Ben Güneş. 16 yaşındayım. Doğrusunu söylemek gerekirse akranlarımdan biraz farklıyım. Değişik bir kızım yani. Sebebi ise; 2 yıl önce birkaç dost bildiğim kızın sırlarımı tüm okula yaymaları. Sonucunda insanlara karşı güvenim kırılmış, ilk 3-4 ay iyice asosyal olsam da abim sayesinde hayata bağlandım ve gökyüzümdeki iki parıldayan yıldızla tanıştım: Belinay ve Batıkan.
Belinay benimle yaşıt, bana göre fazlasıyla güzel bir kız. Batıkan da Belinay'ın en yakın arkadaşı, dünya yakışıklısı birisi. Biz de Belinay sayesinde tanıştık. Abim var; Kuzey. Benim için herkesten fazla değerli. Hayatımdaki önemli kişiler bu kadar ve biz birbirimize yetiyoruz.
Ailemize gelirsek; 7 yıl önce abim ve beni terk ettiler. İlk 2 yıl ağır bir tramva geçirsem de bunun sadece abimi daha çok üzdüğünü, kimseyi geri getiremeyeceğimi fark ederek kendime geldim. İyi ki de bazı şeylerin farkına varmışım diyorum. Ben farkına varmasaydım abim ile bu kadar güzel bir ilişkimiz olmayabilirdi. Şuan abi kardeş gibi değil de en yakın iki arkadaş gibiyiz. Ve bu arkadaşlığı küçük yaşta çok ciddi şeyleri fark edebilmemize borçluyuz sanırım.
Belinay ve Batıkan liseye geçince Ankara'daki evlerinden ayrılıp bizim yanımıza yani İzmir'e geldiler.Gerek bize destek olmak, gerekse arkadaşlığımızı daha sağlam bir şekilde sürdürebilmek için. Gün geldi aileleri para gönderdi, gün geldi manevi açıdan ailemizin yokluğunu yaşatmadılar. Ve biz onlar sayesinde kan bağı olmadan aile olabileceğimizi öğrendik.
Kız çocuklarının ilk aşkları babaları olur genellikle. Ancak ben aşk kavramını daha yeni öğrenmeye başladığım zamanlar babam tarafından terk edilmenin acısını kalbimde taşıyordum. Bu sebeple hiçbir zaman benim ilk aşkımın babam olduğunu söyleyemedim. Abimdi benim ilk aşkım, hala da öyle. Gerektiği zaman babam olmasını bildi, gerektiği zaman annem. En değerli anılarım onunla oldu. Ailemi hayal olarak hatırladığım için anılarımızı unuttum. Ben üzgünken de mutluyken de abim vardı yanımda. Korktuğumda, üzerime şimşekler geldiğinde abimin güneşine sığındım. Abim; annem, babam,arkadaşım,sevgilim oldu. Öyle de kalacak.
Görüldüğü gibi pek iç açıcı hayatım yoktu ama elimdekilerin değerini bilirdim. Ve onları asla kaybetmemem gerektiğini, kaybettiğimde onlar gibileri yeniden bulamayacağımın farkındayım.
"Onlar bana kalpli kutularda gelen çiçeklerdi ve benim onları güneşli bir cam kenarında sonsuza dek yaşatmam gerekiyordu."
-Güneş kuzum uyan hadi. Kaç saattir seni uyandırmak için uğraşıyoruz.
-Ya abi uykum var, rahat bırakın beni.
-Bugün okulun ilk günü. Kalk çabuk. Sonra geç kaldığın için dır dır ediyorsun.
-Hayır yani benim gibi öğrenciler okulda da uyuyor zaten, neden zorla okula gidiyoruz ki?
Bu sözlerimden sonra abim derin bir nefes aldı ve gözlerimi açmam için bir şey yaptı:Beni omzuna aldı.
-Abi biliyorum beni çok seviyorsun,kokumu özlüyorsun ama söylesen ben sana sarılırdım. Sabah sabah dünyaya kuş bakışı bakmama gerek yoktu.
Abim fazlasıyla sinir olmuştu ve beni lavaboya götürüp küvetin içine ani bir dalış yapmamı sağladı. Soğuk suyun ve mermerin verdiği etkiyle abime söverken abim kapıyı çarparak çıktı. Yaklaşık beş dakika kendime gelebilmek için akan suyu izledikten sonra hızlıca duş alıp odama geçtim. Okulun ilk günü olduğu için okul kıyafeti giymek zorunlu değildi. Bende üzerime hızlıca siyah tişört ve pantolonumu giyip saçlarımı taradım ve mutfağa indim.
-Günaydın benim en deli ve birtanecik ailem.
-Günaydın abisinin değişiği.
-Günaydın güzelliği bana çeken küçük boy Belinay.
-Ya Belinay uyuz musun? Aynı yaştayız, dolayısıyla küçük boy değilim ben.
-Günaydın Güneş.
-Batıkan canım yakışıklı kardeşim bana ismimle hitap etmekten sıkılmadın mı?
-Soruyu değiştirme hakkımı kullanarak o soruyu kendime "Güneş Arslan'ı uyuz etmekten sıkılmadın mı?" şeklinde sormak istiyorum. Cevabıma gelirsek tabii ki sıkılmadım nöronlarından öptüğümün delisi.
Aramızda geçen bu salakça konuşmadan sonra kimse kahvaltıda konuşmadı ve hızlıca evden çıktık.Aynı okulda olduğumuz için şanslı olduğumuzu düşünüyorum.
-Abi bugün öğle arası nereye gidiyoruz?
-Bilmem nereye gitmek istersiniz?
-Sahile gitmeye ne dersiniz?
-Olabilir, temiz hava hepimize iyi gelir.
-Tamam o zaman anlaştık.
Biz kendi aramızda gülüşürken okula gelmiştik.Batıkan ve ben aynı sınıftaydık;10-C.Belinay 10-A ,Kuzey ise 11-B'ydi. Zil sesini duyar duymaz sınıflarımıza gitmek üzere ayrıldık. Batıkan kantine uğrayacağını söyleyince sınıfa tek başıma gitmek zorunda kaldım.Sınıfa girdiğimde Batıkan ile her zaman oturduğumuz yerde yeni geldiğini düşündüğüm bir çocuk oturuyordu.
-Pardon,orası benim ve bir arkadaşımın yeri. Kalkabilir misin?
-Başka kızların yanının boş olduğunu görebiliyorum. Mesela şu kız, az önce bahçede beraber olduğun çocukla gayet güzel yakışırlar.Onun oraya oturmasını rica etmeye ve sende benim yanıma oturmaya ne dersin?
-Senin ufaktan buradan uzaklaşman daha iyi bir fikir bence.
-Ama olmuyor ki güzelim böyle.
-İlk olarak bana güzelim demeyi kes ve yerimden kalk.Etrafımdaki oksijen senin yüzünden tükeniyor ve nefes alamıyorum. Ayrıca gözlerim ağrımaya başladı. Sen ne zararlı ve iğrenç varlıksın öyle,güneşimi kesiyorsun çekilir misin?
-Senin gibi bir güzelin yanında olmak istiyorum, suç mu?
O sırada omuzumdan bana sarılan bir el hissettim ancak bakmaya gerek bile duymadım. Tek kurtarıcım Batıkan'dı tabii ki.
-Sevgilime güzel demen bile suçken yanına oturmak istemen ölüme susadığını gösteriyor koçum.
-Güneş inanamıyorum sana, dünya harikası bir güzelliğe sahipken böyle birisi ile nasıl çıkabiliyorsun?
Korkudan parmağımla oynarken dün geceden kalan ve abimi kandırmak için aldığım çakma yüzüğü fark ettim. Heyecanla ortaya atıldım:
-Adımı nereden bildiğin hakkında en ufak bir fikrim yok. Ah canım sana söylemeyi unutmuşuz kusura bakma ama biz çıkmıyoruz, sözlendik!
Bu sözleri söylerken Batıkan ile birbirimize bakıp gülmemek için yanaklarımızı ısırıyorduk. Ben bir taraftan da elimdeki yüzüğü havaya kaldırıp karşımdaki ukalanın daha iyi görmesini sağlıyordum. Ve bay ukala sinirle arkasını dönüp koşmaya başladı. Biz de ellerimizi tokuşturup sıramıza oturduk. Ben Batıkan'ın kirpiklerini incelerken o da bahçeyi izliyordu...
Ah benim beynindeki her hücresine tek tek kalpli pastalar yaptığım adam, ah benim beyin hücrelerinden öptüğüm adam... Sen abimden sonra tek güvenebileceğim erkeksin benim, gözlerinde huzuru görebildiğim tek erkeksin. Deliliğine bile ayrı delirdiğim adam, sevdiğin her kimse kirpiklerinden öpsün be adam.
Sen gök yüzümdeki en parlak yıldız, başka bir gök yüzüne ay ışığı olmamalısın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Savaşları
Teen Fiction-Yıldızlarımı geri verir misin be deli oğlan? Sessizce kulağıma fısıldadı: -Kalbimi sonsuza kadar kırmadan kalbinde taşır mısın beynindeki hücreleri sevdiğim?