Bölüm 1.0 "Tuhaf Konser"

106 10 11
                                    

Merhabalarrrr! Açtığınız için teşekkürler. Daha ilk bölümler olduğu için anlatım biraz yetersiz ve acemice olabilir.

"Bugün yine her zamanki sıkıcı okul hayatından sonra evdeyim. Evdeyim ve ne yapıyorum? İçinde yemek dahi olan gruplara ayrılmış odama bakıyorum. Öyle, boş boş... Bide daha yeni genç kız dergilerini numaralandırdım ve sanırım gözlerim acıyor. Peki, benim genç kız dergileriyle ne işim mi var? Ben bir GENÇ kızım. Yani üniversite 1'e gidiyorum. Fazla yaşlı sayılmam değil mi? Altı üstü 19 yaşındayım yani hala gencim!! Şimdiii... Bütün iş Eda' da... Acaba hediyemi saklayabildim mi? Bir kez daha gidip mutfağa baksam iyi olur sanırım onu oraya saklamış olmalıyım. Tam bu düşünceler içinde düşünce havuzunda boğulurken birden bire zil çaldı... Bu gelen Eda olmalıydı! Hemen kapıya koştum. Konfetiler felan, her şey hazırdı. Kaç konfeti var bilmiyorum ama babamdan çıkmadan önce 12 tane istemiştim. Hemen durup saydım. OLAMAZ! On ikincisi nerede?! Neyse, şimdi bunu düşünecek vakit yok. Hemen kapıyı açtım ve kapıyı açar açmaz konfetiler patladı. "Edaaaa!!" diye bağırdım. Fakat... Gelen tesisatçımız!! İyi ama bizim evde sorun yok ki. Yani şimdi... Tesisatçımız da mı bizim pijama partimize katılacak?! Bu konuyu derhal Eda ile konuşmalıyım, benden habersiz konuk davet etmesi hiç hoş değil. Sanırım normal bir insan olsaydı utanırdı, hatta kızarırdı. Tam katılamayacağını söyleyecekken "Afedersin Ela, yanlış gelmişim." Dedi. Oyh... Rahatladım... Tesisatçımız gitti ve ben de yine boş boş bakmaya başladım. Fakat bu sefer dışarıya bakıyordum. Kapımızı duvara dayamıştım. Kapı kolunu tutup yaslandım. Ve öylece dışarı bakıyordum. Bu kız nerede kalmıştı? Tam o sırada "Ela?" diye sıcacık bir ses işittim. Bu hayatımda tanıdığım en mükemmel insanın sesiydi. Eda'nın... Hemen birbirimize sıkıca sarıldık. Nerede kaldığını, kaç saattir beklediğimi, ve tesisatçımızla ilgili yaşanan gerçekleri söyledim. Ardından normalde onu nasıl karşılamayı planladığımı anlattım. Oda nefes nefese kalmış gibi yaparak sıyrılmaya çalıştı. Bende yutmuş gibi yaptım. Babamla annem seyahatteydi. Yani havuz ve bütün ev bize kalmıştı. Özellikle havuz. Yani havuzda yapmamız gereken bazı hareketler var ve annemin gözetiminde bunları yapabileceğimizi sanmıyorum. Boğuluyorum zanneder de kalpten gider zavallıcık... Ben 19 yaşına bir ay önce girmiştim fakat bu onun yani Eda'nın 19 yaşına girdiği gündü! Yanii ben ondan 1 ay büyüğüüm! Tam 30 gün. "Ev neden bu kadar boş?". "Bugün hizmetçilere izin verdim." Normal bir insan benim gibi bir evde yaşayan, benim gibi bir arabası, telefonu, kıyafetleri olan birine, isteyen gözlerle bakardı. Özellikle de onun gibi bir evi olan, onun gibi bir arabası olmayan, telefonu kıyafetleri böyle olan biri. Ama o farklı, o para veya marka istemiyor ki, arkadaş istiyor. Bazen neden beni seçtiğini anlayamıyorum, sanırım nasıl o bana herkes gibi bakmıyorsa, benim de ona acıyan gözlerle bakmadığım için. Hemen cebimden hediye paketini çıkardım. Şaşırmıştı sanki. "Doğum günün kutlu olsun!" dedim. "Hiç gerek yoktu." Dedi. "Aslında evet, gerek vardı." Kendi aralarında aslında çok iyi anlaşıyorlardı. Eda hemen paketi açtı. "İnanamıyorum!" diye bağırdı. Ona aldığım kolyeyi hemen taktı. Bende bendekini gösterdim. Ona aldığım kolyedeki kalbin diğer yarısıydı benimki. Hemen birleştirdik. Dünyadaki en iyi dostluktu bizimkisi. Ortaokuldayken, hatırladığıma göre 6. sınıftık, bir benzerinden almıştım. O zamanki ile şimdiki arasında pek fark yoktu. Çok mutlu ve huzurluydum. Onun, Eda'nın yanında...

Ben mutfaktan cips ve kolayı almaya gitmiştim. Eda da odama çıkmıştı.

Hazırladım ve tam odamdan girecekken tiz bir çığlık duydum. Duyduğum çığlıkla beraber elimdeki her şey yere saçıldı. Ben ne olduğunu anlamaya çalışır gibi yere, dökülenlere bakarken "yes be!!," diye bir çığlık daha duydum. Başımı kaldırdım ve hala zıplamakta olan arkadaşıma baktım. Bu çığlığı onun attığını anlamalıydım çünkü bu kadar cırtlak bir sese sahip olan ilk ve tek insan Eda idi. Parlak ve adeta içi gülen gözlerini gözlerime dikti. "az önce telefon geldi, harika bir haberim var. Bil bakalım ne oldu?," dedi. Ne olduğunu biliyordum, aslında tahmin etmek o kadar da zor değildi. Emin ve heyecanımı saklamaya çalışarak "halan mı öldü? Oleey! O kadını hiç sevmezdim," diye çığlığı bastım. Her ne kadar heyecanımı gizlemeye çalışsam bile ne kadar heyecanlı ve mutlu olduğumu anlamışa benziyordu. Yani, bundan daha güzel ne olabilirdi ki? Eda " cidden mi Ela?" dedi. ve gözlerini devirdi. Bende 'ne yapabilirim ki' anlamında omzumu silktim. "Yaaa bak cips devrildi," diye mızmızlandım. O da "boşver şimdi cipsi. Hemen hazırlanmalıyız," dedi. Doğru, cenazeye pijamayla gidilmez. Dolabımı açtı, biraz kurcaladı ve iki elbise çıkardı. What!? Biz cenazeye bunlarla mı gideceğiz?

Kovboy Kent ☀ Zaman Savaşları Serisi -1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin