Clay dışarıda onu gördüğünde korkudan ölecek gibi hissetmişti.
Ve onun dışında onu görebilen başkası olmadığı için daha da korkuyordu. İçindeki gücün dışarıya çıktığını hissediyordu. Ayakları yerden kesilmişti, yavaş yavaş havalanıyor ve doğum lekesi iyice alev alıyordu.
Sonunda Kronos daha fazla bekleyemedi ve boynuna yapıştı fakat Kronos ona değdiği anda Clay bir güç patlaması ile onu bir anda savurdu. Kronos dayanamayıp hemen uzaklaştı. Dışarıdakiler olanlara anlam veremiyordu. Hemen müdür yetişip orada bulunan herkesin hafızasını sildi, Clay de dahil. Onun bu kadar erken gelmesini ve Clay 'in de 0 sınıfı olmadan bu kadar güçlü olmasına inanamıyordu.
~ Clay ~
Günaydın uykucu.
Sana da günaydın.
Dün yaptıkların harikaydı.
Evet bende çok şaşırdım ama cidden alev topu yapabiliyordum. Tekrar yapmayı denedim. Evet cidden oluyordu. Hala inanamasam da çok harikaydı. Birden filmlerde gördüğüm bir hareket aklıma geldi. Oradaki adam parmağını şaklatarak alev çıkarabiliyordu. Durur muyum hemen denedim.
Mutfağa gittim ve ocağın başına geçip parmağımı şaklattım. İlk başta minik bir kıvılcım çıktı. Birkaç denemeden sonra oldu, yapabildim. Hemen ocağı yakıp yemek yapacaktım.
Dolabı açtım ve ne göreyim? Karşımda sucuk duruyordu. Dayanamayıp üzerine atladım ve hemen bir sucuklu yumurta yaptım. Nerden biliyorum diye sormayın babam Türk benim.
Hızlı bir şekilde yemeğimi yedim. Yerken ailem aklıma geldi, onları ilk defa özlemiştim ve babam, babam Türk olduğu için çok sık gelemiyordu bizim yanımıza ve benim ortadan kaybolduğumu duyduğunda kahrolmuştur. Onları cidden özledim ama şimdilik elimden gelen hiçbir şey yok.
Yemeğimi yedikten sonra ortalığı toplayıp dışarıya çıktım. Ve kapımın önünde beni bekleyen biri vardı.
"Hey, uyanmışsın. Seni beklerken biraz dalmışım. Bu arada ben Mia, sende Clay olmalısın"
İlk defa bana yeni çocuk demeyen biri sonunda!
"Evet ben Clay fakat sen beni neden bekliyorsun ki?"
"Ben hava grubunun lideriyim senin havayı da kontrol ettiğini duyunca uğrayayım dedim."
Benim haberim olmadan benim söylentilerim yayılıyor, aman ne güzel!
"Anladım, ders şimdi mi başlayacak?"
"Sayılır, az kaldı gel sana oraya kadar eşlik edeyim."
Hava dersliği ateş dersliğinin tam karşısındaydı. Geçen sefer nasıl fark etmedim bilmiyorum neyse sınıfa girer girmez yüzüme bir rüzgâr geldi. Şaşırmadım sonuçta hava sınıfı ama Mia içeri girdiğinde tıpkı ateş sınıfında olduğu gibi herkes sustu ve yerine oturdu. Yine bir boss ile tanışmışım ne güzel!
Yine arkalarda gözüme bir yer kestirip oturdum.
"Clay ben şimdi kendi dersliğime gidiyorum sen şimdilik kendi başınasın, başarılar."
Deyip sınıftan çıktı. O çıkınca herkes eskisi gibi oynamaya devam etti. Ama çoğu sadece ufak bir rüzgâr çıkarabiliyordu.
Hoca sınıfa girdi ve selam verdi.
"Günaydın çocuklar oturabilirsiniz."
Herkes yerine oturdu ve hoca konuşmaya devam etti.
"Hepinizin bildiği gibi bugün Clay aramıza katıldı. Çift element kontrol ettiği için her gün burada olamayacak fakat iki günde bir bizimle olacak."
Galiba ben uyurken herkese benim geldiğim bilgisi ulaşmıştı. En azından bugün kendimi tanıtmak zorunda olmadığım için sevindim.
"Evet çocuklar bugün dersimizi dışarıda işleyeceğiz hadi tek sıra halinde dışarı çıkalım."
Tek sıra mı? Bu kadın bizi ilk okul öğrencisi filan sanıyor herhalde. Neyse dediğim gibi sorgulamak yok.
Dışarıya çıktığımda herkesin bir yere yöneldiğini fark ettim. Galiba orası hava elementi için ayrılmıştı.
Yerler çok yumuşaktı sanki düşsek bile canımız acımayacak gibi hissettiriyordu. Ve sonradan fark ettim ki bastığımız zemin bir bulutmuş! Çok şaşırdım cidden! Etrafımda o kadar çok garip olay oluyor ki şaşırmamak normal bir şey artık.
"Evet arkadaşlar hepiniz burada olduğuna göre başlayabiliriz."
"Bugün sizden istediğim etrafınızdaki havayı içinizde hissedip, onu kullanarak kendinizi yukarıya doğru fırlatmanız. Merak etmeyin üzerinde durduğunuz şey bulut yani düşseniz bile zarar görmezsiniz."
Herkes tek tek denemeye başladı. Birkaç tane yapabilen olmuştu ama inmeyi düzgün beceremediler.
Bende denemeye karar verdim. Gözlerimi kapadım ve etrafımdaki havayı hissettim. Yavaş yavaş onu etrafımda topladım ve gerçekten de etrafıma geldiğini hissedebiliyordum. Bir anda etrafımdaki bütün havayı altımda toplayıp, yüksek bir basınç ile aşağıya doğru ittirdim.
Bu gerçekten iyi hissettirmişti gözlerimi açtığımda yükseldiğimi anlamıştım. Etrafımda dolaşan hava, yükselmenin bana kattığı huzur. Hepsi harikaydı, tabii bir yere kadar bir süre sonra düşmeye başladım. Onun bana kattığı adrenalin bile harikaydı. Düşersem bir şey olur diye çok korktum ama akıma bir şey geldi. Süper kahraman inişi yapmaya karar verdim. Nasılsa ben de bir tür süper kahraman sayılmaz mıydım? Nasıl yapıyorlardı? Şimdi ilk önce ellerimi önüme getirdim dizlerimi büktüm ve tam inmek üzere iken ellerimi yumruk yaptım. Oğlum çok havalıydı lan. Herkes bana bakıyordu, hoca bile.
Helal lan sonunda bir şey başarabildin.
Hoca yanıma geldi ve şunları söyledi:
"Sen daha önceden bunları yapmadığına emin misin?"
"Hocam cidden daha önceden güçlerle ilgili bir şey bile bilmiyordum ama şimdi buradayım ve bunları yapıyorum."
"Seni tebrik ediyorum Clay, hiç eğitim olmadan bunları yapabilmen senin içinde bir potansiyel olduğunun göstergesi."
Bunları dedikten sonra bana gidebileceğimi söyledi, bende durur muyum hemen koşarak odama gittim.
Bütün bu yaptıklarım beni çok etkiliyordu, evet şimdiden bu kadar etkilenmiştim. Kim bilir uçarsam ne olacak. Cidden lan uçabilir miyim acaba? Neyse bunlar başka bir günün konusu.
Dünden beri Amelia'yı görmediğim aklıma geldi. Bir gideyim de o güzel yüzünü göreyim.
Yine başladık.
Bu sefer duvara tıklamak değil de kapısına tıklamaya karar verdim ve odamdan çıktım. Kapıyı tıkladım ve karşımda o vardı.
"Selam Clay, nasılsın?"
"İyiyim, sen nasılsın?"
"Bende iyiyim içeri gelsene."
İçeriye girdim. Odası tam bir kız odasıydı duvarlarda süslemeler, yatakta pembe battaniye filan ama güzel duruyordu.
"Otursana."
Oturduktan sonra ona neler yaptığımı ve neler yaşadığımı anlattım. Cidden konuşmayı seviyordum bu kızla. Oda yapabildiklerimi duyduğunda şaşırdı ama onun yapabildiklerini gördüğümde ben daha çok şaşırdım.
"Bak şimdi sana ne göstereceğim."
Bunu dedikten sonra bana masadaki tabağı işaret etti. Bir süre sonra tabak hareket etti ve yanıma kadar geldi.
"Telekinezi ha, sevdim."
"Evet telekinezi. Yapmak çok zevkli, sende yapabilsen anlardın."
Bu kız sana hava atmaya başladı, iyi değil.
Ne olmuş sonuçta kız telekinezi yapıyor, ben yapsam ben de hava atardım.
Bundan 1 saat geçti, 2 saat geçti, konuştuk da konuştuk ve bir süre sonra uyuya kaldık.
Bunlar da ne sohbet ettiler arkadaş ya, bir de sohbet etmeyi bırak omuz omuza uyuya kaldılar. Neyse ben de uyuyayım bari.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S Factor
FantasyKlasik bir Element hikayesinden yola çıkıp S Factor'e ulaşmaya hazır mısın?