Kimsenin bilmediği duymadığı tenha bi mahallenin sıra sıra dizilmiş evlerinden birinde yaşayan bi kızdım ben. Ta ki seninle tanışana kadar. Sen beni hiç bilmediğim duygulara hiç görmediğim dünyalara soktun. Sana ne desem az ne desem fazla gelir. Belkide bu yüzdendir hareketlerin karşısında ki suskunluğum, iç savaşım, sana karşı verdiğim mücadelem.
Neden bu kadar inatcısın bilmiyorum, belkide hala seni hiç tanımıyorum. Benim üzerimde neden bu kadar takılı kaldın çözemiyorum, aşk mı, takıntı mı anlayamıyorum. Evet seni seviyorum ama ömrümü beni düşünmeyen kafasına göre davranan bi adamla geçirmek istemiyorum. Yanında yaşadığım huzur için, bana yaşattığın sayılı anlarda ki mutluluklar için çok teşekkür ederim. Ama ben daha fazla duramam. Dursamda senin kararsızlıkların, dengesizliklerinle mutlu olamam. Umarım bi gün karşında kinide düşünmeyi öğrenirsin.
Funda
----------------------------------------------------
Dün gece sabaha kadar arabada gökyüzünü seyrettikten sonra uyuyakalmıştım. Bi iki saat kestirdikten sonra Tarığın sesiyle uyandım. Mutluydum. Heryerim tutulmuştu ama huzurluydum. Farklı bi Tarık bekliyodum artık bu kadar olaydan sonra az da olsa farklı. Ama olmadığını çok geçmeden anladım. Bi günaydın bile demeyişi sanki zorla arabasına binmişim gibi davranması gerçekten kendimi yamamışım gibi hissettirdi. Ben yine kendime içten içe salaksın kızım derken ne ara geldiğimizi bile anlamadığım evimin önünde durdu. İnebilirsin dediğinde sinirden ve şaşkınlıktan kaskatı kesilmiştim.
'Yine noluyo?'
'Bişey olduğu yok Funda inebilirsin'
'Artık bana bişeyleri açıklamak zorundasınız.'
'Ben sana hiç bişeyi açıklamak zorunda değilim'
Cümlesini bitirdiğinde dolu gözlerimle uzun uzun gözlerine baktım. Hiç bişey ifade etmediğinin farkındaydım ama belki bi nebze olsun anlar diye baktım. Arkamı dönüp arabadan inmemle arabasının teker sesini duymam bir oldu. Ağlayarak eve girdim. Kimse duymasın diye hemen banyoya koşup kapıyı kilitledim. Kendimi durduramıyodum, o kadar içlenmiştim ki bebe gibi durmadan ağlıyodum.
10-15 dk sonra anca kendime gelebilmiştim. Klozetin kapağını kapayıp oturdum. Düşünmeye başladım. Hastalıklının tekiydi ama ben kendime hiç bi erkek için zarar vermeyecek, üzmeyecektim. Nihayet kafamı toparlayabilmiş, mantıklı düşünebilmiştim.
Gidecektim. Ve kimse beni bu kararımdan döndüremeyecekti. Hayatıma girmemesine, zorbalıklarına gücüm yetmezdi ama gitmeye yeterdi. O inatcıysa ben dahada inatcıydım ve bu kararımdan dönmeyecektim.Gece olmuştu. Benimse hala kafamda bin bir türlü soru vardı. Babaannem ne olacaktı? Nasıl para gönderecektim? Ne iş yapacatım? Nereye gidecektim? Gittiğim yerde mutlu olabilecek miydim? Saat 03.45 i gösterdiğinde başım artık çatlayacak gibiydi. Uyumamak için içtiğim 4. Bardak kahveme rağmen gözlerim bedenimden bağımsız bi şekilde kapanıyordu.
Sabah olduğunda başım hala ağrıyordu. Bu defa kahveden daha etkili bi çözüm seçtim. Ağrı kesici. İşe yaramıştı, rahatlamıştım. Ama hala kanepede pineklemek istiyodum. Gerçek hayattan uzakta televizyonun başında battaniyenin altında sadece pineklemek. Saate baktığımda sabah değil akşama doğru 4 olduğunu gördüm. Yazdığım mektuba Tarık'ın ev adresini yazdım ve yollanması için postaneye doğru yola çıktım. Hayatımı düzene sokacaktım. Hayatımı düzene sokacağım.
![](https://img.wattpad.com/cover/22376243-288-k523056.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahibim
ChickLit'Senin gibi bi kizin beni reddebilmesi ne kadar ironi' dedi nefesini yuzume uflerken parsonel odasinin kapisiyla onun arasinda kalmak su hayatta isteyecegim en son seydi oysaki, aklimi bu dusuncelerden siyirdim ve 'lutfen ben burda sadece calisiyoru...