Bölüm 4

3.8K 252 5
                                    

Sehun, Luhan'ı eve gidene kadar omzunda taşımadı. Luhan ağı değildi ve Sehun onu omzundan indirmeyi - nedense... - hiç istemiyordu. Onu omzundan indirmesinin iki nedeni vardı.

1) Eğer vücudunda yara varsa - ki vardı - Sehun onun canını yakmak istemiyordu.

2) Luhan kulağına eğer dışarıda bu halde görülürse utanacağını fısıldamıştı. Sehun, Luhan'ın utangaç yüzünü merak etse de onu omzundan indirmişti.

Tek bir şartla: Ben de seninle evine geliyorum.

Luhan okula ne o kadar yakındı ne de o kadar uzak. 'Luhan, okula gitmek için çok erken kalkıyordur.' diye düşündü Sehun. O zengin bir ailenin çocuğuydu - fakat babası onun hayatı öğrenmesi için onu bu devlet okuluna yollamıştı - bu yüzden böyle şeylere alışık değildi. Babası onu her ne kadar devlet okuluna gönderse de altına bir araba çekmişti. Okul harçlığı günlük bir öğrenciye yeteceğinden üç kat fazlaydı.

Yani babası ona hayatı biraz zor öğretirdi.

Luhan'ın evi iki kiremit bina arasında duruyordu. İki katlıydı ve küçüktü. Şu The New York Times Bestseller kitaplarında anlatılan evlere benziyordu. Sehun bu evlerin hala varolduklarına inanmıyordu.

Evin kapısı açık kahverengi meşeydi. Dış duvarlar beyaz ama zamanla kirlenmiş beyaza dönüşen bir renkteydi.

Luhan, Sehun onu omzuna attıktan sonra sınıfa gidip aldıkları çantasının içinden anahtarlarını çıkardı. Anahtarı deliğe sokup çevirdi.

Fakat kapı açılmadı. Luhan kapıyı çekti ve öyle açmaya çalıştı. Daha sonra kapıya asılmaya başladı.

"Lanet olsun!"
Kapıyı bıraktı ve alnında oluşan ter damlacıklarını elinin tersiyle sildi. Sehun minik çocuğa baktı. Yanakları kızarmıştı, hızlı ve kesik nefesler alıyordu. 

"Bu komik değil." Luhan dudaklarını büzdü. Kaşlarını çatarak sinirle,"Bana öyle bakma," dedi.

Sehun ona baktığını daha yeni farketmişti. Yüzünde bir gülümseme, gözlerinde bir parıltı ve hayran bakışlarla Miniğine bakıyordu.

Tanrım, gerçek olamayacak kadar tatlı bir gerçeklikti. Sehun onu daha önce nasıl farketmemişti? Üstelik aynı sınıftaydılar.

"Ben deneyeyim." Sehun anahtara uzandı. Anahtarı çevirdiği and kapı açıldı. Sehun kapıyı açıp sırıtarak ve tek kolunu içeri uzatarak Luhan'a baktı.

Luhan içeriye girerken mırıldandı."Tabi ben zorlayınca..."
"Sence bu cümle biraz klişe değil mi?" Sehun, Luhan merdivenlerden yukarıya ve salona endişeyle bakarken sözünü kesti.

"Kabul, ben biraz geri kafalıyımdır."
"Bu endişeli hal ne?"
Luhan hızla ona döndü."Ne?!Endişeli mi?Ben mi?Ha!Şaka yapma."
Sehun sırıttı."Sana bir şey yapmayacağım. Luhan kızardı ve ona dişlerini gösterdi.

"Bir hamster a benzedin, Xi."
Luhan tek kaşını kaldırdı."Xi?"
"Adın Xi Lu Han, değil mi?"
"Hayır.Adım Lu Han.Xi nereden çıktı?"
"Seni o gün döven bir kişi sana böyle hitap etti." Sehun,Luhan'ın karışmış bir ifadedeki suratına baktı."O çocukları hala hatırlamadın mı?"

Minik çocuk başını iki yana salladı."Neyse." Hızla başını kaldırdı."Sen de artık gidebilirsin.Hem benim yapacak işlerim var.Senin de vardır."
"Şaşırtıcı olan şu,Lu."Sehun ellerini pantolonun ceplerine sokup koltuklardan birine oturdu."Yapacak bir işim yok.Ve seninle burada durmak istiyorum."
"Ha?N-neden?!"
"Biraz eğlenebiliriz."Sehun çarpık bir gülümsemeyle kızaran tatlı ve sevimli çocuğa baktı.Sonra kahkaha attı."Şakaydı,dostum."

Sehun gülerken Luhan'ın yüzünde oluşan ve hızla kaybolan mutsuz ifadeyi görmedi."Burada kalmayacaksın değil mi?"
"Kalmamı istiyor musun?"
"İstemiyorum ama yapacağım işte bana yardım edebilirsin,diye düşündüm."
"Ah,ilk yemek yesek nasıl olur?"Sehun'un midesi buna yanıt olarak salonda yankılanan bir sesle guruldadı.Luhan gülerek mutfağa gitti.
***
Sehun tabağındaki son makarnayı da ağzına attı.Yuttuktan sonra karnını ovuşturup arkasına yaslandı.

"Yemek güzeldi."
Luhan masayı toplarken Sehun'a bakıp gülümsedi.Tekrar salona geldiğinde Sehun'un tam önünde durdu.

"Artık bana yardım edeceksin değil mi?"
"Tek istediğim uyku."
"O zaman kapı şu tarafta."İşaret parmağıyla kapıyı işaret etti."Git,evinde uyu ve beni rahatsız etme."

Luhan merdivenlerden yukarı çıkarken Sehun hala koltukların üzerindeydi.

'Bu çocuk nasıl dayak yiyebilir ki?' Gülümsedi. 'Küçük bir şeytana benziyor.' Düşüncesiyle birlikte iki hafta önce olanlar aklına geldi.Askeri/Disiplin Okulu'nda da savunmasızdı.Sedyedeki görüntü gözlerinin önüne geldi.Hemen ardından tuvalete gidip kusmuştu.

Şu an midesindekileri midesinde tutmaya kararlıydı.Sehun bir kaç dakika salonda oturdu.Ardından merdivenlere yöneldi ve yukarıya çıktı.

Lu'nun odasını bilmiyordu fakat koridorun sonundan bir ıslık sesi geliyordu.Sehun oraya doğru gitti.Kapıyı açtığında Luhan'ın odası olmadığını gördü.Banyoydu.

Luhan küçük bir kapta beyaz bir şeyi karıştırıyordu.Sehun bunun ne olduğunu çok.iyi biliyordu. 

"Saçını mı boyayacağız?"

SAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin