Yattığı yerden doğrulup ilk önce kendine gelmek için bekledi biraz.Sonra kalkıp banyoya elini yüzünü yıkadı.Aynada yansıyan simasına baktığında iki gün içinde ne kadar da çöktüğünün farkına varmıştı Enes...
Kendine gelmesi gerektiğinin farkındaydı.Banyodan çıkıp yatağının bir köşesine oturup kafasını iki elinin arasına alıp düşünmeye başladı.Hayatı hep böyle devam edemezdi elbette.Hiçbir şeyin istese de eskisi gibi olmayacağının farkındaydı...Yatağa uzandi.Ellerini karnında birleştirip ,gözlerini tavana dikti...Uzun süre öylece düşüncelere daldı...Uzun bir düşünmeden sonra doğruldu tekrar.
"Kendime gelmem lazım artık.Ne de olsa ona önceden bağlı değildin ki be Enes,şimdi onsuz yapamayasın?"diyerek kendine bir teselli vermişti.Ardından dolabını açtı ve üniversiteye gitmek için kıyafet seçti.Siyah bir t-shirt,kot siyah bir pantolon ve üzerine de spor ama şık duran ceketini de aldı yanına.Üzerini giyindikten sonra telefon ve anahtarını da alıp hızla çıktı evden...İrem'den ayrıldığından beri dışarıya hiç çıkmamıştı .Oysa bu güzel manzaradan,bu güzel havadan neden kendini mahrum bırakmıştı ki sanki? İnce ve dar sokaklardan ağır adımlarla geçiyordu Enes.Evde kaldığı her zamanın acısını çıkarırcasına...
Tam köşeyi dönerken birden bir kız çıktı önüne Enes'in.İkisi de birbirini fark edemeyecek kadar dalgınlardı.Çarpışmanın etkisiyle kız Enes'in üzerine düştü.İkisi de yerde anlamsızca birbirine bakıyorlardı.Kız birden kendini toplayarak hızlıca kalktı Enes'in üzerinden.
Enes de hemen doğruldu."Ben...Çok afedersiniz dalmışım fark edemedim sizi" diyerek düştüğü mahcubiyeti anlatmaya çalıştı kıza.Kız ona dolgun gözlerle bakıyordu.Sanki içinde fırtınalar kopuyormuşçasına...
Hiçbir şey demeden hızla uzaklaştı Enes'in yanından...Enes sadece bakmakla yetindi arkasından.Tekrar aynı sokaklarda adımlamaya devam etti...
Üniversiteye geldiğinde içine birden bi sıkıntı çöktü.Gözleri doldu.Derin bir nefes alıp kendine gelmeye çalıştı."Sen üzülen olmayacaksın Enes.Sen hatalı olan kişi değilsin ki"diye fısıltı şeklinde kendine bir teselli verdi ve ardından ilk büyük kapıdan giriş yaptı Enes.
Karşından hızlı adımlarla iki genç Enes'e doğru geliyordu.İkisi de şaşkındı fazlasıyla.
"Enes?Olum sen nerdesin lan?Telefonlarımıza neden cevap vermiyorsun..?"dedi sıska olan.
Enes güldü."Neden ki?Çok mu özledin?"sıska olan eliyle Enes'in kafasına vurdu."Merak ettik lan.İnsan bi haber verir"
"Evimi biliyordun,bu kadar merak etmiş olsan gelmez miydin Cem?"
"Hayırdır olum ne bu atar?Biliyorum elbette ama İrem..."
"İrem'in konusunu açmayın!"diyerek lafını kesti Enes.Cem birden sustu.Anlamış olacak ki konu değiştirdi hemen"Neyse geldin artık gitmezsin herhalde?"diyerek Enes'e cevaplaması için bir soru bıraktı.Enes Cem'e baktı güldü.
"Bilmem.Belki de bir zaman gelir kaybolmam gerekir?"anlamamıştı Cem.
"Tamam hadi kafeteryaya inelim de biraz konuşalım.Olum ya Tuğce bana pas vermiyor.Yakışıklı kardeşim Enes'in taktiklerine ihtiyacım var"diyerek Enesi'in omzuna kolunu geçirdi Eren.
"Oha lan!Bari ben yokken deseydin.Hayır yani tipsizliğimizde bu kadar yüze vurulmaz ki ama..."diyerek de hafiften bir sitem etti şakaya karışık Cem.Hepsi güldüler .
"Abartmayın be.Hadi gidelim ben biraz açım galiba"hepsi birlikte kafeteryaya indiler.Köşe de bir masaya geçip oturdular.Bir şeyler yedikten sonra uzun uzun sohbet ettiler bazen üzücü bazen güldürücü...Cem Enes'i üzmek istemiyordu ama için için de merak ediyordu İrem'le olanları.
"Iıımmm...Enes?İrem ve senin aranda ne oldu?"diye bir çırpıda soruverdi soruyu.Enes Eren'le konuşurken bir anda sustu.Ardından Cem'e dönerek"Çok mu merak ediyorsun?Söyleyim o zaman.O o..."sustu dili varmadı ona kötü söz söylemeye."O benden galiba soğumuş.Benim yerime Mert'i seçti."diyerek kısaca cevapladı.Cem anlamsızca bakıyordu Enes'e...
"Bu Mert...Senin yıllardır kardeşim dediğin kişi mi?"
"Evet"
"Şerefsiz!O İrem'de o..."
"Ona bir şey söyleme Cem!Her ne kadar hata yapmış dahi olsa o benim bi aralar değerlimdi.Tamam demek ki sevmemiş ne diyeyim ki"dedi sesi çatallaşarak...Cem yuttu söyleyeceğini.Eliyle Enes'in omzunu sıktı.
"Sen var ya,çok temiz kalplisin Enes.Seni üzmeye nasıl cesaret edebildi İrem bilmiyorum ama...Neyse,hakkında hayırlısı olsun."Enes sadece gülmekle yetindi...Eren koşarak yanlarına geldi."Kerem hoca rahatsızlanmış ders yok şuan"dedi muzipçe gülerek."Eren sen ne boş bir insansın ya?Adam rahatsız ve sen hala gülüyorsun?"dedi Enes.Sandalyeyi çekip oturdu Eren"Ya bırak ya!Bu adam kaç defa rahatsızlandım diye gitti,bir kere üzüldüm iki kere üzüldüm derken yeter dedim yani.Bu ne ya!Hayır yani neden tahtalı köy ışıklarında bekliyorsun ki?Bedava bilet vermişler girsene içeri!Bu adam inadına ertesi gün çıkıp geliyor ya!"dedi hem sitem yaparak hem de gülerek.
"Eeee ne yapıcağız şimdi?"dedi Enes.
"Şimdi çıkıp gezelim diyeceğim ama Senem hocanın dersi var geri gelmek zorundayız.O zaman da ne gerek var okuldan çıkmaya?Bence gece çıkalım?"
"Valla bana her şey uyar "
"Sana zaten uymayan mı var Cem?"dedi Eren.Gözlerini devirdi Cem.
"Bence de gece çıkalım.Ben de şimdi kütüphaneye gideyim biraz kitap okurum"
"Tabi tabi git sen.Senden sonra kütüphane boş kalmıştı zaten,kitaplarını bi pışpışla gel"
"Cem,bir kere de hani acaba yaşına göre mi davransan ha ne dersin?"dedi Enes.Ağzını fermuar işareti yapıp sustu Cem."Ben gidiyorum Eren.Bir saate kadar gelirim sanırım siz burda olursunuz dimi?"
"Tamam sen git gel burda oluruz biz"
"Tamam.Hadi Ceeem,görüşürüz"diyerek yanlarından ayrıldı Enes.Koridorda ilerlerken birden gözü karardı.Duvara yaslanıp kendine gelmeye çalıştı.Derin bir nefes alıp bekledi başı yerde...
Birden omzunda bir el hissetti.İlk önce gözlerini yere dikti ve sonra başını kaldırıp omzundaki elin sahibine baktı...
"İyi misin?"
"İyiyim ya da değilim.Bundan sanane!Benden uzak dur.Benim öldüğümü dahi duysan bir kere bile mezarıma adımını atma!"diyerek uzaklaşmaya başladı yanından.İrem sadece bakmakla yetinmişti ardından...
Kütüphaneden içeri girdiğinde hoş bir koku vardı içeride.Derin br nefes alıp içeri girdi.Bir kaç öğrenci dışında pek kimse de yoktu...
Raflarda özenle birini arıyor gibiydi.Sırasıyla kitapları aradı ve en sonunda zafer kazanmış bir edayla Cemal Süreyya'nın kitabını eline alıp bir masaya çekildi.Kitap okurken dış dünyayla bağlantısı kesiliyordu Enes'in.Bazen yanında top patlasa duymayacak kadar dalıyordu...
Kitap okurken bazen aklında türlü türlü hayaller kurar kendine teselli verirdi.Hep mutlu bir aile ortamını hayal eder kendini buna hazırlar Enes...
Kitap okurken bi ara bir şey dikkatini çekti Enes'in.Bi kız raflarda delicesine bir şey arıyordu.Kütüphane görevlisine soruyordu ama kadının işi vardı belli ki.Enes yardım edip etmemek arasında kaldı.Ardından içindeki merhametçiyi dindiremedi ve kalkıp yanına gitti kızın...
"Imm...Rahatsız etmek istemem ama yardım etmemi ister misin?"dedi Enes son derece nazik bir biçimde.Arkası dönük bir şekilde kitapları arayan kız bir anda durdu.Ve arkasına dönmeden "Hayır!"dedi kendinden emin ve sert bir şekilde.Enes gitmek üzereyken tekrar geri döndü.
"Kötü bi amacım yoktu.Sadece yardım etmek istedim.Keşke siz de aynı inceliği gösterip en azından bir teşekkür etseydiniz..!"dedi Enes.
Kız bir süre arkası dönük bir şekilde durdu.Ardından yavasça dönüp"Kusura bakmayın o kadar insan var ki kimin doğru kimin yanlış olduğunu bir bakışta sezemiyorum..!"o anda ikisi de birbirlerine bakıyorlardı donmuş gözlerle...
"Sen...Senin ne işin var burada?"diyerek bu sessizliği ilk bozan Enes olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen'sizliğimden Doğan Güneş
Teen FictionBazen asıl sahibini bilmeden bir sahip bulmaya çalışırız gönlümüze.Her gelene sahip dedikçe hepsi bir yara bıraktı ardında.Gerçek sevene değil de hep gözün sevdiğine aşık olduk biz.Bazen önümüzde duran mutluluğu ayakucuyla iteleyip uzakta durana eri...