BÖLÜM İKİ

292 13 2
                                    

2. BÖLÜM

Merhabalarr❤❤❤❤
Yeni Bölümm sizlerle.
Sizi seviyorum Kelebekler👑👑👑👑👑👑👑👑👑👑👑👑👑👑

Okul çıkışına doğru ilerliyordum. Sinanın acil işi çıktığı için bir ders önceden okuldan çıkmıştı.
Yavaş yürüyordum. Sanki o eve gitmek istemiyorcasına. Babamın hakaretlerine maruz kalmak istemiyormuşcasına. Ama mecburdum. Babamın sözlerini dinlemeye üvey annemin hakaretlerine göz yummak zorundaydım. Yanımdan hızlı bir şekilde son model spor araba geçtiğinde Korktum ve kaldırıma çıktım. Birde korno öttürmesi yok muydu? Başımı sabır çeker gibi salladım ve yürümeye devam ettim. Çantamın kollarını sıkıca kavrayıp adımlarımı hızlandırdım. Karanlığa kalmak iatemiyordum. Otobüse yetişmem gerekiyordu.

Otobüs durağına geldiğimde insanların otobüse bindiğini gördüm. Tam zamanında gelmiştim. İnsanlar bindikten sonra bende otobüse bindim. Yine ayakta kalmıştım. Ne zaman oturabilmiştim ki. Şöför,"Arkaya ilerle!" dedikçe gidebildiğimiz kadar arkaya ilerliyorduk. Özellikle erkeklerin üzerime üzerime gelmelerinden rahatsız oluyordum. Ayaklarımın ucuna basıp hangi durakta olduğumuza bakınmaya başladım. Fakat dengemi kaybederek arka koltukta oturanlardan birinin kucağına düştüm.

Yavaş bir şekilde arkama döndüğümde Kucağına düştüğüm kişinin Rüzgar Hoca olduğunu anlayıp hızla ayağa kalktım. Ellerimi önüme uzatıp,"Çok Çok özür dilerim hocam! Sakarlık valla kusura bakmayın." dedim. Rüzgar Hoca içinden bir şey mırıldanıp,"Gene mi sen küçük?" diye sordu. "Şey ben eve gidiyordum."
"Yer bulamayınca kucağıma mı oturmaya karar verdin!"
Sinirlenmiştim. Ellerimi göğsümde birleştirdim ve kaşlarımı çattım.
"Hayır hocam yer bulamayınca arkaya doğru ilerledim. Bu sırada da affallayıp kucağınıza düştüm. Yani bu bir kazaydı."

İlk defa Rüzgar Hocayı şaşırtmıştım. Başını etkilenmiş bir şekilde salladı ve ,"Sonuç peki?" diye sordu.
"Sonuçun önemi yok! Başka birinin de kucağına düşebilirdim dedim ya kaza!"
"Ama benim kucağıma düştün!"
Ofladım ve öne doğru ilerlemeye başladım. Burda durup daha fazla utanç veren konuyu tartışamazdım. Otobüs durduğunda arkama sert bir şekilde bakıp otobüsten indim.

Hızlı adımlarla mahalleye girdikten sonra evin yolunu tuttum. Mahalledeki parkta oyun oynayan çocukları gördüğümde duraksadım. Bir süre parkta sallanan kızları, kaydırakta kayarak yakalamaç oynayan erkek çocuklarını izledim ve eve doğru yürümeye devam ettim.
Benim çocukluğum annemi toprağa gömdükten sonra elimden alınmıştı. Annemin ölümünden sonra park yüzü göremez olmuştum.  Bana şeker alınmamış babam eskisi gibi benimle evcilik oynamamıştı.

Belki de kaderim buydu. Annemden sonra babamı da diri diri toprağa gömmekti. Evin önüne geldiğimde çantamdan anahtarı çıkardım. Kilit yerine koyup kapıyı açıcakken kapının birden açılmasıyla ürktüm ve geri çekildim.
Barış abi yani üvey kardeşim karşımda kapıya yaslanmış baştan aşağıya beni süzüyordu. Bu bakışları sevmiyordum. Ama sesimi çıkartıp bir şey de diyemiyordum.

"Hoşgeldin Kardeşim."
Sesi alay eden bir şekildeydi. Başımı yere eğdim. "Hoşbuldum." içeriye girmek için adım atıcakken Barışın kollarımdan tutmasıyla büzüldüm ve korku dolu bakışlarla ona bakmaya başladım.
"Bırak ne yapıyorsun?"
"Hemen nereye gidiyorsun. Azcık sohbet etseydik."
Etrafa bakındım. Mahalledeki kadınlar söylenmeye aralarında birşeyler konuşmaya başlamışlardı bile.
"Bırak Barış. Herkes bize bakıyor ayıp nolur bırak beni."
"Başlarım lan ayıbına! İki dakika sohbet edelim dedik!"
Acıyla yutkundum. Kollarımı Barış  dan kurtarıp sert bir ses tonumla, "Sonra konuşuruz!" dedim. İçeriye girdikten sonra çantamı astım. Hırkamı da astıktan sonra odama ilerledim.

ELMA ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin