2. Sezon: Vazgeçilmeyen

973 98 82
                                    



Genç çocuk kendini kitaplarına kaptırmış, dünyayla ilişkisini tamamen koparmıştı. Evde Luhan yüzünden ders çalışamıyordu. Bordo saçlı olan hep bir şeyleri bahane ederek kapısına dayanıyor ve Sehun'u hayattan soğutmaya devam ediyordu. Ancak kütüphaneye saklanarak ondan kurtulabiliyordu.

Luhan'ın kendisine olan ilgisinden başlarda çok şikayetçi olsada şimdilerde bu durum hoşuna bile gidiyordu yine de bunu itiraf edemezdi. Ne Luhan'a nede kendisine...

Kafası yine dağılmaya başladığında kendisini zorlayıp önünde ki kitaba odaklandı. Ama yanın da ki sandalyenin çekilmesiyle odağı yine kaybolmuştu. Sıkıntıyla nefes alıp yanına oturan bordo saçlı olana baktı.

''Selam şeker kamışı.'' Luhan en haylaz gülümsemelerinden birini takınıp bacak bacak üstüne atarken söyledi.

Sehun ise sinirle iç çekti. Burada da bulmuştu onu işte. Bu adamdan kurtuluşu yoktu. Kokusunu mu alıyordu acaba. Bunu düşünüp üzerini kokladı. Pisde kokmuyordu. En son üç gün önce banyo etmişti, kokması mümkün değildi zaten(?) ''Beni nasıl buldun?'' Diye sordu ciddiyetle. Aldığı yanıt ise Luhan'ın tüm vücudunu süzmesi ve ''Valla her zaman olduğu gibi güzel görünüyorsun. Aklımı yitirmeme neden olacak kadar üstelik...'' olmuştu.

Sehun yanaklarına birden kanın hücum ettiğini hissetti. Luhan gerçekten utanmazın tekiydi. Nasıl kolayca böyle şeyler söyleyebilirdi, aklı bir türlü almıyordu. ''Saçmalamayı kes. Sana onu mu soruyorum? Hemen yavşıyorsun.''

Luhan sessiz kütüphane tezat yüksekçe bir kahkaha attı. Bununla birlikte bir çok kişi ona kınayan bakışlar atsada umurunda değil gibiydi. ''Çok tatlısın!''

''Sende gerizekalısın!'' Sehun kitaplarını defterlerini toplayıp kütüphaneden ayrılırken Luhan arkasından yarım ağız sırıttı. Kolayca pes etmeyecekti. Onu tekrar bulmuşken kaybedemezdi. Bu sefer kararlıydı onunla bir ömür sürecek ve beraber yaşlanacaktı.

Sehun'un arkasından kütüphaneden ayrıldı. Görmesi gereken biri vardı.

***

Jongin dalgınca sekreterin ona verdiği mailleri inceliyordu. Normalde şirket işlerine karışmaz ve her şeyi Taemin'in kontrolüne bırakırdı. Lakin yardımcısı geçen hafta evlenmiş ve balayına çıkmıştı. Bu yüzden onun yerine bir süre idare etmesi gerekiyordu. Jonghyun ve ikisinin evliliğine gerçekten seviniyordu. Taemin yetim bir çocuktu ve ihtiyacı olan aile sevgisini eşinde bulacağına emindi. İkisinin yan yana olan halleri aklına geldiğinde aklı Kyungsoo'ya kaymıştı. Gerçi Kyungsoo hep oralarda bir yerlerdeydi.

Bir süredir birlikte yaşadıkları için mutluydu. Eskisi gibi olmasa bile Kyungsoo yine yanındaydı. Hiç bir şey hatırlamıyor olsa bile...

Jongin bazen her şeyi tek başına hatırlamanın yükünü çekmekte zorlanıyordu. Kral Luhan'ı özlemişti. Gerçek manada ona ihtiyacı vardı. Jongin için Luhan hem kralı hem kuzeni hem de öz kardeşi gibiydi. Onunla eskisi gibi olamayacaklarını bilse de hala onu uzaktan izlemekten alamıyordu kendini. Luhan ve Kyungsoo'nun insan olarak yeniden dünyaya gelmesi o kadar efsanevi bir şeydi ki ilk defa böyle bir şey oluyordu. Bunun için Tanrı'ya gerçekten minnettardı. Sonsuz ömründe hep bir başınaydı. Onlar olmadan sadece içi boş bir kabuktan ibaret görüyordu kendisini. Sevdiği kimse kalmamıştı bu hayatta. Şimdi ise onların bir şekilde yeniden hayatta olmaları onu mutlu etmeye yetiyordu bile.Üstelik Kyungsoo yine onunlaydı. Bu onun için her şeye bedeldi.

Odasının kapısı çaldığında, basit bir şekilde geleni içeriye çağırdı. Sekreteri saygıyla eğilip selam verdikten sonra ''Efendim, bir genç sizi görmek istediğini söylüyor. Randevusuz alamayacağımı söylesem bile sizinle görüşmek konusunda bir hayli ısrarcı.'' dedi.

BLOODY SWORD / HANHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin