Y/N: Uyarı diyorum, gerisini siz anlayın.
jungkook, 2018, busan
bir ışık hüzmesi odayı aydınlatıp kör edici parlaklık duvarlara sıçrarken saniyeler içinde geldiği gibi kayboldu. saatin tik tak sesleri yok olduğunda taehyung ile dudaklarımızı ayırdım ve kafamı duvardaki zaman göstergesine çevirdim.
saat tam on ikiyi yirmi dokuz geçe durmuştu.
taehyung da benim gibi bu durumu garipserken odayı gözden geçirdim ama herhangi doğaüstü bir olay yoktu. ikimiz de aynı anda yataktan inip odadan çıkarken salona bakındık, ardından herkesin uyuduğu odalara girip çıkıp kontrol ettim fakat evde kimse yoktu. oysa bir saat önce hepsi uyumaya çekilmişti.
yine ne bok yemiştik?
salondaki ince tülleri çekip sokak ışıklarına bakmak için kafamı aralarken seslenme ihtiyacı duydum.
"taehyung,"
"jungkook,"
hah, ruh ikizi sendromu hala işe yarıyordu.
"sevgilim,"
"sevgilim,"
kafamı sokaktan çevirip yüzüne bakarken o da bana yaramaz bir şekilde gülümsüyordu. işaret parmağımı hemşirelerin yaptığı türden ağzıma koydum ve ses çıkarmayacağından emin olup konuşmaya başladım.
çünkü dudaklarının her hareketinde daha fazla yanıyordum.
"buraya gel," dedim, onu yanıma çağırarak. "sokaktaki lambalara bir bak, bazısı yanıyor bazısı ise sönmüş durumda. sence ne demek bu?"
taehyung gözlerini kısarak geniş caddeyi inceledi ve sonra eliyle küçük bir kiraz ağacını gösterdi.
"incele," dedi ve göz bebeği korkuyla açılırken devam etti. "ağacın yapraklarının çoğu rüzgarla havada kalmış, yere düşmekte olan bir dal tanesi ise havada asılı duruyor."
"yani..." diye mırıldandım, kafamı taehyung'a çevirirken. "evrende zaman durmuş olmalı."
"kesinlikle," diyerek fısıldayan taehyung, bal rengindeki gözlerini benimkilere dikti ve anın getirdiği yoğun hislerle bakışındaki anlam kalbimdeki kırık parçaları bile onardı. "zamanı biz durdurduk, jungkook."
"biz..." dedim, gülümseyişimi saklayamadan tavşan dişlerimi öne sürerken. ne kadar çok şey anlatıyordu bu kadar kısa bir kelime.
biz.
mucizeydik.
biz, bir bütündük.
"biz, meleğim," dedi taehyung, kemikli parmaklarıyla ensemi kavradığında. "zamanın boşluğuna sıkışmış iki sefil aşığız."
"şimdi ne olacak?" diye sordum, kaşlarımı kaldırırak. korku, endişe ve cesaret ruhumu darmaduman ediyordu.
taehyung, gözlerimin içine yeminler ediyormuş gibi baktı. ben ise dudaklarımı yaladım, susayışımı engellemek için. aslında ihtiyacım olan su değildi, kim taehyung adındaki doğa harikasıydı.
alnımın alnına çarpmasını sağlarken kirpiklerinin arasından o meşhur bayıltıcı bakışını attı ve kelimeler dudaklarından atlayarak intiharın en doğal hali gerçekleşti.
"bir destan yazacağım," dedi kısık ve seksi bir tonda. "tenindeki satırlara."
"her dokunuşum birer dövme olacak derinde ve bu geceyi asla unutamayacaksın, sevgilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
soulmate :: vkook
Fanficbirbirinden habersiz iki genç, aynı anda aynı şeyleri yaparlar. eh, çünkü ruh ikizi olmak bunu gerektirir.