Aniden gözlerimi açtım. Çığlık atmak istiyor, ama ağzımı kapatan kaba ve güçlü bir el tarafından engelleniyordum. Korkuya kapılıp saldırgana vurmaya çalıştım. Neyse ki hemen sonra kendime geldim ve elin sahibinin Harkat olduğunu anladım. Civardaki karavan ve çadırlarda uyuyanlar uyanmasın diye çığlıklarımı bastırmaya çalışıyordu.
Bunun üzerine rahatladım, iyi olduğumu belirtmek için Harkat’ın eline hafifçe vurdum. Elini çekti ve endişeli bir yüz ifadesiyle bir adım geriledikten sonra bana bir bardak su uzattı. Suyu kana kana içtikten sonra elimin tersiyle ağzımı sildim ve güçlükle gülümsedim. “Seni ben mi uyandırdım?”
“Hayır, zaten uyumuyordum,” dedi Harkat. Gri derili Küçük İnsan uykuya fazla ihtiyaç duymuyor, sık sık iki ya da üç gece üst üste uyanık kaldığı oluyordu. Elimdeki bardağı alıp masaya koydu. “Bu seferki epey kötüydü. Beş altı… dakika önce çığlık atmaya başladın ve… daha şimdi durdun. Aynı kabus mu?”
“Ne zaman farklı bir şey gördüm ki?” diye mırıldandım. “Çölü andıran kurak bir dünya, ejderhalar, Steve…” Neredeyse iki yıldır bu kâbusu görüyor, haftada birkaç gece çığlık atarak uyanıyordum.
Bütün bu süre boyunca Harkat’a Gölgelerin Hükümdan’ndan ve her kâbusun sonunda gördüğüm o lanetli yüzden bahsetmemiştim. O, rüyalarımdaki tek canavarın Steve olduğunu sanıyordu; Steve’den olduğu kadar kendimden de korktuğumu söylemeye bir türlü cesaret edememiştim.
Ayaklarımı hamağın üzerinden yere doğru uzatıp doğruldum. Karanlığa bakılırsa henüz saat sabahın üçü ya da dördü olmalıydı ama ne kadar çabalasam da tekrar uyuyamayacağımı biliyordum. Bu kâbus beni her seferinde sarsıyor, uykumu kaçırıyordu.
Orada oturmuş ensemi sıvazlarken, bir yandan da göz ucuyla Harkal’ı incelediğimi fark ettim. Kâbuslarımın sebebi o değildi; ama ucu ona da dayanıyordu. Küçük İnsan, bir cesedin artıklarından yapılmıştı. Yeni hayatının büyük bir kısmında, bir zamanlar kira olduğunu bilmeden yaşamıştı.
Yaklaşık iki yıl önce Bay Tiny zamanda yolculuk yapabilen, inanılmaz güçlere sahip biri Harkat’ın eski kimliğini bulmamız için bizi ıssız, kurak ve farklı bir dünyaya götürmüştü. Çeşitli vahşi yaratıklar ve korkunç canavarlarla savaşmış, en sonunda da Ruhlar Gölü adlı bir gölden burası lanetlenmiş ruhların bulunduğu bir göldü Harkat’ın eski kimliğinin bedenini çıkarmıştık.
Harkat bir zamanlar Kurda Smahlt adında bir vampirdi. Kurda, kuzenlerimiz olan mor tenli vampanezler ile aramızda çıkacak savaşı engellemek için vampir kavmine ihanet etmişti. Günahlarından arınabilmek için, Harkat Mulds haline getirilmeyi ve benim koruyucum olarak geçmişe dönmeyi kabul etmişti.
Ben, Vampir Prensi Darren Shan’ım. Ayrıca Vampanez Lordu’nu, diğer adıyla Steve Leopard’ı avlama görevi verilmiş üç vampirden biriyim. Steve’in, vampanez ordularının başına geçip vampirleri büyük bir bozguna uğratacağı söyleniyordu. Kazandığı takdirde bizler yeryüzünden silinecektik.
Fakat içimizden üç kişinin avcılar, gücüne tam olarak erişmeden önce Steve’i durdurma ihtimali vardı. Gücünün doruk noktasına ulaşmadan onu yakalayıp öldürebildiğimiz takdirde zafer bizim olacaktı.
Kurda ise Harkat kimliği ile bana yardım ederek kavminin vampanezler tarafından yok edilmesini engellemeyi ummuştu. Bu şekilde, eskiden yaptığı hataları düzeltebilirdi.
Harkat’ın kimliği hakkındaki gerçeği öğrendikten sonra Dünya’ya, daha doğrusu kendi zamanımıza dönmüştük. Böyle söylememin sebebi, döndükten hemen sonra o yerin aslında bizimkine benzer bir evren ya da Dünya’nın geçmişteki hali olmadığını anlamamızdı. Biz Dünya’nın gelecekteki haline gitmiştik. Bay Tiny bize. Gölgelerin Hükümdarı başa geçtiği takdirde neler olacağına dair bir ipucu vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARREN SHAN - Gölgelerin Hükümdarı
VampirDarren Shan efsanesi Gölgelerin Hükümdarı ile devam ediyor! Gölgelerin Hükümdarı kim olacak?