6.Bölüm / Tuzak

116 14 21
                                    

Mclovin gözlerini açtığında hastanedeydi. Kurşun çelik yeleğini sıyırmıştı ama düştüğü sırada kafasını bir agaç gövdesine vurmuş ve baygınlık geçirmişti.
Gözlerini açtığında karşısında Auren ve Emilly vardı 

- Ah dostum korkuttun beni. Bende gerçekten kurşunu yedin sandım.
- Nerdeyim ?
Emilly, Mclovin'in elini tutarak "hastanedesin ama pek önemli bir şeyin yok"dedi
Mclovin yataktan kalktı. Kalkmanın etkisiyle bir anlık baş dönmesi yaşamıştı ama şuan iyiydi. Duvarda asılı olan saate baktı saat 07.18'di.
- Seni eve bıraksam iyi olacak mclovin.
- Bu kadar iş varken ne evi ?
- Söylenme. Eve gidip biraz dinlenmelisin

Mclovin istemeyerek de olsa kabul etti. Eve vardıklarında Mclovin geçen gün gördüğü köpek leşini hatırladı. Arka bahçeye doğru yöneldi ama bahçe tertemizdi. Herhangi bir kan izi yoktu. Eve girdiler. Mclovin salona geçti. Auren ise mutfaktan bir kutu donut getirdi. 

- Çok açım.
- Bırak şimdi midenide söyle bana dün gece ne oldu ? En son katilin peşindeydik. Sonra.. sonrasını hatırlamıyorum.
- Evet sonra sen vuruldun ve yere yığıldın. Bende kurşun yarası sandım. Meğer ağaca kafanı vurmuşsun.
- Peki ya vurduğumuz katil o nerde ?
- Ah o lanet varlık geri döndüğümüzde yoktu. Muhtemelen diğer katil onu götürdü. Kim bunlar Mclovin neler oluyor ?

Tam o esnada kapı çaldı. Auren kapıyı açmaya gidince karşısında 7 ya da 8 yaşlarında bir çocuk vardı. Çocuk elindeki buruşuk notu Auren'e uzattı. 

- Ne bu ufaklık ?
- Şu ağacın yanındaki adam bunu size vermemi istedi.
Auren ağacın olduğu bölgeye doğru baktı kimse yoktu.
- Hani kimse yok orda ?
- Az önce ordaydı.
- Ah peki tamam ufaklık.
Auren elindeki donutu çocuğa verip kapıyı kapattı.
- Kimmiş gelen ?
- Bir çocuk. Biri bu zarfı bize vermesini istemiş.
- Ne zarfıymış o ?
- Bende daha açmadım dur okuyorum.
" Tüm aç gözlüler ölecek. Tanrının yarattığı güzel dünyanın bu halde olmasında kimin payı varsa hepsi ölecek. Buna engel olmaya, aç gözlüleri savunmaya kalkarsanız sizde öleceksiniz."
- Bu ne şimdi?
- Bilmiyorum alttada bir adres var. Lanet olsun bu da ne böyle?
- Kirli işler döndüğü ortada. Tek çaremiz o adrese bakmak.
- Saçmalama belli ki bu bir tuzak.
- Başka çaremiz mi var Auren ? Dinle. Dün gece herhangi bir cinayet işlenmedi. Tekerlerine çomak soktuk. Bu gecede onları oyalamalıyız. Bir cinayet daha işlenirse New York kaosa sürüklenir. Yarın New York Times gazetesinde manşet " New York'ta seri katil ". Bu cinayetler artarsa New York'un prestiji aynı oranda azalır.
- Haklısın sanırım.

Saat 4'e kadar evde oyalandılar. Ancak NYPD Emniyet Müdürünün çağırmasıyla merkeze gitmek zorunda kaldılar.

Mclovin ve Auren içeri girdi. İçeride 50 li yaşlarda,kısa boylu, saçları hafiften beyazlamış, bakımlı bir adam vardı. 

- Mister Alexsandro ?

- Gelin gençler. Bende sizi bekliyordum. 

Karşısındaki iki boş koltuğu göstererek oturmalarını işaret etti. 

- Sizi niye çağırdığımı biliyor musunuz ?

İkiside aynı anda ''hayır'' cevabını verdi. 

- Dün gece kalkıştığınız iş çok tehlikeliydi. Bize haber vermeden tek başınıza operasyona gitmek ne demek ? Bende sizi iyi polis diye bilirdim. Dün ölebilirdin Mclovin.

- Ama ölmedim müdürüm ? Sorun ne hala anlamış değilim. 

- Hala anlamadın mı ? Meslek etiğine aykırı davrandınız. 

Auren söze girdi. ''Peki müdürüm bir daha olmaz.'' 

- Bir daha olamayacak zaten. İkiniz geçici süreliğine açığa alındınız.

- Ne? Müdürüm daha önce böyle operasyonlara birkaç defa kalkıştık bu ilk değil. 

- Üzgünüm Mclovin. Emir böyle. Silahlarınızı ve rozetlerinizi bırakıp çıkabilirsiniz. 

Mclovin ve Auren silahlarını ve rozetlerini odaya bırakıp çıktılar. 

- Çıkarken o aptal suratına bir yumruk yapıştırmayı o kadar çok istedimki.

- Sakin ol Auren. Belli ki bu onun kararı değil. Bu iş iyice karışmaya başladı. Kimlerle belaya girdik biz. Hem ayrıca bu bizim için daha iyi oldu katili yakalamak için yeterince süremiz olacak.

Tam o esnada genç bir polis onlara yaklaştı. Başkomiserim geçen gün verdiğiniz kanlı notu araştırdık. Notun üzerinde parmak izi yok. Üzerinde ki yazı ise günümüzde kullanılan bir yazı değil. Malesef ne yazdığını anlayamadık. 

- Tahmin etmiştim. Teşekkür ederim.

Mclovin ve Auren merkezden çıktılar. 

- Şimdi ne yapıyoruz Mister Süperzeka 

- Silahın var mı ?

- Var. 

- Önce gidip benim evimden silahımı alalım sonra o adrese gideriz. 

Mclovin'in evine gittiler. Mclovin silahını aldı ve kağıtta yazan adrese doğru yola koyuldular. Yolda Emilly aradı ama Mclovin telesekreterin devreye girmesini bekledi. Biraz sonra da şebeke gitti zaten. Adrese geldiler. Burası New York'un en kuytu yerlerinden biriydi. Eski bir fabrikaya benziyordu. Mclovin ve Auren silahlarını çekti. Ateşe hazır hale getirdi. Dikkatlice fabrikaya girdiler. Az bir şey ilerledikten sonra ilk kapıdan içeri girdiler. Havada pis bir koku vardı. 

İçeri girince panoda öldürülenlerin fotoğrafı vardı. Auren çekmeceleri karıştırdı. Çekmecede bir dosya buldu. İlk kurban Jessa. İkinci kurban Manco. Üçüncü kurban Johan Gerick . 

- Mclovin bak burada ne buldum. Sıradaki kurbanların listesi. Bu gece bir cinayet daha işlenecek. Bu listeye göre sıradaki kurban ''Valdeze Corozova.'' 

- Ne?  Valzede Corozova mı ? Olamaz bu Emilly'nin babası. 

O esnada fabrikanın girişinden büyük bir ses geldi. Mclovin ve Auren çıkış kapısına doğru koşmaya başladı. Fabrika alev alev yanıyordu. Çıkış kapısına tam yaklaşmışlardı ki kapı üzerlerine kapandı. 

- Lanet olsun. Lanet olsun. Burada öleceğiz. 

- Bu lanet yerden çıkıp Emilly'nin babasını kurtarmamız lazım. 

Artık alevler her yeri sarmıştı. Çıkacak yer de yoktu. Dışarıdan içeri doğru bir ses geldi. 

''Sizi uyarmıştık. Beni aramaya çalışmayın ben tek kişi değilim. Beni bulamazsınız çünkü ben her yerdeyim. Şimdi buradayım ve yine şimdi bir cinayet işleyeceğim '' 

- Lanet olsun sende kimsin ? Seni bir elime geçirirsem o cesetlerden beter yapacağım. 

'' Aslında beni dün öldürdünüz. Ama ben yeniden dirildim. Ben Tanrının kaybolmuş adaletiyim''

Alevler her yeri sarmıştı. Kaçacak yer yoktu ve birazdan Emilly'nin babasını öldüreceklerdi. Mclovin ve Auren öksürmeye başladı nefes alamıyorlardı. Şebeke çekmiyordu. Kimseyi arayıp yardım isteyemezlerdi. Birazdan ikiside ölecekti !



SONUN BAŞLANGICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin