Diyerek hızlıca koştu ve gözden kayboldu. Elini çektiğinde ancak nefes alabildim. "Demek ki kaç gündür beni takip eden kişi, dayımın ortaya çıkardığı çetenin elebaşıydı" diye düşündüm.Bunu anneme söylememeliydim. Yoksa annem artık beni hiçbir yere göndermezdi. Bu günlerde kaç kez çıkmıştı karşıma dayımın düşmanı. Bu yüzden girdiğim sınavın tercihlerini yaparken şehir dışı seçtim, uzaklaşmak için. Dayım da başka bir görev için şehir dışına gitmişti. Dayımın gideceği yeri yazdım tercihlere. Tercihler açıklandığında çok mutlu olmuştum. Dayımın yanına gitmek için can atıyordum. 2 yıl geçmişti, dayımın düşmanını hiç görmemiştim bugüne kadar. Ama kâbuslar devam ediyordu. Anlam veremiyordum. Onu görmediğim hâlde neden hâlâ korkuyordum. Olanları dayıma anlatmalıydım. Ama dayımın işi başından aşkındı. Onu üzmek istemiyordum. Söyleyemedim. Vazgeçtim. Kendim halletmeliydim. Belki de çok abartıyordum sonuçta 2 yıl olmuştu. "Artık peşimi bırakmıştır." diye düşünüyordum. Ama bu gördüğüm rüyalarda neyin nesiydi? Anlam veremiyordum.
#*#*#*#*#*#*#*#*#*#*#*#*#*
Evime döndüğümde mutfağa doğru yöneldim. Hemen kendime bir kahve yaptım. Kemik gözlüğümü takıp, kitap okumaya koyuldum. Kitabımı bir hevesle okuyordum ki kapı çaldı. Kitabı masanın üstüne koyarak;
---Bu saatte benim evime kim gelir ki? diye söylendim ve kapıya yöneldim. Kapının deliğinden baktığımda bir postacı elinde bir kutuyla kapının açılmasını bekliyordu;
---Belinay Yıldız?
---Evet benim.
---Kargo size. Şuraya bir imza lütfen.
Gösterdiği yere imzamı atarak;
---Teşekkür ederim iyi günler, dedim.
---İyi günler..Heralde annem yine bana kavanoz kavanoz reçel, bal ve acı sos gönderdi, düşüncesiyle kutuyu gülümseyerek açtım. Ama gördüğüm şeyle yüzümdeki gülümsemenin yerini şaşkınlık ve korku aldı. İçinde bir zarf ve benim fotoğrafım vardı. Korkudan ne yapacağımı şaşırdım. Fotoğrafımın üstünde kırmızı bir çarpı işareti vardı. Zarfı elim titreyerek açtım, bir yazı vardı. Gazetelerden özenle kesilip oluşturulmuştu.
" Ölümün sana çok yakın, bekle beni, ecelin ben olacağım"
Anladım beni takip ediyordu. Ama neden 2 yıl bekledi? Neden şimdi çıktı karşıma? Neden benimle uğraşıyordu? Hâkim olamadım gözyaşlarıma. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Durmak bilmeyen gözyaşlarım, bir süre sonra gözlerimin acımasına sebep oldu. Yatağıma uzandığımda telefonun çaldığını duydum. Telefona baktığımda hemen yüzümü sildim ve biraz öksürerek sesimi düzeltmeye çalıştım. Dayım arıyordu. Şimdi onunla nasıl konuşacaktım? Sesimden ağladığımı kesin anlardı. Sonunda sakinleşebildim.--- Alo. Efendim dayı.
--- Belinay yeğenim meraba nasılsın?
--- Meraba da-yı, iyi-yim sen nasıl-sın?
--- Ben iyiyim de senin sesin pek iyi gelmiyor. N'oldu çabuk söyle.
--- İyiyim dayı sa-dece bugün çok yorul-dum. Bel-ki ondandır.
--- Eğer bişey var da bana söylemiyorsan bozuşuruz bak!Ağlamaya başlamıştım, konuşamadım. Artık her şeyi anlatmanın zamanı gelmişti. Bu olayı sadece Mina ile paylaşmak yetmiyordu.
--- Dayı nolur yanıma gel. Sana herşeyi anlatacağım.
--- Tamam ağlama, ben hemen geliyorum bekle beni.
--- Tamam bekliyorum n'olur çabuk gel.Dayımı beklerken kutuyu gözümün önünden kaldırmak için kalkmıştım ki ayağım halının kenarına takıldı ve düştüm. Ama nasıl düşmek? Resmen yere yapıştım. Elimi masanın üstünde duran vazoya çarpmıştım, yere düşmüştü. Onları toplayım derken bu sefer elimi kestirmiştim. Kanım sanki bugünü bekliyordu, damarımdan akmak için. Çok acıyordu. Hemen bir sargı bezi aldım ve elimi sardım. Kırılan vazonun parçalarını topladım. Çok geçmeden zil çaldı. Kapının deliğinden baktığımda, dayımı görünce sanki içime soğuk su serpildi. Hemen kapıyı açtım ve dayıma kocaman sarıldım;
--- Dayı iyi ki geldin.
--- Belinay n'oldu hemen anlat! Ne bu halin, eline ne oldu? Kim yaptı bunu sana?? Bide iyiyim diyorsun. Ahh delirteceksin sen beni. Anlatsanaa!!
Dayım hiç duraksamadan konuşmuştu, bana fırsat bile vermedi. Canım dayım beni çok sevdiğini bir kez daha anladım.
--- Dayı dur sakin ol. Elime bişey olmadı yanlışlıkla düştüm, o sırada vazo kırıldı. Onu toplayım derken elimi kestim. Bundan daha önemli şeyler var.
--- Anlat dayıcım n'oldu. Meraktan öldüm arabayı nasıl kullandım bilmiyorum.
--- Tamam şöyle gel otur, anlatayım.
diyerek dayımı koltuğa oturttum.
--- Dayı biri beni takip ediyor.
--- Ne, nasıl, kim?!!
--- Senin çökerttiğin bir çetenin elebaşıymış. 2 sene önce memleketteyken benim karşıma çıktı. Kafama silah dayadı. Çok korktum dayı. Napacağımı bilemedim...
Bunları söylerken dayım çok sinirlenmişti. Gözlerinden sanki alev çıkıyordu. Şaşkınlıkla dinliyordu.
---Anneme söyleyemedim, çünkü çok telaşlanacaktı ve bunu duyduğunda beni hiçbir yere göndermeyeceğini de biliyordum. Bu yüzden tercihlerimi senin olduğun yere, buraya yaptım. 2 senedir hiç karşıma çıkmadı. Bende peşimi bıraktı, diye sevinmiştim. Ama beni takip ediyormuş meğerse. Bana bir kutu göndermiş.
diyerek ayağa kalktım, kutuyu almak için. Kutuyu getirdim ve dayımın önüne koydum. Dayım kutunun içindekilere bakarken;
--- Peki bana neden anlatmadın, bunca zamandır?
--- Dayı bilemedim ki senin işlerin başından aşkındı, bide seni üzmek, yormak istemedim.
--- Olur mu öyle şey, asıl söylemeyerek üzdün beni. Bir daha bişey olduğunda bana hemen anlatıyorsun, tamam mı?
--- Tamam dayı. Bundan sonra herşeyi anlatacağım. Zaten tek başıma kaldıramıyorum artık.
--- Ahh canım benim neler çekmişsin. Bir de okulun var. Sen derslerine odaklan ben o pisliği bulup hapse tıkacağım. Zaten nasıl kurtuldu anlayamadım da..
--- Tamam dayı sen merak etme, derslerim güzel olacak ve okulumdan bir fotoğrafçı olarak mezun olacağım...
---Aferin sana hep böyle kararlı ol tamam mı? Şimdi benim gitmem gerek, şu işi biraz araştırayım. Kutuyu da ben götürüyorum. Belki parmak izi falan vardır. Dikkat et kendine. Bişey olursa hemen beni ara.
diyip tam kapıdan çıkıyordu ki;
--- Haa bu arada sana bir ev arkadaşı bulmak lazım.
--- Evet dayı bende düşündüm, merak etme ben bulurum birini.
--- Tamam zeki yeğenim benim. Hadi görüşürüz.
diyerek gitti.İnşaAllah beğenirsiniz, lütfen destek olun.
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...😊✋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AVUÇ UMUT
Teen FictionAslında her şey çok kötü gidiyordu. Çok acı çekmiştim. Artık mutlu olmak, her şeyi unutmak istiyordum. Uçurumun kenarından, birinin beni kurtarmasını bekliyordum. O kişi kim olacaktı? Aldığım darbeleri kim unutturacaktı? O karşıma çıktığında hayatı...