NOT: Henüz ilk kitabım olduğu için anlatım yetersiz ve acemice olabilir.
Medya: Inna-Deja Vu
İlk önce yeni kıyafetler hazırlandı. Tabii ki de diğer kızların giyindiği elbiselerden değillerdi. Bunlar, daha çok erkeklerin giydiğine benziyordu.
Sonra bize eğitim vermek amaçlı değişik ahır gibi bir yere götürdüler.
Bizi eğiteceği söylenen adam konuşmaya başladı,
"Oraya gittiğinizde büyük bir savunma sistemi gerekecek. Aralarına kaynayıp gerçekten onlardanmış gibi gözükmelisiniz. Buda iyi bir oyunculuğun yanında söylediklerine inanma gerektirir fakat sizin onlara gerçekten inanma gibi bir lüksünüz yok, idare etmelisiniz. Gözlem. Gözlem çok önemli. Özellikle gözlemlediğine göre davranmalısınız. Ortama ayak uydurup onlar ne yapıyorsa yapmalısınız. Akışına bırakmayın, planlı hareket edin. Çünkü bu, akışına tehlikeye atamayacağınız bir görev, bir kere ifşa olursak asla yapamayız. Kendinizi kaybettiğinizi ve gerçekten ne düşündüğünüzü, ne istediğinizi bilmediğiniz anda izin isteyin ve kısa bir mola verin çünkü böyle anlar olacak. Elbette kendinizi kaybedebilirsiniz ve arama yoluna koyulabilirsiniz. Bunlar çok normal. Birbirinizden destek alın. Ve unutmayın. İyiler kötüleri çok geç tanır fakat kötüler iyileri görür görmez tanır!!"
Ben kafamda hepsini hazmetmeye çalışırken, her hangi bir eğitime ve desteğe ihtiyacımızın olmadığından, yeterince zeki olduğumuzdan ve zaten bu yüzden seçildiğimizden bahsetti. Ve hemen yola koyulmamızı söyledi. Daha doğrusu emretti.
Ben size söylemedim değil mi? Bize verilen ilk görev kendilerine karşı savaştığımız kişilerin arasına sızıp, onlardanmış gibi görünmekti. Bunu başardığımızda, bize gerçekten güvendiklerinde ve bilgileri bizimle paylaşmaya başladıklarında, yeni talimatlar gelecekti. Bu sırada bizimkiler ne yapacaktı, en ufak bir fikrim yok. Bizimkiler derken Can'lar.
Kısa bir süre içinde atlı araba geldi ve bizi gitmemiz gereken yere götürdü. Burası bir yoldu.
Söylediklerine göre bu yoldan bir kervan geçecekmiş. Büyük bir kervan.
Bizim ise şimdi yapmamız gereken bu kervana sızmakmış.
Ben bu süre içerisinde bir şeyi merak ettim.
"Neden bu dönemdeki kızlar veya bizim yüzyılımızdaki savaşçı kızlar ya da düşünme becerisi açısından eğitimli kızlar varken bizi seçtiniz? Hatta neden kız, neden erkek değil?é
Bu saçma bir soru olmanın yanında aslında mantıklıydı da.
"Çünkü, sizin zamanınızdaki kızlar bedenleriyle ve davranış olarak da daha rahat. 19. yüzyılda bir kıza bunları yapmasını söylesek ya bağırarak kaçar ya da aklımızı kaçırdığımızı zannederdi. Ve siz olmanızın bir nedeni var. Sizi doğduğunuzdan beri izliyoruz. Zeki ve çeviksiniz. Ayrıca Eda dövüş sanatına sen de jimlastiğe gittin."
"Peki... Ama bu yüzyılda bu kadar ileri bir teknolojiyi nasıl buldunuz?"
"Sence biz bu zamandan mıyız?"
"Değil misiniz?" diye sordum.
"Değiliz," dedi. Ben böyle havalı olacağım diye gizemi abartanlara katlanamazdım.
"Peki ya hangi dönemden geldiğinizi sorma şerefine erişebilir miyim saygı değer beyefendi?" dedim. Belki biraz ukala olmuş olabilir ama bana ne, dayanıversin bir zahmet.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kovboy Kent ☀ Zaman Savaşları Serisi -1
Science FictionEla, aşırı zengin ve Türkiye'nin üst düzeyi ailelerinden birinin çocuğudur. Hayatı harika geçmektedir. Fakat babası ve annesi bir yıllığına iş için yurt dışına çıkarlar. O ise İstanbul'da kalır. Bir akşam en yakın arkadaşı Eda ile pijama partisi yap...