1.BÖLÜM (MÜTEVAZİ BARAN)

28 5 0
                                    

Evet. Hikayem Umut. Tabi sevmeyi bilenlere. Güzel sevenlere...
❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄

MEDYA UMUT...

Çalan zille çantamı omzuma astığım gibi sınıftan çıkıp kollarımı birbirine kavuşturarak geniş koridorda yürümeye başladım. Şuan tek isteğim aç olan karnımı doyurup yatıp zıbarmak. 

Koridordan köşeyi dönerken çarptığım sert gövde yüzünden az daha kıç üstü düşecekken belimden tutan kişinin sayesinde güzel kıçımı kurtarabilmiştim. Beni tutan kişiye baktığımda gözlerimi devirdim. Hayır yani neden okuladaki neredeyse ikiyüz elli tane erkekten biri değilde sürekli bu?

"Ne o sümüklü? Yoksa bana aşık oldunda bilerek mi böyle çarpıp duruyorsun? Bak bu kaçıncı oldu ama.Hayır yani sende diğer kızlar gibi ilgi istiyorsan söylemen yeterli Umutcuğum. "dedi hafif gülümsemeyle. Belimi tutan ellerinden kurtulup sertçe gözlerinin içine baktım. Herzaman ki gibi yine sinirlerimi bozmayı başarmıştı.

" Söylesene Baran dünya sanki sadece senin etrafında dönüyormuş gibi davranmayı nasıl başarıyorsun? Ayrıca birinden ilgi isteseydim emin ol bu kişi sen olmazdın. "dedim alaylı ses tonuyla. Aslında Baran çok iyi bir çocuktu. Fazlasıylada yakışıklıydı. Sert yüz hatları kumral hafif dalgalı saçı ve ela gözleriyle bir kızı dakikasında etkileyecek yakışıklılıktaydı. Fakat ne yazıkki ben o kızlardan değildim. Ayrıca benimde bir kalbimin sahibi vardı elbet. Ve Baran'da bu kişiyi çok iyi biliyordu.

Baran annesinin ve babasının olmamasına rağmen  kötü yollara sapmamış hep iyi arkadaşlar edinmişti. Bir tek dedesi  vardı. Bunlarıda dedesiyle babam ortak olduğu için biliyordum. Yoksa Baran kimseye ne ailesi nede dedesiyle ilgili birşey anlattığını hiç duymadım.

"Dünya  benim etrafımda dönüyormuş gibi davranmıyorum be güzelim. Sadece kızlar benim etrafımda dönüyormuş gibi davranıyorum o kadar. "ne kadarda mütevazi sizcede öyle değil mi?

" Daha demin sümüklüydüm Baran hangi ara güzelin oldum? "dedim sinirli çıkan sesimle. Gerçekten ya bu çocuk dengesizdi ya da benim ayarlarımla oynamak için böyle yapıyor. Sabır ver allahım. Çok amin.

" Aaaa sen iste ben sana hergün güzelim derim."dediğinde sahte bir endişeyle sözlerimi söyledim.
"Hergün mü?... Aman ALLAH korusun. Hergün senin bu meymenetsiz yüzünü görmektense okula gelmem be. Hem ne tutuyorsun beni? Karnım aç benim karnım. Tabi tok açın halinden anlamaz. "diyerek yanından geçip yürümeye başladım. Yanımda oluşan gölgeden yanımdan yürüdüğünü anladım. Ben ters ters ona bakarken o da bana döndü ve büyük bir bıkmışlıkla konuşmaya başladı.

" Ne bakıyorsun öyle Umut? Melike teyzenin yemeklerini özledim. Benimde karnım aç. Hem dedem bugün bir şirket yemeğine davetliymiş. Gördüğün üzere bende evde yanlızım. Ve bu yanlızlığımı Melike teyzenin yemekleriyle değerlendirebilirim öyle değil mi sümüklü? "dedi. Burada annemin yemeklerinden bahsediyordu. Ve ben sadece bu dediklerine gözlerimi devirdim. Aptal şey. Evime doğru yürümeye başladık. Baranla neden anlaşamadığımızı bende bilmiyordum ama sürekli tartışıp duruyoruz. Gerçi Baran bey bundan pek şikayetçi değil benimle uğraşmaktan zevk alıyor ama benim kesinlikle hoşuma gitmiyor bu durum. Kim kuma gibi birbiriyle didişmekten zevk alırdı ALLAH aşkına?

Karnım aç olduğu için yirmi dakikalık yolu neredeyse on dakikada gelmiştik. Kapıyı açan anneme gülümseyerek içeri geçtik. Aslında şimdiye kadar çoktan anneme sarılıp suratını sulu sulu öpmüştüm ama yanımda Baran varken bu olmazdı. Sonuçta onun annesi ve babası yoktu. Ailesini küçük yaşta kaybettiği için anne-baba sevgisi bilmiyordu. Ve bu duruma gerçekten üzülüyordum. Herne kadar birbirimizi sevmesekte onunda anne-babasının olmasını isterdim. Fakat hayatta bazı şeyler istemekle olmuyor. Buda onlardan biri.
" Nasılsın Melike teyze? "diye sordu Baran." İyiyim canım. Sen nasılsın? Deden? "diye bu seferde annem sormuştu.

" İyiyim Melike teyze. Dedemde iyi."dedi kibarlıkla. Yalaka şey ne olacak? Hıh. " Ay  Umut kanser edeceksin sen beni. Kızım ne öyle saf saf bakınıp duruyorsun. Alsana çocuğun montunu. " diyen anneme göz devirdim ve bana sinsice gülen Baran'a atabildiğim en kötü bakışları attım.

Kendi montumu ve Baran'ın montunu fortmantoya astım. O kadar yorgundum ki  şuan odama çıkan merdivenlere küçük emrah bakışları atıyordum.

Binbir zorlukla çıktığım merdivenlerden sonra odama girdim. Çantamı odanın en ücra köşesine fıydırıp üstümdeki okul formasından kurtuldum. Mart ayının sonunda olduğumız için havalar daha ısımamıştı. Bende üstüme beyaz  penye, gri eşofman altı ve siyah hırka giydim. Çorap çekmecesinden çıkarttığım siyah kalın çoraplarımıda ayağıma geçirip saçlarımı ev topuzu yaptım.  Aşağıdan gelen yemek kokularıyla midemin guruldadığını farkettim. Ne?... Açım ya aç. Yorgunluğuma aldırmadan hızla merdivenleri indim ve masayı hazırlayan anneme Baranla yardım edip sofraya oturduk. "Aman ALLAH'ım muhteşem kokuyor. Eğer bir an önce bu yemeği yemezsem biriniz kolunu bacağını ısırıcam." diyerek domates çorbasına kaşığımı daldırdım ve ilk yudumumu aldım.

Gözlerimi kapatıp çorbanın tadını çıkarırken Baran'ın sesiyle gözlerimi açtım. " Sen bu gidişle tencerelerin dibini sıyırırsın şişko. Haaaa baktın doymadın işte o zaman bizi yemeyeceğinden emin değilim." diyerek bana laf sokma çabalarına giren Baran'a gözlerimi devirdim. Ay allah yarattı demem gebertirim ayol ben bunu. " Yerim lan yerim! Var mı? Doymazsam senide annemide yerim. Tenceredeki yemekler bitmeden kralı gelse kaldıramaz beni bu masadan!
O kadar." dedim. Açken ne kadar agresif olduğumu söylemiş miydim? Çünkü açken ben, ben değilim.

▶▶▶▶▶▶Size nasıl hitap etmeliyim? Hayır. Size okuyucularım demek istemiyorum. Bu sıradan olur. Fikir verin bakem. Size nasıl hitap etmemi istersiniz? ◀◀◀◀◀◀

Umudum AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin