Bölüm:9(M)
NOT: SMUT VARDIR.
Luhan sandalyesinde rahat bir pozisyon bulmaya çabalarken arada sırada dişlerini sıkıyor ya da tıslıyordu.Poposu ağrıyor ya da acıyordu.Sonunda oturduğunda -pozisyon hala tam olarak rahat değildi- Sehun'a kendisini hazırlamamasını söylediği için kendine lanetler yağdırdı.İlk deneyimi olduğu için,Sehun ona kendisinin de ilk deneyimi olduğunu söylemişti,tecrübeli değillerdi.Ama Luhan şimdi bu halde olacağını bilse bile gene aynısını derdi.İçinden kendisine ettiği bu itiraf yüzünün ısınmasına sebep oldu.
Bu acıya sadece bir gün dayanması gerekiyordu.Kar bugün kendisini göstermeye başlamıştı.Uzmanlar yarından itibaren iki hafta boyunca şiddetli kar yağışı konusunda uyarmıştı.Yılbaşına az kalmıştı ve Luhan karın yağmasına sevinmişti.Kar abasıyla -ölen, üvey babasıyla- kartopu savaşlarını hatırlatıyordu.
Tuhaf,o zamanlar iki yaşında olmasına rağmen gene de hatırlıyordu.
Kar yağışı nedeniyle okul bu iki hafta boyunca tatil olacaktı.Luhan bunu duyunca nedense mutlu olmuştu.Aslında okulu sevmiyordu ama o kadınla karşılaştığı için tatillerden nefret ediyordu.O kadından kaçtığı tek yer okuldu.
Luhan'ı mutlu eden iki sebep vardı: Resmine ayıracağı zaman artacaktı(ki bu en önemli sebep değildi) ve Sehun'la birlikte daha fazla vakit geçirecekti(ki bu en önemli sebepti).
Bu zaman zarfında Luhan,Sehun'u tanımayı,daha iyi tanımayı düşüyordu. Dün akşam bir çok kez birbirlerini tanımışlar ve tanıtmışlardı fakat bedensel olarak!
Luhan bu olayın (imanli boy ads) bu kadar erken olmasını beklememişti. Biraz naz yapmayı düşünüyordu.Evet,duygu kendisini de şaşırtmıştı.Ama tabi ki Sehun ve onun keskin çekicilikteki mızrakları kendi kalkanını kağıt gibi kesmişti.Kağıt parçaları her bir tarafa dağılmıştı:Arzu,şehvet,güven...
"Canın mı acıyor?"
Luhan'ı derin düşüncelerinden Sehun'un sesi çıkardı.Sesini seviyordu.Sanki sahilde denizi izlerken yüzüne çarpan meltem gibi geliyordu Luhan'a
Dün geceki Sehun aklına geldi.Çıplak beyaz teni,tahmin ettiğinin zıttı zayıf ama güçlü olan bir vücut,uzunluğu(!) ve inlemeleri.
Düşünceleri fesatlığa kaçtığında kızararak başını eğdi.
"Bana onu dememeliydin."Sehun yanındaki sandalyede esnedi.Artık derslerde hep yanında oturmaya başlamıştı.Luhan onun ilişkilerini saklayacağını düşünüyordu,Sehun dışarıya öle bir hava veriyordu.Ama o sanki dünyadaki en doğal ve en güzel şey buymuş gibi ilişkilerini hem öğretmen hem de öğrencilerin yanında yaşıyordu.(Umarİm Sehun'u affettiniz-EcemB.^^)Tabi,Luhan'ın bundan şikayeti yoktu.
Luhan aptala yatmaya karar verdi."Neyi?"
Sehun aptal değildi ama."Hazırlamamam gerektiğini."Ayrıca açık sözlüydü.Sandalyesini arkaya yaslayıp geriye yatırdı.Bir eliyle saçlarını karıştırdı.İki yana dağılan saçları ona serseri havası veriyordu.Bir kavgaya girmiş ve yara almadan çıkmış bir serseri.Luhan bu seksi serseriye aşıktı.
Luhan,Sehun'a aşıktı,nokta.
"Daha önce hiç bir erkekle oldun mu?"Luhan çenesini yumruk yaptığı eline yaslayıp tatlı bir şekilde Sehun'a baktı.Gözleri hazılıksız yakalandığı bu soruyla açılmıştı.
"Hayır."
"Hmm."Luhan başını olumlu anlamda salladı.Dudaklarını büzdü."Peki ya kızla?"
"Efendim?"Geyik suratlı tatlı Miniğin bu merakı nereden çıkmıştı.
Luhan gözlerini devirdi."Bir kızla diyorum."
"An,ben...Erm..."Sehun omuzlarını indirip ileriye baktı.Kurumuş dudaklarını yaladı."Hayır."
Luhan hızla başını kaldırdı."Yani sen de b-bakir misin?"
"Bunu söyleme!"Sehun kaşlarını çattı.Kızardığını hissediyordu.Nedense utanmıştı.Bir kızla yatması gerekiyor muydu?Onunla yatmak isteyen kız boldu ama o hiç bir sürtüğü istememişti.
"Bunda utanılacak bir şey yok Sehun!"Luhan'ın bağırmasıyla bütün sınıf dönüp onlara baktı.Bu kişiler arasında Kai,Kyungsoo,Yixing,Tao ve Wufan'da vardı.
Kris'in bakışlarındaki tuhaflığı çözmeye çalışıken kolunda bir kuvvet hissetti.Sehun dirseğinden tutmuş onu çekiştiriyordu.
Koridorda Sehun onu çekiştirirken birine çarptı Luhan."Ö-özür dilerim."Başını yukarı kaldırması gerekiyordu.Çünkü bu çocuk(!) dev gibiydi.
"Önemli değil."Kalın sesine ters bir gülümsemeyle konuştu kepçe kulaklı dev.Luhan gülümserken dev yanlarından ayrıldı.Luhan o zaman durduklarını farketti.Sehun'a baktı.Dev'in arkasından çatık kaşlarla bakıyordu.Koyu gözleri.de duygular birbirine girmişti."Tanıyor musun?"Luhan başparmağıyla arkasını,Dev'in gittiği yönü,işaret etti.
Sehun kafasını sanki içindekileri boşaltmak istercesine iki yana salladı.Birkaç saç tutamı alnına düştü."Tanıdık geliyor,"parmağını aşagı yukarı oynattı."boyu."
"Böyle birini görsen unutmazsın,Sehun."
"Haklısın."Sehun,Lu'ya bakıp gülümsedi."Sınıfta konuştuğumuz konuyu ya da buna benzer konuları yalnızken konuşalım.Tamam mı,sevgilim?"
Luhan'ın kalbi son kelimeyle birlikte temposunu arttırmıştı."Utanıyor musun?"
"Cinsel durumumu kimsenin bilmesine gerek yok,Lulu."
Luhan yenilgiyle omuz silkti."Öyle istiyorsan."
"Evet,Oyle istiyorum."Sehun etrafına bakındı.Garip olan şuydu:Koridorda kimse yoktu.Galiba zil çalmıştı.Luhan kaşlarını kaldırdı."Başka bir yere gidelim,Luhan."
Sehun,Luhan'la birlikte yangın merdivenine gitti.Koridorda kimseyle karşılaşmak istemiyordu.Tamam,asıl neden bu değildi.
"Sana dönersek."Sehun sırıttı ve Luhan korktu."Peki ya sen?"
"Beni bilmen gerekmiyor!"
"Bu kadar saçma bir bahane duymamıştım."Sehun gülümsedi.
"Off,tamam."Luhan yanaklarını şişirip gözlerini devirdi."Daha önce hiçbir erkekle olmamıştım."
"Hmm."Sehun başını yere eğdi.Luhan'a saçlarının arkasına saklanmış gözlerle bakıyordu."Peki ya kızla?"
"Bilmiyorum."Luhan merdiven korkuluklarına yaslandı.
"Bilmiyorum mu?"Sehun şaşkınlıkla başını kaldırdı.Her cevabı bekliyordu ama bu...
"Evet."Luhan sırıttı.Aynen Sehun'un sırıttığı gibi.
Ve Sehun korktu."Nasıl bilmezsin?"
"Serserilik zamanlarımdan birine denk gelmiştir."Luhan omuz silkti.
Bir saniye geçti.
Sehun iki büklüm olup kahkahalara boğuldu.
Luhan onun susmasını bekledi.Beş dakika geçmişti bile.İnsan(insan!) yorulurdu,Tanrım!
"S-sen...sen...serseri...sen!Of,Luhan."Sehun kahkahalarının arasında konuştu.
"Gerçekten inamıyor musun?"Luhan ciddi bir ifade takındı."Tamam,daha önce kimseyle olmadım.Sen benim,ben senin,sonauza kadar,ilkleriyiz.Ama ben bir zamanlar serseriydim,Sehun."Luhan kafasını başka yöne çevirdi.O günler ve yaptığı günah fırtına bulutları gibi kendisine yaklaşıyordu."Hem de en kötüsünden."
°FLASHBACK°
~LUHAN~
Kalemimi oynatırken onun şarkı sözlerini dinliyordum.Sözleri cennetten gelmiş gibiydi.Daha önce hiç resim çizerken müzik dinlememiştim.Beni zorlamıştı.Onun dediği her şeyi yapardı.
Yaptığım portre amatörceydi.Piyanoyu güzel çizmiştim.Nesneleri çizmekte üstüme yoktu.Ama insan porterisini ilk.defa deniyordum.Beni ilk resim çizme yeteneğimi keşfettiğimden beri zorluyordu.
Saat gece yarısını geçmişti.Uykum vardı.Gözlerim sızlıyordu.Eminim ki o da yorulmuştu.Fakat şikayet etmiyordu.Eğer o etmiyorsa ben de etmemeliydim.
Yanımda duran kupayı alarak bir yudum kafeinli kahve içtim.
Bu akşamı özellikle seçmiştik.Arkasındaki pencereden dolunayın ışığı onun sırtına vuruyordu.Sarı-kahverengi saçlarını vurguluyordu.Beyaz teni parlıyordu sanki.
Bir melek.Evet,bir melekti o.
Gözlerini kapamış müziğe odaklanmıştı.Sesi hiçbir notayı kaçırmadan kulaklarıma ilahi gibi dolduruyordu.Dudaklarının hareketi kutsalmış gibi geliyordu bana.Şansım olsa ona tapardım.Tanrı,onu özene bezene yaratmıştı.
Yaklaşık üç saat boyunca uğraştım.Resmin harika olmasıı istiyordum.O hala piyano çalıyordu fakat artık şarkı söylemiyordu.Bunu ben istemiştim.Yorulmasını istemiyordum.
"Bitti."Tuttuğum nefesi seslice bıraktım.
Piyano sesi kesildi."Bakabilir miyim?"
Gururla eserimi Chen'e gösterdim.İlk defa bir resmimi beğenmiştim.
"Luhan bu...S-süper olmuş."Bana baktı."Bu resimdeki gerçekten ben miyim?"
Olumlu anlamda başımı salladım."Bu rwim sende kalsın."
"Teşekkür ederim.Zaten isteyecektim."Chen gülümsedi."Yoruldun mu?"
Esnedim."Belli oluyor mu?"
"Gel buraya."Chen gülerek beni ayağa kaldırdı.Ona yaslandım.Cgen benim dostumdu.En iyi arkadaşım.Sırdaşım.Kardeşim.Ailem.Benim sadece Chen'im vardı.Chen'in sadece beni...Birbirimizi tamamlayan yapboz parçalarıydık.
Taki o güne kadar.Yapboz parçalarının ayrıldığı güne kadar.Bu olay sadece iki sene önce yaşanmıştı...
°FLASHBACK END°
"Buraya geri dön!"
Vücudu sarsılıyordu.Luhan başını yavaşça kendisini omuzlarından tutup sallayan Sehun'a çevirdi."Aish~Ne yapıyorsun?"
"Dalıp.gittin ve ben endişelendim."
"Merak etme.Konsantrasyon sorunum var."
Sehun başını eğerek Luhan'a baktı."Bir sorun mu var?"
''Hayır.Yok."
Sehun başını salladı fakat tatmin olmamıştı.Luhan'ın geçmişinde bir şeyler vardı.Bu annesinden belliydi.Ama bunu şuan Luhan'la konuşmamaya karar verdi.Her ne olduysa onun üzerinde büyük bir iz bırakmıştı.
###########
"Dikkatsiz çiftler."
Chanyeol başını hoşnutsuzlukla salladı.Amcasının onu niye bu okula gönderdiğini bilmiyordu.Daha pahalı(!) bir okula gideceğini düşünmüştü.Özel okullardan birine mesela.Ama o bu devlet okuluna gelmişti.
Mutsuz değildi.Anne ve babasını kaybettiği zamandan beri her şeye şükreder olmuştu.Anne ve babasını kaybetmek etrafındaki şeyleri önemsemesini sağlamıştı.
Mutsuz değildi sadece şaşırmıştı.
Sınıfın kapısının önünde durdu.Birinci ders sınıta tanıtılmıştı.Yanındaki kişiyle beraber.Sınıf ilk olarak boyuna bakmıştı.Ah,hadi ama!Uzun boylu olması onun suçu değildi.Uzun boylu olmak suç değildi!
Sınıfa girince herkes tekrardan ona baktı.Chanyeol ilgi odağı olmaktan rahatsız olmuştu.Amcası onu ne kadar sevse de asla şımartmamıştı.Chanyeol amcasına benziyordu.Alçakgönüllü,yardımsever ve hakkını hiçbir zaman yedirmeyen.
Söven tarafını da amcasından almıştı.'Lanet olasıca gözlerinizi üzerimden çekin,piç kuruları!'Düşüncesini dışarı vurmamıştı.Ama Tanrı şahididir ki vurmaktan çok zevk alırdı.
Sınıtaki tek boş sırada oturuyordu.En arka cam kenarı.
Sırasına gidene kadar hiç kimse bakışlarını ayırmamıştı.Yürüdüğü kısacık zaman ona sonsuzluk gibi gelmişti.
"İyi misin?"
Bunu sıra arkadaşı,sınıf arkadaşı,oda arkadaşı ve iş arkadaşı sormuştu.Nam-ı diğer Byun Baek Hyun.Koyu kahverengi gözleri Chanyeol'a masumca bakıyordu.
Otel odasında onu yatağında oturmuş laptopundan anime izlerken bulmuştu.Chanyeol ortak bir yanları olmasına sevinmişti.Şaka değil,amcasıyla hobileri akşama kadar anime izlemekti.
"Yeollie~"Baekhyun,Chan'e doğru eğildi.
"Seni ilgilendirmez."Chanyeol sert bir şekilde cevap verdi ve anında pişman oldu.Neden böyle yaptığını anlamıyordu.Chanyeol enerjik ve pozitif biriydi.
Baekhyun somurttu.Bir gündür tanıdığı biri nasıl bu kadar kalbini kırmıştı?"Anladım."Zorla gülümsedi,Baekhyun.Chanyeol'a karşı,onun amcasına karşı kendini yük gibi hissediyordu.Chanyeol'un amcası onca çocuk arasından neden onu seçmişti,bilmiyordu.
Chanyeol pişmanlıkla önüne dönen çocuğa baktı.'Neden bunu yaptım?'Sınıfa öğretmenin girmesiyle Chanyeol düşüncelerinden sıyrıldı.Son derse odaklanmaya çalıştı.
********
Lay'in canı sıkılıyordu.Terkedilmiş gibi hissediyordu.Tao'yla bugün buluşacaktı.Lau dün akşamdan beri heyecanlıydı.Taki okula gelene kadar.Tao gelmemişti.
"Hey,Yixing!"Kai kapıdan seslendi.Yanında Soo vardı."Biz çıkıyoruz,dostum.Dans kursuna gidecek misin?"
Lay başını olumlu anlamda salladı.Aslında gitmek istemiyordu.Eve gidip dün aldığı korku filmini izlemek istiyordu.Fakat duygularını bir şekilde dışarı vurmalıydı.
"Tamam,o zaman."Kai elini salladı,Soo gülümsedi."Görüşürüz."
"Görüşürüz."Çantasını toplamayı bitirdi.Saatine baktı.Aslında kursa geç kalsa da farketmezdi.Kursun en iyi öğrencisiydi.Öyle ki yurtdışından gelmiş öğretmenleri David Cooke bazen oturur ve görevi kendisine verirdi.Gözde örenciydi.
Çantasını omzuna atıp okuldan çıktı.Şansı vardı ki yoldan taksi geçiyordu.Taksiyi hızla durdurdu ve bindi."Özel Dans Kursu'na lütfen."Yaşlı adam başını sallayıp arabayı sürdü.
On beş dakika sonra kursa gelmişti.Borcunu ödeyip arabadan indi.Binaya girip direk soyunma odasına doğru yürüdü.Üstünü değiştirirken müzik.sesi duyuyordu.Vücudu çoktan uyum sağlamıştı.
Dans ettikleri odaya dans edefek girdi.O sırada her şeyi unutmuştu.Sadece dans ve O.
°°°°°°°°
3 saatin sonunda Bay Cooke müziği kapattı."Arkadaşlar,bir güzel iş daha başardınız.Özellikle sen Lay."Bay Cooke değişik bir aksan ve tonlamayla Korece konuşuyordu.Lay derken 'L' harfini o kadar çok vurguluyordu ki sanki 'Lllllay' diyordu.
Yixing nefes nefese kalmıştı ve bunu umirsamadı.
"Sen ne düşünüyorsun,Tao?"
"Oldukça iyi dans ettiler."
Lay sesin geldiği tarafa hızla döndü."Senin burada ne işin var?"
Tao geniş bir gülümsemeyle cevap verdi."Bugüne bir plan hazırlamıştık,unuttun mu?"
Öğrenciler çoktan çıkmıştı.Lay havluyla terini silerken Tao'ya yaklaştı.Bay Cooke,Lay'e çok güveniyordu.Ona kursun yedek bir anahtarını bile vermişti.Lay bu güveni boşa çıkarmamıştı,asla!
"Hayır,unutmadım."Yixing dans salonundan çıkıp soyunma odasına giderken Tao'da onu takip.etti."Sadece sen okula gelmeyince iptal oldu sandım."
Tao soyunma odasının kapısını kapadı.Lay elinde poşet olduğunu şimdi farketmişti."Bu sabah doktora gittim."
"Geçmiş olsun."
Sağol."Poşeti havaya kaldırdı.İçindeki şeyler birbirine vurup ses çıkardı."Gelirken bunları aldım."
Lay tişörtünü giyerken poşete yaklaştı."Bunlar ne?"
"Bira."
"Yanında çerez varsa tamamdır."Lay pantolonunu giydi."Hazırım.Kime gidiyoruz?"
"Aslında burada içelim,ne dersin?"
Lqy parmaklarıyla çenesini tuttu.Bay Cooke bir şey demezdi.Yarın ders yoktu.Lay çoğu kez burada kalmıştı.
"Tamam,iyi olur.Hatta film bile izleyebiliriz."
Yixing,Bay Cooke'un odasına girip laptopu aldı.Aslında bu Lay'in laptopuydu.Bay Cooke'la birlikte kullanıyordu.
Bay Cooke onun için abiydi,kısaca.
~~~~~~~~
Aksiyon filmi izlerken bira ve cips iyi gidiyordu.Yanında Lay olunca daha bir iyiydi.Yani,Tao böyle düşünüyordu.
2. birasını yarılamıştı ve biraz çakırkeyif hissediyordu.O yüzden bira kutusunu yana bıraktı,daha da dokunmadı.
Film bittikten sonra Lay'le Taş-Kağıt-Makas oynadılar.Ardından sohbet ettiler.Aslında konuşacak bir şeyleri yoktu.4 senedir birbirlerini tanıyorlardı.
Konuştukları şey Sehun ile Luhan ve Kai ile Soo'ydu.
"Heosi birbirine aşık."Lay dili dolanarak konuştu.Sadece bir birayla böyle olmuştu.
"Arkadaşlarımız gay,Yixing."Tao bir avuç cipsi ağzına tıktı.
"Kris'i saynayalım."Lay gamzesini ortaya çıkartacak bir şekilde gülümsedi.
"O da yakında birini bulur."Tao gözlerini kıstı."Sen birini seviyor musun?"
"Hmm."Lay ağzına cipslerden birini attı."Evet."
Tao içinde oluşan kıskançlıkla kaşlarını çattı."Kim bu?"
"Erkek."
"Sen de mi?"Tao sinirini yansıtmamaya çalışarak gülümsedi.Lay'i sevdiğini geçen sene farketmişti.Doğum gününde Tao'ya panda aldığında.Tao hep o pandayla uyurdu.
Ve Lay'in birisini hatta bir erkeği sevdiğini öğrenmek...Onun için...Yıkıcıydı.
"Sen seviyor musun,Tao?"Lay tekrar gülümedi.
"Seviyorum."Tao üzgünce mırıldandı.
"Ya.O biliyor mu?"
"Bilmiyormuş."
"Ya bu çocuk seni bilseydi ve sevseydi,onunla ne yapmak isterdin?"
"Sevişmek."Hiç bekletmeden cevaplamıştı Tao.
"Wow."Lay üzgünce ona baktı."Seni sevişirken düşünemiyorum."Yixing'in aklında Tao'nun çıplak vücudunun hayali oluştu.Baştan aşağıya ürperdi.
"Ön sunum ister misin?"
"Ne-ha!"
Yixing'in sözlerini bir çift dudak kesti.
Öpücüğü kış mevsiminde açan güneş gibiydi.Tao'nun tadı vanilyalı dondurma gibiydi.Biraz cips ve bira karışmıs bir dondurma.
Lay inlediğinde Tao uzaklaştı.O kadar da uzaklaşamamıştı çünkü Lay'in elleri onun tişörtünü kavramı kendisine çekiyordu.
"Lay..."Tao onun adıyla inledi."O çocuk sensin."
"Yap o zaman."
Tao gözlerinin içine baktı.Sıvı bir ateş gibiydiler.Kahverengi sıvı ateşler."S-sen n-ne di-"
"Seni seviyorum."Lay,Tao'nun çenesine sıcak bir öpücük kondurdu."Seviş benimle."
Tao inleyerek Lay'i sırt üstü yatırdı."Bunu bir senedir bekliyordum."Tao kasıklarını onun kasıklarına bastırıken kulağına fısıldadı.
"Bekletme beni."Lay tırnaklarını sırtına bastırdı.Tao'nun sırtındaki tırnaklar etrafındaki kırmızı şehvet bulutunun rengini koyulaştırdı.
"Beni beklettin,Yixing."Tao onun boğazını boydan boya yaladı."Çıldırmanı istiyorum."
Tao,Lay'in tişörtünün etek uçlarından tuttu ve çıkardı.Ağzı ve elleri hemen meme uçlarıma odaklanmıştı.Dilini yükseltinin etrafında gezdiriyor,emiyordu.Parmakları ilk okşuyor sonra sıkıyordu.
Lay inlemekten başka bir şey yapamıyordu.
Tao bir anda doğrulup tişörtünü çıkardı.Vücudunu Lay'in vücuduna bastırdı ve tekrar ağzını ele geçirdi.
Lay daha fazla dayanamıyordu.Ama Tao onu çıldırtmak istiyorsa bu oyun iki kişiyle de iynanabilirdi.Elleri onun pantolonuna gitti.Ardından cesurca içine girdi.
"Yi-Yixing."Tao dudakları hala birbirine yapışıkken inledi.Bu Lay'i daha da azdırdı.
Şişmiş üyeyi boxerın üzerinden tutup sıktì.Tao nefes nefese kalmıştı ama öpüşmeye hala devam ediyordu.
Lay bacaklarını kullanarak onu geriye itti.Ayağa kalkarak pantolonunu boxerıyla beraber çıkardı.Tao önünde dikilen Yunan Tanrısına baktı.
Çıldırtmak mı?Canı cehenneme!
Kendisi de şimşek hızıyla pantolonunu çıkardı.Onu aynalı duvara doğru itti.Lay dans ederken tuttukları kolu şimdi sevişmek.için tutuyordu.
"Arkanı dòn."Tao boğuk sesiyle emir verdi.Lay bu emre itaat etmekten mutluluk duyuyordu.
"Lay yanımda lube yok."
(*Lube(bilmeyenler için):Kayganlaştırıcı.)
"Olmaması beni mutlu etti."
"Aslında üzülmen gerekir."Tao başparmağını ağzına sokup yaladı.Lay'in kalçasını tutup sıktı.Parmağını ağzından çıkarıp "Hazır mısın?" diye sordu.
Lay nefesini dışarı verirken başını salladı.Lay,Tao başparmağını sıkı deliğinden içeri iterken haykırdı.
"Şşt."Tao parmağını iki kez çevirdi."Sorun yok."2. parmağını da itti.Lay giderek alışıyordu bu hisse.3. parmağıda içine yerleşince inledi ama zevkten.
"Tamam,hazırım."
Tao inleyerek ereksiyonunu Lay'in içine soktu.Lay çığlık attı.Bu his...Ah,Tanrım!Sanki cennetteydi."Hız-hızlanıyorum."
"Lütfen!"
Tao inledi ve hızını arttırdı.Lay'in zevk noktasını bulmaya çalışıyordu.Daha derine kaydı.
"O-o-orası."Lay inlemeleri arasında konuştu.
Tao daha da hızlandı.Boşalmasının yakın olduğunu hissedince eli Lay,in penisini kavradı.İleri geri hareket ettirmeye başladı.
Odadaki aynalar bu aşk,tutku ve şehvet dolu olayı yansıtırken iki adam birbirlerinin adını sayıklayarak boşaldı.