1.Bölüm:"Sebebsiz yere"

657 55 12
                                    

Mültimedya: Ada POLAT
Lorena RAE

-©Tüm hakları saklıdır.-

İnsanlar değişir. Büyür ve kendini tanıyamaz. Sebebsiz ve kafa karıştırıcı olaylar yapmalarına rağmen bunun sebebini bilmezler. Herkes sebebsiz derken ben bu olayın farklı olduğunu anladım. Dünya ve insanlar arasında birşey var yani insanlar Dünya'ya alışamıyor ve yok olup gidiyorlar. Sebebsiz yere...

***

Adım Ada. 17 yaşındayım. Annem ve babam ile birlikte İzmir'de yaşıyoruz. Benim hayatım ne zaman mı değişti?
Gelin öğrenelim.

"Ada hadi kızım çabuk ol!" diye bağırıyordu annem ve babam aynı anda. Bende oflaya oflaya bavullarımla beraber dışarı çıktım. Güneş gözüme vurmakla kalmayıp yakıyordu da. "Şu bavulumu alsanız diyorum." dedim ve annemle babama baktım. Onlarda aynı anda birbirlerine baktılar ve babam bavulumu eline aldı. "Hadi bin Ada." dedi annem. Kendisi öne geçmişti. İstanbul'a gidiyorduk. Bu büyük şehire gitme fırsatım olmamıştı. Ama haberlerde gördüğüm görüntülerde herşey İstanbul'da yaşanıyordu ve tabii ki bu beni fazlasıyla ürkütüyordu.

"Heyecanlı mısın Ada?" babamın bu sorusunun üzerine biraz düşünmeye karar verdim. Heyecanlı mıydım? Doğrusunu söylemek gerekirse heyecanlı ve bir o kadar da korkaktım.

"Evet öyleyim," dedim ve cebimdeki telefonu alarak yolun tamamını onunla geçirmek için sosyal medyayı açtım. "Ada telefonu bırakır mısın?" o bana ne dedi? Annemin bu sorusunun üzerine ben ona anlamamışcasına baktım. "Canım sıkılıyor, kusmamı istemezsin değil mi anneciğim." diyerek yapmacık bir gülümseme geçirdim yüzüme. "Nermin bırak kız istediğini yapsın." demesiyle güzümde koca bir sırıtış beliriverdi. "Kanser olacak bir gün." diye sızlanınca annem. Babam ile biz sustuk. Babam araba sürmeye annem dırdır yapmaya ben ise onları izleyi bırakıp telefon ile uğraşıyordum.

***

"Ada kalkar mısın?"
"5 dakika daha anne..." derken annemin kolumu cimciklemesi sonucu güzel rüyadan uyanmıştım. "Anne bir gün ölürsem sen ve senin cimciklemelerin yüzünden öleceğim bilesin." dedim ve arabadan indim. "Sus kız. Zaten 4.30 saatten beri uyuyorsun." dedi ve bavulları arabadan indiren babama bakmaya başladı. "Yeni evimiz burası mı?" dedim şaşkınlıkla. Diğer evimizden büyük ve daha göz alıcıydı. Öyle göz alıcı dediğime bakmayın. Boyası yeni ya.

"Evet kızım yeni evimiz burası." dedi babam benim yükü fazla olan bavulumu indirirken. Aslında neden buraya geldiğimizi sorarsanız babam öğretmen ve İstanbul'a atandı. Bu kadar.

"Ee... İçeri girelim." diye ısrar edince annem bana yan gözle bakmaya başladı. Seni uyandıramadığım için yarım saattir burada ağaç gibi dikiliyoruz Ada." dedi ve yapmacıkca güldü. Kopyacı.

Annem kapıyı açtığı an yüzüm düştü bir an. Güzel kafiyeydi ben buldum.

"Ada ev toz içinde bir leğen al bir de bez silelim şuraları." ciddi miydi bu kadın? Ben nereden bileyim marketin yerini. "Anne ben nereden bileyim nerede olduğunu acaba?" dediğim an annemin kızacağını anlamıştım.

"Arayarak bulabilirsin mesela Ada ha?" dedi ses tonunun öyle olduğuna bakmayın seviyor bu kadın beni, çok.

"Tamam."

"Tamam da sen neden hâlâ burada dikiliyorsun?"

Aslında dikilmiyordum. Yani kendi paramdan harcayacak değilim öyle değil mi? Öyle bakmayın ben ve kendi paramı başka birşeye harcamak güldürmeyin beni.

Anneme elimle para işareti yapınca annem bağıracaktı ki... Sustu. İlk günden cadoloz kadın olmaktan korkan annem cebinden bana 50 tl çıkarttı. "Cif falan al da güzel kokan sileriz." dediği an hemencik dışarı çıktım. "Ne oldu kızım?" dedi babam. Tabii ki de dışarı fazla çıkmam hele de gülerek koşarak hiç çıkmazdım. "Annem markette birkaç şey istedi de." dedim utanarak. Hep babama karşı utangaç olmuşumdur. Ama içimden neler dediğimi kimse bilemezdi öyle değil mi?

"Tamam bende buralardayım." dedi ve yanından ayrıldım. Ben gidiyorum ama nasıl bulacağım marketi.

Karanlık olan bir sokağa girdim. Ki girmez olaydım. Çünkü böyle yerlere giremem ben. Bir an hızlı hızlı nefes alıp verdim. "Kimse yok mu?" diye seslendim. Girdiğim yeri de bulamıyordum.

Bir an yanımda birini hissettim. "Ağğ..!" diye bağırdım. Ve yere oturdum. Korkunca aniden yere oturur kafamı ellerimin arasına alırdım.

"Sen kimsin?" diyebildim. Lanet olsun benim ayaklarıma. Tamam ayaklarımın bir suçu yok suçlu benim.

"Asıl sen kimsin?" derken yüzüne daha dikkatlice baktım. "Ben... Sanane!" dedim aniden.

Ayağa kalktım. "Şey... Bana yolu gösterir misin?" tamam ben her zaman yanılırım. Yanıldım. O bana yardım edecek! O kadar! Gülmeyin:/

"Sana şuan yapabileceklerimi düşün, bence kaç." of! fazla ergence konuşan bu çocuğu gözüm tutmamıştı. Kendini birşey sana- tamam o birşeyden daha fazlaydı.

"Ne düşünüyorsun, sen?" ne düşünüyorum ki ben?

"Sadece bu karanlık sokaktan çıkmak istiyorum." dedim aniden söylediğim bu cümle karşısında dona kaldı. "Sen bu mahallede mi yaşıyorsun?" dedi gözlerimin içine bakarak. "Daha yeniyim." dedim ve elimi uzattım. Deliyim ben burada korkudan öleceğim bir de elimi sıksın diye uzatıyorum. Sebebsiz yere...

"Tamam ama bunun bir şartı olacak öyle değil mi." şuan konuşan tom gibi 'no-no-no' diyesim vardı. "Senin yardımın olmadan da bu sokaktan kolayca çıkabilirim ben." burnu havada kızlar gibi konuşunca da farklı oluyormuş. "İstersen dene." dedi ve git dercesine elini hareket ettirdi. Hadi ama yardım etsen ölürsün sanki.

Ben burada ayağımı zor görüyorum çocuğun yüzünü görebilmek için uğraştım ama yapamam ki ben. Annem de arkamdan neler diyordur şimdi. "Bak anlaşma kötü birşey değilse kabul ama ilk önce sen de beni markete götüreceksin." dediğimde sırıttı. Basbaya sırıttı iste yani nasıl daha fazla sırıtabilirim diye düsünüyor olamaz öyle değil mi?!

"Gel bakalım bücür." bir de bücür işi çıktı. Benim elimden tuttu ve... Of ya bu kadar kolay mıydı yani!

"Ben düşündüm de bu anlaşma işini unut. Hem ben sana ne verebilirim ki?" sırıtma lan! "Bak bunu seni markete götürdükten sonra konusalım olur mu? Orada dediğin gibi annen merak eder." tamam sakin olun. Sesli mi düşünüyorum ben?

"Şey... Tamam." dedim ve onu takip ettim. Ne yani şimdi tanımadığım çocukla anlaşma mı yapacaktım? Asla!

"Al ben seni bekliyorum." dedi ve önümüzde duran marketi işaret etti. Hızlıca markete girdim.

"Benim gibi bir kız ile ne gibi bir anlaşma yapabilirsin ki?" dediğimde beni süzdü. "Yeni geldiysen... Benim okulumda okuyacaksın."

"Anlamadım zaten en yakın okulda okumuyor musun?" dedim anlamamışcasına. "Hayır ben.. Şu seni istemeyen ama kabul etmek zorunda olan liselerden birinde okuyorum ve sende orada okuyacaksın."

"Ben istesem bile ailem buna karşı çıkar hem banane senin okulundan." duygularım her zaman değişebiliyordu. Daha demin şu cocuğa söylediklerim gibi mesela.

"Şart şarttır küçük kız kurallarıma uyacaksın!"

"Sebebsiz yere senin şu anlaşma dediğin şeyi kabul etmeyeceğim!"

"Sence neden istenmeyen bir lisede okuyorum küçük kız?" dedi yüzüme kızgınca bakarken.

"Bilmiyorum, neden?"

"Bilmek istemezsin. Anlaşmaya uymazsan zaten öğrenirsin!"

****************************

Herkese merhaba arkadaşlar yeni kitabım Sebebsiz ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Sizleri seviyorum.

Öptüm👇😘
♥➡işte bu işsizlik.

Sizleri seviyorum.☺

SEBEPSİZ  #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin