BÖLÜM DÖRT

228 14 0
                                    

Yeni bölümcük❤❤❤
İyi okumalar. Beğeni ve yorum seviliyorsunuz kelebekler😊😊😊😊😊😊😊😊

Arkama döndüğümde Barış bana doğru geliyordu. Rüzgar hoca, "Neler oluyor Asel! Bu kim?" diye sorduğunda cevap vermek için ağzımı açıcakken Barış karşıma geçti kolumu sert bir şekilde tuttuktan sonra,"Yürü hemen eve!" diye bağırdı.
Beni peşinden sürüklemeye başladığında Rüzgar hoca diğer kolumdan tuttu. "Sen kimsin lan!"
Barış durup sert bir şekilde Rüzgae hocaya döndü. "Sensin dimi lan o it! Az önce Aselin üzerine düşen!"
"Evet benim çocuk! Sen kimsin."
"Lan bana ba..." Barış yumruk yaptığı elini havaya kaldırdığında Rüzgar hocanın önüne geçtim. "Dur Barış!"
"Çekil Asel. Senle sonra görüşcem."
Rüzgar hoca beni arkasına aldı ve bana dönüp sert bir ses tonuyla, "Karışma ve sesiz ol!" dedi.

Tekrar bakışlarını Barışa çevirdikten sonra yüksek ses tonuyla konuşmaya devam etti.
"Bana bak koçum! Eğer Aselin saçının teline dokunursan teker teker kırarım parmaklarını. Duydun mu lan beni?"
Barış bana bakıp,"Asel yürü!" diye bağırdı. Rüzgar hocayı duymamazlıktan geliyordu.

Başımı tamam anlamında salladıktan sonra Rüzgar hocanın arkasından çıktım. Yavaş adımlarla barışa doğru yürümeye başladığımda Rüzgar hoca bileğimden tutup,"Gitmek zorunda değilsin!" dedi. "Hayır hocam zorundayım."
Bileğimi Rüzgar hocanın elinden kurtarıp hızlı adımlarla otobüsten indim. Barış da arkamdan inmişti.
Başımı yere sabitlemiş ölü misali yürüyordum. Barış arkamdan, "O öğretmen fazla olmaya başladı! Ne lan o otobüste üzerine düşmek falan."
Duymazdan geliyormuş gibi yürüyordum.

Evin önüne geldiğimizde Barış kolumdan tuttup, "Babama herşeyi anlatim mi?" dedi. Alaycı bir şekilde gülümsedim. "Anlat sen bilirsin. Benim içim rahat. Gerçeğin nasıl olduğunu biliyorum"
Barışdan kolumu kendime doğru sert bir şekilde çektikten sonra eve girdim. Çantamı askılığa bırakıp odama yöneldim. Arkamdan seslenen Selma yüzünden ofladım ve arkama döndüm.
"Ne o kız! Bu kadar işler varken uyuyacan mı?"
"Üzerimi değiştirecem."
Selma ellerini beline koyduktan sonra alay eden ses tonuyla, "İyi çıkar üstünü. Sonra mutfağa gel yemek yap!" dedi ve yanımdan uzaklaştı.
Başımı yere sabitledikten sonra ayaklarımı yere vurdum. Tekrar odama gidip dolabımı açtım. İçinden düz siyah aşortmanlarımı çıkarıp üzerime geçirdim. Saçımı dağınık topuz yaptıktan sonra istemesemde odamdan ayrıldım. Mutfağa gittikten sonra terekten tencere çıkardım.

Yemeği yapmaya başladığımda Barış mutfağa girdi. "Asel konuşmamız lazım acil!"
"Yemek hazırlıyorum. Sonra Barış."
Barış bana doğru bir adım attığında geri adım atıp,"Gelme üzerime!" dedim. "Asel sana bir şey sorucam."
"Seni dinliyorum."
Barış ellerini  cebine koydu. Yüzündeki sert ifade korkmama neden oluyordu.
Önce derin ve uzunca bir nefes aldı.
Sonra ise acıyla yutkundu.
"O Hocayla aranda ne var?"

Kaşlarımı çattım. Elimdeki çatal yere düşmüştü. Barış bana böyle bir soruyu nasıl sorabilirdi. Rüzgar hoca benim sadece öğretmenimdi. Onun hakkında aşkı düşünemezdim. Belki beğeni olabilirdi. Fakat bunun adına aşk diyemezdim. Başımı hayır anlamında salladım. "H...hiç bir şey tabiki. Rüzgar hoca sadece benim öğretmenim."
"Bu aralar peşinden eksik olmayan öğretmenin."
"Barış lütfen böyle konuşma. Nasıl olurda böyle düşünürsün?" dedim. Sesim titriyordu. Barış ise öfkeli ve ciddiydi.
"Otobüste olanlar. Ha bide hastane. Bak Asel eğer o herifle aranda bir şey olursa söyle bana."
Anlamamıştım. Barışa böyle bir şeyi söylersem iyi şeyler olmicaktı. Fakat Barış karşımda yenilgin bakışlar atıyordu. Gülümsedikten sonra mutfaktan çıktı. Arkasında harabe halimle beni bırakarak. Barışın bu sözleri nedense içimde acıyı körüklemişti. İlk defa kötü biri olarak değil de. Sanki gerçek bir dost abi gibiydi.

ELMA ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin