Kimi zaman uzaklardan gelen sesler sana huzur verir bir melodi,huzur verici notalar,piyano sesi;annesine seslenen küçük çocuk; çay bardağında saliselerce dönen çay kaşığının bardakla sürtüşmesi;kahkahalar... İşte o sesler bütün mutsuzluklarını sana bir anda olsa unutturuverir. O sesleri duy onlara kulak ver onlar seni mutlu edecekler.
Ben o sesleri duymayalı yıllar oldu.Bilmiyorum belkide o sesleri duymak istemedim.Ben burada mutsuzken nasıl o melodileri duyabilirim ki...
..........................
''SABAH''
Dün Selin'in anlattıklarını bütün gece düşündüm yatağımda dönüp durdum. Burak'ı bende Huzurevinde görmüştüm oradan çıkarken yani. Ama hiç böyle bir şey yapacak bir tipe benzemiyordu zaten sorduğumda da bana cevap vermeyip geçiştirmişti.Neyse bugün hazır ''sevgili ailemde'' burada yokken gidip bakmalıyım sadece bir ''merak.''
_''Günaydın Suzan Teyze .''
_''Günaydın Asya bak senin en sevdiğin tosttan yaptım karışık gel otur da ye hadi.''
Ve benim mutlu olduğum an. Artık onlar yok kaçmakta yok.
_ ''Çok sağol Suzan Teyze ya özlemişim ne zamandır yemiyordum.''
Suzan Teyze'm yine gösterdi o güzel inci dişlerini...
...........................
''OKUL''
_ ''Ah !Selin bak sana ne soracağım bu Huzurevi nerede biliyormusun?''
_''Ay Asya yaa! Daha sabahın körü bumu şimdi senin derdin daha kargalar uyanmadı ''Bismillah'' yani insan bi günaydın nasılsın falan der sen?''
Selin'in yanağına tatlı bir öpücük kondurdum affetsin beni. Haklı kız yani.
_''Tamam tamam özür dilerim günaydın.''
_''Heh şöyle. Neyse bilmiyorum ama Mert'e sorarız o biliyordur kesin.''
_''O nereden bilecek ki?''
_''Sen bilmiyordun dimi (?) O eskiden yani Burak buraya ilk geldiğinde Mert onunla çok iyi anlaşıyordu ama araları bozuldu sonradan aile meseleleriymiş.''
Hemen kafamda ampuller yanmaya başladı. Ee o zaman Mert Burak'ı azda olsa tanıyordur.
_''Hımm anladım. Peki madem soralım.''
_''Tamam sonra sorarız hadi sınava geç kalmayalım.''
_''Tamam canım.''
Ve sınıfa çıktık...
.......................
Sınav tabii ki berbattı ne bekliyordum ki Bodrum'a geldikten sonra hiç mi hiç ders çalışmaya vaktim olmadı.En azından İstanbul'da her şey daha da güzeldi.
_''Selin hadi Mert'e sor bakalım biliyor mu (?) ''
Selin:
_''Mert bi baksana ya gel bahçeye çıkalım.''
_''Tamam ne oldu?''
Mert tabii ki adresi biliyormuş...
Selin:
_''Mert hani Burak'la bi Huzurevinden bahsediyordunuz ya nerede orası sen biliyorsundur söyle bakayım.''
_''Şey siz neden soruyorsunuz ki?''
_''Seni ilgilendirmez hadi söyle acelemiz var.''
Mert tedirgin olmuştu yani haklı sonuçta Burak'la araları iyi değil. Mert de onun öğrenmesini istemiyor haliyle.