-Geçmiş-
Araba bir çukura daha takıldı ve Sehun düşmemek için kemiklerini sızlatan bir çaba harcadı. Ailesi Sehun’u biraz akıllanması için bu askeri/disiplin okuluna göndermişti. Okullar başlayana kadar –yani iki hafta- bu okulda yatılı olarak kalacaktı. Sehun’un disiplin anlayışsızlığı vardı. Kurallara uymazdı. Onun hayat felsefesi şuydu: Kurallar uymamak için yaratılmıştır.
Araba bir daha takıldı. Sehun içinden nazikçe sövdü. Askeri/Disiplin Okul niye böyle bir alanda yapılmıştı ki – uzak, çölün ortasında gibi ve korkunç.- Kore’de böyle bir yerin olduğunu bile bilmiyordu. Açıkçası Kore’de miydi, onu da bilmiyordu.
Askeri araba sonunda durdu. Sehun, arabadan formasının zorlamasıyla birlikte inmişti. Yeşil ve üzerinde kahverenginin birçok farklı tonunda benekle savaşa gidiyor gibi hissediyordu kendini. Galiba bir bakıma öyleydi.
Okul korku filmlerinden fırlamış gibiydi. Kahverengi-siyah-gri renklerle boyanmıştı, etrafında eğitim gören öğrenciler vardı.Sehun kendini orada hayal dahi edemiyordu.
Okulun büyük demir kapısından içeri girdiler. Önlerinde yürüyen adam onlara birkaç şey söylüyordu.
“Buraya gelmeniz bir şanstır.”-Sehun az kalsın kahkahalara boğuluyordu-“Burada disiplin önceliklidir. Akıllı olun ve ceza almayın. Herkes buraya daha önce gelen öğrenciyle aynı odada kalacak. Sabah saat 6’da kalkılacak. Uyku vakti ise değişebilir ya da hiç uyumayabilirsiniz.”
Adam herkesin oda numarasını ve arkadaşının(!) adını yüksek sesle okumaya başladı.
“Oh SeHun,oda C-12, oda arkadaşı Lu Han.”
Sehun diğer C katına giden kişilerin peşine takıldı.Odası koridorun en sonundaydı. Biraz ürkmüştü. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Yan yana iki demirden ranza vardı. Bu kadar, daha başka bir şey yoktu. Eşyaları yatağının altına sıkıştırılmış valizdeydi. Sehun gözlerini koca koca açtı. Şakaydı bu, ama hayır.
Sehun kendini yatağa attı ve karşıdaki yatağa baktı. Oda arkadaşını merak ediyordu. Ama o gece onu göremedi. Diğer iki gecede göremedi.
Okulda tanıştığı Kai’ye bunu sordu.”Ah o mu?” Kai, esneme hareketleri yaparken mırıldanmıştı. “ Onu çok az görürsün, Sehun. O biraz problemli yani bizden daha fazla.” Kai,başını sağa sola salladı.”Ona bizden farklı metot uyguluyorlar.Ceza olarak.”
Sehun,sağ elinin parmaklarını sol ayağına değdirirken kaşlarını çattı. Farklı metot derken neyi kastetmişti? Sehun , hemen öğrenmek istiyordu.
Akşam-saat 23,59- odaya döndüğünde de bunu anladı. Odasına giden yolda ince ve kesik kesik kanla çizilmişti yol vardı. Sehun korkuyla odaya daldı.
Sarı saçlı, ufak tefek bir çocuk Sehun’un yatağının yanındaki yatağa oturmuş, elindeki kağıda bakıyordu. Sehun hemen onun yaralarına dikkat etti. Çocuk sanki onu bir tır ezmiş gibi duruyordu. Gözleri kızarmış ve etrafı morun en koyu tonuna bürünmüştü. Yanakları ve çenesi gri benzeri bir renkteydi, dudaklarından kan akıyordu, burnunun altında kurumuş kan lekeleri vardı. Çok zayıftı, sol bileği değişik bir açıdaydı. Elleri kağıda tutarken titriyordu bu kağıdıda titretiyordu.
Luhan onun geldiğini fark etti ve başını kaldırıp ona baktı. Sehun karnına yumruk yemiş gibi oldu. Bu çocuğa bunu buradakiler mi yapmıştı? Tam ağzını açacaktı ki arkasındaki kapı açıldı. Sehun arkasını dönmeden önce Luhan’ın sindiğini gördü, gözleri korkuyla kapıya bakıyordu.
Kapıda dört adam vardı. Sehun siyah saçlı ve esmer tenli olanı buraya ilk geldiği günde odasını okuyan olduğunu hatırlıyordu, onun iki yanında durmuş olan adamlar öğretmenlerden ikisiydi. En önce elinde kutu olan adamı ise ilk defa görüyordu.
Kutuyla birlikte Sehun’u yok sayıp Luhan’ın yanına gitti. Luhan hıçkırarak ağlamaya başladı. Geri geri giderken yataktan düştü. Acıyla inledi ama hala geri geri gidiyordu. Sırtı duvara değince adam gülümsedi.
“Benden kaçamazsın, Küçük Şeytan.”
“Yapma n’olur!” Luhan acıyla haykırdı.”Lütfen,l-lü-lütfen.” Kesik kesik nefes alıyor ve deli gibi titriyordu. Adam Luhan’ın önünde dizleri üstüne çöktü. Kutuyu açtı. Sehun nefesini tuttu.
Kutunun içinde iğne benzeri ama daha büyük şeyler vardı. O kadar uzun değillerdi. Yanında ise içinde beyaz bir sıvı bulunan bir iğne vardı.
Adam iğnelerden birini aldı. Hocalar içeri girdi. Luhan’ı kollarından tutup ayağa kaldırdılar ve duvara dayadılar.
“Burada bir öğrenci var,” dedi yoklamayı alan adam, Luhan’ın karnına iğneyi yaklaştırmış olan adama.
“Luhan,ağlama. Bu sadece etine girecek, organlarına kadar gitmeyecek.” Adam nazik bir sesle mırıldanmıştı. Sehun ağzını bir şey demek için açtı. “Onu buradan çıkar o zaman!”
Yoklamayı Alan Adam, Sehun’u sırtından çekti ve dışarı itti. Arkasından kapıyı kapatmadan önce Sehun, Luhan’ın boğuk haykırışını- sanki biri eliyle ağzını kapıyormuş gibi çıkmıştı- duydu.