Muhteşem Tanışma!

70 0 0
                                    

Sabah hepimizin uykusu vardı. Kahvaltının ardından okula geçtik.
Bugün ilk ders fizikti. Dersi dinlemeye başladım. Hoca her zaman ki gibi sıkıcı bir biçimde anlatıyordu dersi. Birde bu sene çok daha zordu konular. Az konu vardı bu seneden. Ama zordu. Ders sonuna kadar bir çok kişi uyumaya geçmişti. Aytaç ta benim gibi dersi dinliyordu. Yanımda olduğu için onu görebiliyordum. Ama diğerleri arkamda kaldığı için onlara bakamıyordum.
Ve sonunda ders bitmişti. Biz sırada otururken Ali yanıma geldi.
"Selam naber?"
"İyidir." Dedi Aytaç soğukça.
"Bende" diye bozdu Ali.
"Biraz yalnız konuşalım mı?"
"Olur" diye cevap verdim. Bahçeye çıktık.
"Nasılsın?"dedi.
"İyiyim sen?" Diye karşılık verdim.
"Bende. Bugün gidiyor muyuz​?"
"Seninde işin yoksa evet."
"Yok ya. O zaman okul çıkışında gideriz."
"Tamam ama nereye?"
"İstersen sahilde bir kafeye otururuz. İstersen başka bir yere?"
"Farketmez."
"Tamam o zaman. Ha Aytaç ta geliyor mu?"
"Ali, laf sokmasan olmaz mı? Aytaç gelmiyor. Bak Aytaç senin hakkında iyi düşünmüyor. Sadece Aytaç değil. Bir çok kişi iyi söylemiyor senin için. Ama ben seni tanımak için çok sevdiğim arkadaşımı karşıma aldım. Bu yüzden ona laf söyletmem. Lafını bil de konuş." Tırnak işareti yaparak ona gönderme yaptım. "Hani uyarayımda."
"Sert bir giriş yaptın Selin. Böyle olmuyor ama. Bak sana kendimle ilgili açıklamayı büyük bir zevkle çıkışta yaparım. Benim hakkımda sana ne anlattığını tahmin edebiliyorum. Ama, neyse ya çıkışta anlatırım." Zaten zil çalmıştı.
"Sınıfa geçelim mi?"
"Olur."
Sınıfa geçtiğimizde o yerine oturmuştu. Tabi bende..
"Ne konuştunuz?" Diye sordu Aytaç.
"Hiç ya . Aynı okul çıkışında birlikte kafeye gideceğiz ya onu felan konuştuk."
Tabi arkamdan Nazlı ve Tuğçe'de rahat bırakmadı. Hoca derse girmek üzereyken arkamdan dürtüp durdular. Artık dayanamadım.
"Ne var ne? " Dedim.
"Ne konuştunuz?"
"Ya of çıkışta buluşacağız. Onu konuştuk." Tam dedimki hoca derse girdi.
Gün boyunca sıkıcı bir biçimde geçti dersler. Son ders zili çaldığında kızlara dedim "kızlar ben bugün gelmeyeceğim. Siz gidin. Sonra görüşürüz." Kızlarla birlikte servisle gidiyorduk.
"Görüşürüz." Dedim Ömer'e de
"Sanada görüşürüz Aytaç." Bana neden bozuktu bilmiyorum. Yine aynı konuysa...
"Görüşürüz Selin."Sonra sınıftan Ali ile birlikte çıktık.
"Selam."dedi samimi bir şekilde.
"Selam."
"E hadi gidelim o zaman."
"Tamam."
Fazla uzun sürmemişti yol. 10 dakika kadar gittikten sonra sahilde bir kafeye gelmiştik. Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Kafeye geçtiğimizde sandalyeye otururken konuşan o oldu. "O zaman oyunumuz kurallarına göre olsun." Şaşırdım. "Derken?" "Şöyle ki ben Ali." Deyip elini uzattı. "Bende Selin." Elini sıktım. "Memnun oldum." Şaka gibi biriydi. "Bende." Dedim. İkinizde güldük. "İlk karşılaşmamızda pek olmamıştın gibi." "Çünkü öyleydi. Seni hiç sevmemiştim." "Sanırım bende." Gülmüştük. "Hadi ya." Dedim bilmiş tavırla. "Ee ne yersin?" "Aç değilim ya öğlen iyi yedim. Bir limonata alabilirim." "Peki tamam bende öyle yapayım." İyi birimidir​ yoksa bana mı öyle görünüyordu bilmiyorum. Limonatalarımız geldi. Tam, biraz içiyordum ki Ali konuşmaya başladı; "okulda sana söylemek istediğim şeyi anlatayım. Aytaç sana benim hakkımda ne dediyse doğrudur." "Ne?"diye bağırdım. "Şş sakin ol." Dedi gülerek. "Yani evet öyleydim. Kızlarla gününü gün eden, hepsiyle bir günlük takılan bir tiptim. Ama bu çok önceydi. Yani ben değiştim. O yüzden benden korkmana ya da çekinmene gerek yok. Ben diyecektim ki bence arkadaş olabiliriz. Ama senin arkadaşların bizim arkadaşlığımıza çok karışacak gibi duruyor." Derdini anlamıştım. "'Arkadaşların' derken sanırım Aytaç'ı kastediyorsun." "Evet onu kastediyorum. Çünkü o karışır." Ona benim için bizim tayfanın ne ifade ettiğini anlatacaktım. "Bak Ali, onlar benim için ikinci aile gibi bir şey. Ben yani kızlar olarak diyeyim biz bursluyduk. Bunu zaten biliyorsundur. Ve her kolejde olduğu gibi ilk başlarda bizede 2. sınıf insan muamelesi yaptılar. O zaman bizim yanımızda kim vardı biliyor musun? Sadece Aytaç ve Ömer. Biz yıllardır böyle takılırız. Biz buyuz. Benden onlardan vazgeçmemi isteyemezsin. Onlar benim kardeşim gibi." Bir şeyler mırıldandı. "Aytaç ta senin gibi düşünüyor mu acaba?"
"Ali bir şeyleri alttan alttan söyleme. Direkt söyle. Biz Aytaç'la bu konuyu konuştuk. Bu konu seni ilgilendirmez." "Oo sakin gel Selin'cim." İçeceklerimiz bitmişti.
"Biraz sahilde yürüyelim mi?"
"Olur."
Sahilde yürüyorduk." Selin beni yanlış anlama. Haklısın. Onlar senin arkadaşların." Sonunda yola gelmişti. "Bencede neyse daha fazla bu konuyu tartışmak istemiyorum." "Ee birbirimizi biraz daha tanıyalım." Hemen araya girdim. "Neden evlenme programında mıyız? Diyecek bir kız değilim. Hemen korkma."dediğimde güldük. "Ee sen sor ne öğrenmek istiyorsan."dedim. "Annen baban ne iş yapıyor?" Burada duraksamıştım. "Annem bir okulda öğretmen. Bir de abim var. O avukat. Babam.." dediğimde biraz durup devam ettim. "Babam yok benim. Yani bizi küçükken terk etmiş." "Özür dilerim. Bilmiyordum ben. " Dedi kısık bir sesle. Benimde gözlerim doldu. Bu sırada bir banka oturduk. "Önemli değil. Ee seninkilerden bahsetsene."
"Benim annemle babam ayrı. Babamdan nefret ediyorum. Ama onunla kalıyorum. Neden biliyor musun? Çünkü annem beni istemiyor. O da hep o şerefsizin korkusundan." Denize karşı birbirimize içimizi döküyorduk. Neden bilmiyorum ama ona kendimi yakın hissediyorum. "Benim hayatımda böyle. Yani bende hiç babam olsun istemezdim. O bir kere bile benim başımı okşamadı." Sesi titriyordu. Gözleri dolmuştu. Onun masmavi, denizleri andıran gözleri kapalıydı. "Hatta bir keresinde daha yeni bisiklete binecektim. Beni bırakmaz sandım. Ama bıraktı. Düştüm. Sonrada bir daha kalkamadım zaten." Gözünü açtığında bir damla düşmüştü. Ben konuşmaya başladım. "Ben hep bir baba hayaliyle yaşadım. Hep onun neye benzediğini hayal ettim. Yüzünü bile hatırlamıyordum. Ama 3 gün​ önce ne oldu biliyor musun? O adam çıktı geldi." Bende ağlamaya başladım. "Ben o adamı istemedim. Ondan nefret ediyorum. Ama anlam veremediğim bir biçimde annem o senin baban dedi. Gerçekleri dinle dedi. Ama benim tahammülüm yok. Çünkü ondan nefret ediyorum. O gün, senin Aytaç'lara geldiğin gün. O gün ben Aytaç'ta kaldım. Öncesinde senin yüzünden tartıştık." Bir anda yüzünü bana çevirdi. " Sonra ben eve gitmek istemedim. Çünkü o adam yine orada olacaktı. Bende eve gitmek istemedim. Kızlara gidecektim aslında. Ama Aytaç bırakmadı felan öyle yani.
Ben hep istedim ki benimde bir babam olsun. Çocukken herkes babasıyla parka gelirken ben annemleydim ya da abimle. "Ben ağlamaya devam ederken o da benimle birlikte ağlıyordu. Sonra hiç anlamadığım bir biçimde bana sarıldı. Bende ona. Anlamıyorum. Normalde herkese her şeyimi anlatmam. Ama kendimi frenleyemiyordum ona karşı. Bir süre sarıldıktan sonra ayrıldık. Ama o hala çok yakındı. Şu an ne yaptığını bilmiyorum. Ama nefesi yüzüme çarpacak kadar yakındı. Daha da yaklaşıyordu galiba. Ona bir tepki veremiyordum. Yakışıklı çocuktu. Ama ondan etkilenmiş olamazdım. Dahada yaklaşıyordu. Sakalları suratıma değerken bir anda onu, birisi olduğumuz yerden kaldırıp yumruklamaya başladı. Şokun etkisinden çıkıp olaya anlam vermeye çalışırken yumruk atan kişinin Aytaç olduğunu gördüm. Bir yandan da bağırıyordu. "Lan şerefsiz. Ne adi pislik bir insansın. Ha. Ne yapıyorsun kıza? Aptal." Ali ise ona hiç karşılık vermiyordu. "Aytaç yeter dur artık!" Diye yüksek bir sesle bağırmıştım. O da durmuştu. "Devam et. Yeni başlamıştı​k." Ali kaşınıyordu. "Ali sus ve git." Dediğimde beni dinleyip Aytaç'ın yanından "Sen selin'e dua et." Diyerek geçti gitti. O gittiğinde ben konuşmaya başladım. "Ya sen ne yaptığını sanıyorsun?" Bana sinirle cevap verdi: "Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?" Çok sinirliydim. "Ya Aytaç, yeter artık. Benim hayatıma karışmaktan vazgeç!" Küçük bir kahkaha atmıştı. "Ya daha bugün tanıştığın adam seni öpmeye kalkıyor. Ama sen hala Aytaç şöyle Aytaç böyle diyorsun. Onun yaptığına bir tepki bile vermiyorsun öylece bekliyorsun." İleri gidiyordu. "Aytaç ileri gidiyorsun." Bana hala cevap veriyordu. "Doğru. Sende pek bir hevesliydin." Dediğinde yüzüne tokadı bastım. "Şimdi sakın peşimden gelme. Sakın!" Sahilde bir taksi çevirdiğimde eve dönüş yolunu tuttum. Eminim ki dediklerinden pişman olacaktı. Ama o demişti bir kere. Takside sürekli düşündüm. Ama yol boyunca bir sonuç bulamadım.
Kafam karışıktı. Ne düşüneceğimi bilmiyorum. Bir yandan Ali. Bir yandan da Aytaç. Birisi yıllardır en yakın arkadaşım. Diğeri ise bugün tanıştığım ama beni içine sürükleyen biri. Neden ikisini karşılaştırıyordum ki?
Eve geldiğimde annem kapıda bekliyor olmalı ki anahtarımı kapı deliğine soktuğumda birden kapıyı açtı. Anneme sarıldıktan sonra konuştum. "Anne lütfen bir şey sorma. Bugün iyi bir gün değildi. Sonra anlatsam." "Tabi kızım. Hadi odana git bir duş al. Rahatlarsın." Annemin anlayışla karşılamasına şaşırdım. "Teşekkür ederim anne."
Duşa girip çıktıktan sonra bile düşünüyordum. Düşünmekten nefret ediyorum.
Aytaç'ın yaptığı aptallık. Ali'nin yaptığı daha büyük aptallık. Ne düşüneceğimi şaşırdım.
Sinir bozukluğunun vermiş olduğu ağlama ile kendimi yatağa attım. Telefonuma bile bakmadan uykuya daldım.
Alarmın iğrenç sesiyle uyandığımda yine bir güne lânet ettim. Önce üstümü değiştirdim. Saçımı da topladıktan sonra çantamı alıp evden sessizce çıktım.
Okula geldiğimde kızların yanında Ömer ve Aytaç'ı gördüm. Aytaç'ı gördüğüm için yanına gitmedim. Ama Ömer yanıma geldi. konuya daldı. "Dün ne oldu diye sormayacağım. Çünkü biliyorum." "Sana da günaydın Ömer." "Pardon ya günaydın." Dedi. "Bak Ömer dün Aytaç çok ileri gitti. "
"Haklısın Selin. Ama onuda anla. Sende biraz ileriye gitmişsin." Yine sinirlenmiştim. "Sağol Ömer. Sen savun arkadaşını." "Saçmalama Selin." Ayağa kalkıp gidiyordum. "Selin nereye?" Cevap vermeden çekip gittim.
Zil çaldığında herkes gibi bende sıraya geçtim. Müdürümüz her zamanki konuşmasını yaptıktan sonra sınıfa geçtik. Kızlarla kısa bir selamlaştıktan sonra her zamanki yerime oturdum. Normalde-ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın- yanıma Aytaç otururdu. Ama bu seferki öyle değildi. Bugün o otursun istemiyordum. Ama o oturmuştu. Ne o benim yüzüme bakıyordu ne de ben onun. Ayağa kalkıp Ömer'e seslendim. "Ömer?" "Efendim Selin?" "Bugün yer değiştirebilir miyiz?" O da beni kırmadı. "Tabi olur." Tam yer değiştirirken bana yaklaşıp fısıldadı: "Uzatmasan artık." Bende sanki komik bir şey söylemiş gibi güldüm. Nazlı'nın yanına oturdum. Aytaç arkasını dönüp bana "Teneffüste biraz konuşabilir miyiz?" Diye sordu. Bende kısaca cevapladım. "Olur." Sonra tekrar önüne döndü. Ali sınıfa geç gelmişti. Çantasını bırakır bırakmaz yanıma gelip aynı şeyi sordu. "Teneffüste biraz konuşabilir miyiz?" Ona dedim. "Aslında biz öğle arasında konuşsak daha iyi olur." "Peki." Diyerek yanıtladı. Ders başladığında dersi dinleyemiyordum. Hayatımda ilk defa böyle oluyor. Hayatım boyunca çok zor şeyler yaşadım. Ama hiç biri beni derslerimden uzaklaştıramadı. Ama Ali ve Aytaç bana bu kötülüğü yaptı. Bilmedende olsa.

Ve 1583 kelime umarım beğenirsiniz. Aslında bölümleri bu kadar uzun yazmamın nedeni nerede bitireceğime karar verememek. Yani buralarda daha çaylağım. Yorum ve beğenileri unutmayalım.

Yorumlarınızı yazmadan bilemem. Lütfen ya beğendiğinizi votelerle belirtin. Ya da beğenmediğinizi yorumlarda belirtin!

Uzayda Huzurlu PiskopatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin