Bölüm 1.3 "Şef Denen Adamı Biliyorum"

50 4 4
                                    

Medya: Ela Bulut

İçimden 'ne olmadı ki' diye geçirdim.

Gerçekten zor durumda gibi görünüyorlardı.

Eda yanıma geldi ve "kanka ben bunlara dalarım," diye fısıldadı. "Hayırdır Eda, sen pek dert etmezdin, haa Yiğit'i unuttum ben pardon," diyerek fısıldarken gülmek zorlasada beni, Eda'yı sinir etmek gibisi yoktu. Onun da bir erkek için endişelenmesine lüzum yoktu.

"Şeyy... Yani o-olamaz mı?" dedi. Gözlerimi artık nasıl bir şaşkınlıkla açtıysam Arın beycim daha da endişelenmeye başlamıştı.

"Ela hanım, su ister misiniz?" sesi titriyordu. Galiba korkmuştu. Benden. Korksun zaten, elime geçerse fena olacak.

"Şurada duran adamlar kim?" çaktırmamaya çalışıyordum fakat çok da mümkün görünmüyordu. Ayrıca onların çoktan aralarına sızmış birer casus olması gerekmiyor muydu? Yoksa yakalanmışlar mıydı?!

"Onlar hain," dedi Arın beycim olmayan kişi.

"Amm suçları ne?" diye sordu bu sefer arkamda duran Eda. "İhanet," diye bir cevap aldık bu sefer. Bu gerçekten korkunçtu. Eğer anlaşılırsak acaba bize ne yaparlardı?

"Kanka," diye fısıldadım. "Bence bizi deniyor," dedim sonra da. "Nasıl tepki verip vermeyeceğimizi test ediyor," bana şaşkınca baktı "ne demek istiyorsun?" dedi.

"Ahh... Anlamadın değil mi? Bence şimdi Arın'ı desteklemeliyiz ve onlara (Can ve ekibi) zalimce davranmalıyız. Çünkü davranışlarımıza bakacak. Atılırlarsa zaten bir işimize yaramazlar. Fakat iş idama kadar gider ve ciddileşirse harekete geçeriz. Şimdiden bir koz ayarlamalıyız," diye açıkladım.

"Kanka burası sana yaradı, soğuk kanlılaştın ve galiba buz kesildin," dedi ve kıkırdadı. Bu anlaştık demekti çünkü şakaya vuruyordu. "Buz gibi?" salağa yatarak açıklaması için onu dürttüm. "Demek istediğim kalpsizleştin. 'Atılırlarsa işimize yaramazlar' mış, neyse bu işimize yaradı," deyip işaret parmağıyla alnımın tam ortasına hafifçe tıklatmak niyetiyle birkaç kere vurdu ve "böyle devam et kanka," dedi.

Hafifçe gülümsedim ve tekrar Arın'a döndüm. "Pekala. Eminim siz onlara gereğini yaparsınız," dememin nedeni, onu sorgulamadığımı anlamasını istememdi.

Ve normalden fazla yorulmuş, artık ayakta duracak hali kalmamış Eda, odalarımıza gitmeyi istedi. Arın Bey de bize odamıza kadar eşlik etti.

Sonunda odamıza girip yalnız kaldığımız anda özel ve gelecekten geldiğini düşündüğüm iletişime yarayan bir alet ile Şef'i aradım. Aslında alet saat gibi bir şeydi. Üzerinde rakamlar vardı ve o da muhtemelen saat sanılsın diye ve eğer bizim devirde olsaydık bu gerçekten çok işimize yaradı. Fakat bu devirde saatler kol saati değildi. Bir zincirle herhangi bir yerine bağlıyordun ve kapağı vardı. O kapak da üzerinde duran minik düğmeye basınca açılıyordu. Bu yüzden alette biraz değişiklik yapılmış ve 19. Yüzyıl cep saatine uyarlanmıştı. Görüntü sağlayabiliyorduk. Hologram şeklinde. Şef'e olanları anlatacak ve akıl danışacaktım.

Evet tarihin içine farklı değişkenler sokmak veya o dönemde henüz icat edilmemiş bir şeyi kullanmak büyük bir suçtu fakat böyle özel görevlerde başkalarının haberi olmadan kullanmakta sakınca olmadığını düşünüyordum ki yoktu da.

Şef çağrıma cevap verdiği zaman ona olanları anlattım ve ne yapıp yapmamam gerektiği hakkında fikir alış verişinde bulundum. Ona Can ve arkadaşlarının hayatının tehlikede olduğunu anlattım. Şef'in cevabı ise "amaan, siz size verilen vazifeyi yapın ve onları hiç kafanıza takmayın, onlar ölürse yerlerine yenisini getiririz," oldu.

Kovboy Kent ☀ Zaman Savaşları Serisi -1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin