sinirlenirdi.

Hemen yengemin yanına gittik.Gözlerimdeki yaşı fark etmesin diye elimin tersiyle gözlerimi sildim.Yatakta yatıyordu.Yüzü pencereye dönüktü.Ona dayımın öldüğünü kim ve nasıl söyleyecekti.Tabii ki de bu kişi babam olacaktı.Zaten her şeye o koşmuyor muydu."Yengeciğim nasılsın?"dedim ve ona sarıldım.Yorgun ve yaralı haliyle kendini konuşmaya zorladı."İyiyim canım.Arabanın nasıl öyle olduğunu hiç hatırlamıyorum.Tek bildiğim dayının ters yönden gelen araca çarpmamak için direksiyonu kırdığı.Ve direğe çarptıktan sonra dayını baygın ve başından kanlar akarken gördüğümü hatırlıyorum.Ben de kan görünce bayıldığım için bunlardan başka hiç bir şey hatırlamıyorum."Biraz soluklandı ve işte o hepimizin susacağı ve babamın konuşması gerekeceği soruyu sordu."Murat nerede?O iyi mi?"Annemi de alıp babamı yengemle yalnız bıraktım.Kapının arkasından yengemin ağladığını duyabiliyordum.Hem de hıçkırarak ağlıyordu.Dayımı çok severdi.Dayım da onu.

Koridorda yengemin ablası belirdi.Anlaşılan bu gece yengemin yanında o kalacaktı.Babam odadan çıktı.Ve biz de eve gittik.Eve gidince babam okula gitmem gerektiğini söyledi.Güneş doğmuştu.Ben de okul kıyafetlerimi giydim.Ve evden çıktım.Babam genellikle okula geç gelirdi.Ben de Ada ile birlikte giderdim.Ve bugün de öyle yapacaktım.Her gün önünden geçtiğim parka gelince Ada'yı aradım."Ada.Neredesin?"
"Sana da günaydın Öykü.Ve asıl sen neredesin?Yarım saattir seni bekliyorum.Parktayım."Demek ki geç kalmıştım.Hastaneden sonra eve gelince tamamen saatin kaç olduğunu unutmuştum."Özür dilerim.Ama yanına gelince her şeyi sana anlatacağım.Parka giriyorum.Görüşürüz."dedim ve telefonu kapattım.

◇♡◇

Ileride Ada'yı görünce hemen yanına koştum.Sarıldım ona ve ağlamaya başladım.Içimdeki bütün hüznü bırakmak istiyordum.Ada şaşırdıysa da bir şey demedi.O da bana sarıldı ve bir kaç dakika öylece kaldık.Ada beni bıraktı."Ne oldu?Niye böylesin?"Hıçkırıklarımı durdurmaya çalışarak konuşmaya başladım."Dayım ve yengem trafik kazası yapmış."Ada beni pür dikkat dinliyordu."Babam üniversiteye giderken görmüş onları.Hastaneye yatırmışlar."Gözlerimdeki yaşları sildim.Bunları anlatmak bile çok zor geliyordu bana."Ada, dayım öldü.Ama yengem iyiki yaşıyor.Onun bize bizim de ona ihtiyacımız var."Ada ben susunca konuşmaya başladı."Çok üzüldüm.Keşke üzüntünü giderebilsem.Yapabileceğim bir şey var mı?"Ne yazık ki yoktu."Hayır.Yapabileceğin hiç bir şey yok."O an aklıma Dicle geldi."Ada!Yapabileceğin bir şey var."Ada meraklı gözlerle beni izliyordu."Dicle'ye olanları anlatma kısmında yanımda olsan çok güzel olur."Ada'nın gözleri parıldadı."Neden olmasın.Tabii ki.Eğer yardım edebileceğim tek şey buysa..."

◇♡◇

Okula gittiğimizde ders başlamıştı.Ada ve benim sınıfım aynı olduğu için hemen birlikte sınıfa girdik.Tabii içerdeki kimya öğretmeni de bizi sorguya çekti."Sonunda lütfedip gelebildiniz." dedi bize imalı bir bakış atarak."Hocam, ailevi bir nedenden dolayı geç kaldım.Özür dilerim."Sadece öğretmene dönük olmama rağmen bütün gözlerin benim üzerinde olduğunu hissedebiliyordum."Eğer isterseniz babamı da arayabilirsiniz.Ama duyacağınız şeyler aynı olacaktır."Sözümü bitirince hocamız konuşmaya başladı."Onu anladım ama Ada da herhalde sizin aileden olacak ki o da geç geldi."Ada açıklama yapacakken onu durdurdum."Ada da bana destek olmak için benimleydi.Bu yüzden o da geç geldi.Yani onun geç gelmesinin nedeni benim.Bunun için özür dilerim."Hocamız anladığını belirtircesine kafasını salladı.Sıralara otururken Ada' nın 'neden böyle bir şey yaptın' bakışını umursamayıp yanına oturdum ve kitaplarımı çıkardım.

◇♡◇

Teneffüs zili çalınca hemen babamın yanına üniversiteye gittim.Koridorda giderken Emre ile çarpıştım.Kuşkulu gözlerle bana bakıyordu."Senin burada ne işin var?"Ondan nefret ettiğim için ters bir yanıt verdim."Sence?"Kafasını kaşıdı ve konuşmaya başladı."Bir sürü neden olabilir.Öncelikle babamı görmen, burada herhangi bir arkadaşın varsa onunla konuşmak için gelmen, bildiğim kadarıyla lisenin gazete kulübünde çalışıyordun ve buradaki gazete kulübü üyeleriyle konuşman gerekiyor olabilir-"Sözünü kesip konuşmaya başladım."Babamı görmem gerekiyor.Ve bundan sana ne.Ayrıca bana çarptın ve bir özür bile demedin."Gözlerimi kıstım ve cevabını bekledim."Özür dilerim."Ama bu bayatlamadı mı?"Kibirli tavrını umursamadan söze başladım."Anlaşılan baban sana nezaket kurallarını öğretmemiş."Bir anda sessisleşti.O anki sessizliğinden yararlanarak yanından geçip gittim.Işte ona sinir olmanın sebebi:
Bu sinir bozucu tavırları.Belki değişseydi onunla iyi anlaşırdım ama...

Babamın olduğu sınıfa girecekken içeriden bağırış sesleri duydum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 11, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Rüya Gibi...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin