Devrim'in Simgesi

44 12 0
                                    

Kız yavaş yavaş gözlerini açtı. Başını kaldırıp etrafı algılamaya çalıştı. Bembeyaz bir odanın ortasındaki sandalyeye bağlanmıştı. Bu beyazlık gözlerini kısmasına sebep oldu. Neler olduğunu hatırlamaya çalıştı. Bir kamera hatırlıyordu. Ağaç. Polis. Karanlık. Başını iki yana sallayıp artan baş ağrısını savuşturmaya çalıştı.

Odanın kapısı açıldı ve içeriye üç polisle birlikte elinde dosya olan beyaz önlüklü bir kadın girdi. Kız dikkatle onları inceledi. Kadın oldukça mesafeli ve soğuk duruyordu. Kızın kafasını kaldırdı.

"Başını sabit tut."  Önlüğünün cebinden küçük, ince bir lamba çıkardı ve kızın gözlerine ışık tuttu. "Başını hareket ettirmeden gözlerinle ışığı takip et."

Kız dediğini yaptı. Lambayı söndürüp cebine koydu. Koltuğunun altına sıkıştırdığı dosyayı alıp bir şeyler yazdı.

"Neredeyim ben?" Kızın sesi kendisinden beklenmeyecek kadar kısık ve orantısız çıkmıştı. Oturduğu yerde dikleşmeye çalıştı ve hızlıca boğazını temizledi.

"En son olmak isteyeceğin yerde."  dedi kadın.

Kız anlayamayan gözlerle kadına baktı. Hala tam olarak ayılamamıştı.

"Ne oldu?" diye sordu kız.

"Merak etme. Her şey sana anlatılacak." dedi ve arkasını dönüp arkasından üç polisle birlikte çıktı.

Kız bir süre etrafına baktı. Bu beyaz oda midesini bulandırmıştı. Kapı tekrar açıldı ve içeriye beş polis girdi. Kızın sandalyenin kollarına bağlı olan ellerini çözüp arkasından kelepçelediler.

Kız alayla sordu. "Bir kişiye karşı beş kişi ha? Düşünceden bu kadar mı korkuyorsunuz?"

Kızı sertçe yerine oturttular. Kız her birinin yüzüne tek tek bakarken kapı tekrar açıldı. İçeriye takım elbiseli, ifadesiz bir adam girdi. Tehlikeli bir sakinliği vardı.

Adam elini uzattı. "Merhaba küçük kız. Tanışmamıştık sanırım."

Kız sahte bir mahcubiyetle ellerinin kelepçeli olduğunu gösterdi. "Kusuruma bakmayın artık."

Adam polislere döndü. "Çözün kızın ellerini! Ben sizi böyle mi eğittim?"

"Ama efendim siz söyle..."

"Kapat çeneni ve dediğimi yap!"

Polis hemen kızın kelepçelerini çıkardı. Neler olduğunu anlamamıştı. Sürprizlerden hoşlanmadığı kasılmış vücudundan anlaşılıyordu. Kız bileklerini ovuştururken zafer kazanmışçasına polislere baktı.

Adam yavaşça sandalyede oturan kıza yaklaştı. "Benim adım Murat."

"İsmim yok." dedi kız.

Adam şaşırmıştı. "Şaka mı?"

"Değil. Annem ve babam bana sadece 'kız veya kızım' diye sesleniyorlardı."

"Pekala isimsiz kız." Kızın yüzünün hizasına gelmek için çömeldi. Küçük bir çocukla konuşur gibiydi. "Ne işin vardı büyük ağabeylerin arasında? Senin, evinde oturup canlı yayını izlemen gerekmiyor muydu?"

Kız kaşlarını hafifçe çatarak adama baktı. Bir şeyi hatırlamaya çalışıyordu. Ardından o garip hissi kafasından atmak için başını hızlıca iki yana salladı.

"Size göre öyle olması gerekiyordu. Ancak daha sonra kendi fikirlerimin daha önemli olduğuna karar verdim."

"Kanunlara karşı geldiğin için mahkemeye çıkacağını biliyorsun değil mi?"

ETİKETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin