Luke için gözlerini açar açmaz Michael'ın bej tavanıyla buluşması rahatlatıcıydı. Dün gecenin gerçekten yaşanmış olduğunu ve çarpıtılmış bir rüya olmadığını bilmekten memnundu. Kulağa klişe gelecekti ama bir noktada gerçekten hepsini hayal ettiğini düşünmüştü.
Düşünceleri, kulak tırmalayıcı bir ses ve çıplak bir ayağın parkenin sert ahşabında çıkardığı ses ile kesildi.
"Günaydın."
Luke, Michael kanepeye otururken gözlerini ovuşturdu, açıkça sesin Michael'ın olduğunun farkına vardı. Bakışları buluşurken etrafında döndü. Michael, kupayı Luke'a verirken içine kahve döktü. "Dikkatli ol kanepeme dökme."
"Tamam, anne(buda sonunda bulmuş kocayı aranıyor hee)." Sarışın, bir yudum alarak cevapladı.
Michael yüzünde küçük bir gülümsemeyle yanına oturdu, önünde ahşap masaya bakarken çenesi avuç içinde ve bağdaş kurmuştu.
"Pekala..."
Luke boğazını temizledi ve kupayı kahve masasına koydu. "Pekala..."
"Bundan emin misin? Yani, bunu düşündün mü? Gerçekten aramızda bir şey mi istiyorsun yoksa sadece bunu deniyor musun? Çünkü zamanımı boşa harcamak istemediğimi söylediğimde bana inan." Michael, bir iç çekişle gözlerini kapatırken şakaklarını ovaladı.
Luke yutkundu, bunu istediğini biliyordu, bunun hakkında çok dize yazmıştı, bunu çok sık düşünmüştü ve bir o kadar da hayal etmişti. Buna ihtiyacı vardı.
"Evet. Sana söz verebilirim, istediğim buydu. Sen ve ben. Birlikte." Luke, sözleriyle birlikte şimdi gözlerini açmış olan Michael'ın gözlerini aradı. "Bunu hiç yapmadım, romantik bir insan değilim, bazı önemli tarihleri unutabilirim ve bazen ne diyeceğimi bilemiyorum. Seni rahatsız edecek ve yanlışlıkla kanını kaynatacağım çünkü ben böyleyim ve bakkala gitmek gibi bana yapmamı isteyeceğin basit ev işlerini yapmayı unutacağım. Bazen şımarık bir velet gibi davranacağım ve buzdolabında süt kalmadığında ağlayacağım. Ayrıca durmamı istesen bile sana bakmaya devam edeceğim ama seni temin ederim, söz veriyorum, hiç bir şeyi bu kadar fazla istememiştim."
Nasıl olduğunu bilmiyordu ama yüzü, gözleri açık ve arkasına bakan Michael'ın yüzünden birkaç santim uzaktaydı. Luke yeniden yutkundu. "Sende bunu istiyor musun?"
Michael kollarını Luke'a dolayıp gömleğinin altından onu mümkün olduğunca kendisine yaklaştırıp dudaklarını Luke'un dudaklarına bastırmadan önce üç tam saniye geçti. Sarışın, öpücüğe gülümsememek için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken geri öpmek için zaman harcamadı, öpücük hızlı ve sert olmaktan daha yavaş ve tutkulu hale geldiğinde parmak uçları Michael'ın arkasında dans ediyordu, dudakları birbirlerine karşı senkronize hareket ediyordu. İlk geri çekilen Michael'dı, nefes nefese koltukta kendi tarafına uzandı.
Oda ağır ağır alınan nefes sesleri ile doluydu ve duyabildiğin diğer tek ses yumuşak bir şekilde Michael'ın odasında çalan müzikti. Bu konuda her şey mükemmeldi ve eğer Luke yapabilseydi, orada sonsuza kadar kalırdı.
Rahat edici sessizlik Michael tarafından kırıldı. "Biz, pekala, şeyleri yavaştan mı alacağız? Demek istediğim, uzunca bir süredir takılmıyorduk ve ikimiz içinde her şey değişti."
Luke önündeki pencereden dışarı baktı. "Evet muhtemelen en iyisi bu. Yani açıkçası şuan seni burada becerebilirim ama belki de önce seni akşam yemeği için dışarı çıkarmalıyım."
Michael otururken gözlerini devirdi ve diğer çocuğa yaklaştı. "Evet öyle yapmalısın."
"Seni şuanda burada becermek için akşam yemeğine çıkarayım mı?" Luke hala pencereden dışarı bakarken sırıttı.
Michael şakadan Luke'u iterken sızlandı. "Beni akşam yemeği için dışarı çıkar, seni gıcık gerizekalı. Belkide şehir merkezindeki suşi mekanına gidebiliriz, ne dersin?"
Luke ikisinin gittiği ilk sahte randevunun anısıyla sırıttı. Kesinlikle başına gelen en utanç verici şeylerden biriydi. "Aman Tanrım, çok kötüydü."
"Şey dökülmüştü... Neydi o? Pantolonuna dökülen sıcak çorba yakıyordu ve paparazi fotoğraflarımızı çekerken sikine dokunuyordum. Dürüst olmak gerekirse, gerçekten unutulmaz." Michael söylerken gülüyor ve başını sallıyordu. "Bunun hala olduğuna inanamıyorum."
Michael'ın sözleri her iki çocuğun da kahkahaları tarafından izlendi. Luke'un kalbi göğsünde hızlıca atıyordu, nedeninden emin değildi. Belki de Michael'ın etrafında olmak onu hala gergin ve telaşlı yaptığındandı. Belki de sevişmekten kaynaklanıyordu. Belki Luke için işler nihayet yerine oturmuştu. Belki hepsi birleşmişti.
"O zamanlar daha iyi bilseydim seni çıkaracağım ki gibi bir akşam yemeğine çıkaracağım. Elini öpeceğim..." Luke solgun oğlanın elini yumuşak bir şekilde öperken Michael gözlerini devirirken gülümsedi. "... sonra sana LA'daki en iyi ve lüks restoranda bir kabin rezervasyonu yaptığımı söyleyeceğim. Sanki birbirimizi tanımıyormuşuz gibi seni etkilemek için her şeyi yapacağım. Akşam yemeğinden sonra seni yatıma götüreceğim ve bulabildiğim en iyi şarabı sana sunacağım, çok sıcak ve tutkulu bir sevişme ile geceyi mükemmel bir şekilde bitireceğim."
Luke dudaklarını, onu şakadan ittiren Michael'a doğru büzdü.
"Aptal."
"Senin için her zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
for the sake of fame ; muke
FanfictionLuke ünlü bir model ile çıkıyor gibi davranmak zorunda kalan ünlü bir şarkıcıdır, ki o da bir erkektir. {Kısacası bir beard olayı.}