Çalar saatin sesiyle uyandım. Yine aynı kâbus.. Ama hiç düşünmeden okuluma gitmek istiyordum. Kahvaltımı yaparken Mina'nın aramasıyla irkildim. Hemen elimdeki çay bardağını masanın üzerine bıraktım ve telefonu açtım.
---Efendim Mina?
---Alo Belinay, napıyorsun?
---Sence napabilirim? Kahvaltı yapıyorum, üstümü değiştirip çıkacağım.
---Tamam kızım ya ne bu sinir? Solundan mı kalktın?
---Hıhı solumdan kalktım. Noldu söyle çabuk. Daha giyineceğim saçımı yapacağım.
---Tamam tamam söylüyorum. Bugün okuldan sonra kızlarla lunaparka gideceğiz. Çok mutluyum kızım çok eğlenceli olacak. Fotoğraf makineni de getir. Çok güzel kareler ortaya çıkabilir.
---Kızım saçmalama, çocuk musun yaa. Bide mutlu oluyor. Hiç mi görmedin?
---Ya ne var kızım? Biliyorum sende çok seversin lunaparkı. Hadi naz etme. Ya da edersen et. Ben nasıl olsa okula gelince ikna ederim seni.:)
---He he tamam neyse hadi görüşürüz. Beni lafa tutma.
---Tamam görüşürüz. Makineyi unutmaa!!
---Tamam deli kız tamam.:)
diyerek telefonu kapattım. Ne kadar Mina'ya söylensem de gerçekten lunaparkı çok severim. Belli etmemeye çalıştım ama zaten Mina beni tanıyordu. Neyi sevip sevmeyeceğimi biliyordu. Bu ev arkadaşı konusunu O'na açmalıydım. O da tek başına yaşıyordu. 1 yıl önce babası vefat etmişti. Annesi zaten Mina 6 aylıkken vefat etmişti. Böylece yalnız kalmıştı. Bir ablası vardı aslında. Ama O'da başka bir şehirde üniversite okuyordu. Onunla aynı evde yaşama düşüncesi bile güzeldi. Kabul etmesini çok istiyordum.
Hemen masayı toplayıp makineye yerleştirdim. Odama giderek üstümü değiştirdim ve dağınık olan saçlarımı topladım. Hafif bir makyaj yaptım. Aynaya baktığımda bu elbisenin bana çok yakıştığını düşündüm. Aynada kendime göz kırptım ve masanın üstünde duran çok rozetli en sevdiğim, mavi çantama fotoğraf makinemi koyarak sırtıma taktım. Nedendir bilinmez içimde bir mutluluk vardı..Anahtarlıktan anahtarımı alıp kapıyı kilitledim.Fakülteye vardığımda, girişte Mina ile karşılaştım;
---Bak kıymetimi bil seni kapılarda karşılıyorum.
---Ben biliyorum senin kıymetini zaten, diyerek sarıldım;
---Bir gün görmedim ya özledim seni Mina'cım.
---Yağcılarda inecek var.:) Hangi dağda kurt öldü Belinay Hanım? Sabah kızıyordun bana.
---Aşk olsun biricik dostumu özleyemez miyim ben? Kurt murt ölmedi. Sabah da uyku sersemliği vardı kusura bakma.
---Peki öyle olsun. Evet gidiyoruz demi ders çıkışı? Fotoğraf makinemi unuttum deme sakın!.
---Nereye? Ne fotoğraf makinesi?
deyip umursamaz bir şekilde yürümeye başladım. Muzipçe güldüm. Mina görmeden gülümsememi topladım. Koşarak geldi yanıma;
---Bilmiyormuş gibi yapma Belinay, lunaparka işte.
---Dersten bi çıkalım bakarız.
---Ne bu naz kızım ya? Sanki çıkma teklifi ediyorum.
---Neyse derse kaç dakika var? Seninle birşey konuşmam lazım.
---Daha 10 dakika var n'oldu? Anlat meraklandırma. Kötü bişey yok demi?
---Yok kötü bişey değil, aslında çok güzel bişey. Gel oturalım anlatacağım. Mina sende tek yaşıyorsun bende. Biz neden ev arkadaşı olmuyoruz. Sen benimle kalsan olmaz mı? Beraber çok güzel olur bence.
---Çok sevinirim. Ama durduk yerde nerden çıktı bu?
---Dün bana bir kutu geldi. Kutunun içinde benim fotoğrafım vardı ve üstü çarpılıydı. Bir de zarf, içinde "Ölümün sana çok yakın, bekle beni, ecelin ben olacağım" diye bir yazı vardı. Çok korktum. Sonra dayım aradı. İlk önce bişey demedim ama sonra dayanamadım eve çağırdım. Olanların hepsini anlattım. Dedi ki sana bir ev arkadaşı iyi olur. Benim de direk aklıma sen geldin. Ne dersin, bu cadıyla yaşamaya?
---Canım benim çok üzüldüm. O pisliği hemen bulsalar da hapse girse bi daha çıkamasa. Tabii ki seninle yaşarım. Çok mutlu oldum can'ım benim.
---Ee ne zaman taşınıyorsun?
---Bugün olmaz biliyorsun lunaparka gideceğiz. İşimiz uzun sürer.
---Ne lunaparkmış arkadaş gitsek de bi bitse.
---Tamam ya söylenip durma, kalk derse gidelim.
---Tamam gidelim hadi, deyip yanağından makas aldım ve koluna girdim. O da bana bakıp gülümsedi. Tam giderken önümüze Uğur çıktı. Uğur, Mina'nın takıntılı aşkıydı. Mina istemiyordu Uğur'u ama Uğur vazgeçmiyor, her seferinde çıkma teklifi ediyordu. Aslında çok komik bir çocuk. Ama gel gelelim sıkıcı ve biraz da yapışıktı. Rahat vermiyordu insana. Baş parmağımı damağıma götürüp kaldırdım;
---N'apıyorsun sen yaa aklımızı mı alacaksın?
---Özür dilerim kızlar korkutmak istemedim.
---Ama korkuttun, dedi Mina, sinirli bir şekilde.
---Mina seninle biraz konuşmak istiyorum, lütfen bana bir şans ver. dedi Uğur.
---Uğur yeter artık bi rahat bırak yaa...
---N'olur beni biraz dinlesen?
---Ufff tamam dersten sonra konuşalım. Yeter artık.
---Hemen kestirip atma Mina n'olurr.
---Tamam dedik ya deli misin?
---Nee tamam mı? Mina çok teşekkürler. Pişman olmayacaksın. Ders çıkışı bekliyorum, dedi ve gitti.
---Mina sen n'aptın ya? Hani sen istemiyordun bu çocuğu?
---Belinay sana anlatacaktım ama denk gelmedi özür dilerim. ---Neyi anlatacaktın? Yoksa sen.. Sen de mi seviyorsun Uğur'u?
---Kızım ne bağırıyorsun ya rezil ettin bizi. Sevmek demeyelim biraz hoşlanıyorum sadece ama karar veremiyorum, ya beni bırakırsa?
---Bişey söylüyüm mü arkamdan iş çeviriyormuşsun senden hiç beklemezdim. Ama çok sevindim, Uğur çok iyi birisi bence.
---Ya kızım ne iş çevirmesi. Sevindiğine sevindim. Bende iyi olduğunu düşünüyorum.
---Neyse aşık hadi gidelim. dedim bana kızmayla karışık o meşhur gülümsemesini attıktan sonra derse geçtik. Dersten sonra neler olacak acaba? Belki konuştuktan sonra el ele göreceğiz onları. Belki lunaparka beraber gideceğiz?
Ders çıkışında Uğur bizi bekliyordu. Daha doğrusu Mina'yı. Yanına gittik.
---Neyse siz konuşun hadi ben bekliyorum. diyip onları yalnız bıraktım. Aslında onlar gittiğimi düşünüyorlardı. Ama Mina'nın bana konuştuklarını anlatmayacağını bildiğim için onları dinlemeye karar verdim.
---Nasılsın Mina?
---İyiyim sen nasılsın?
---Vereceğin cevaba göre belli olacak. Yani bu senin elinde. Mina ben seni ilk gördüğümden beri seviyorum. Seninle herhangi bir erkek konuşsa içim cız ediyor. N'olur anla beni. Mina sevgilim olur musun?
---Hayvan bende seni o salak Gözde ile konuşurken gördüğümde içim cız ediyor. Bir daha onunla konuşmayacaksın. Tamam mı?
---Ne yani sende beni mi seviyorsun?
---Evet ne sandın?
---Ne biliyim ben senin karşına ne zaman çıksam beni tersliyordun. Bende "benden nefret ediyor" diye düşünmüştüm.
---Korktum, beni bırakırsın diye. Seni tanımıyordum.
---Korkma Mina ben seni asla bırakmam. Şimdi soruma cevap istiyorum.
---Hangi soruya? :))
---Mina sevgilim olur musun?
---Evet.
dedi ve elini tuttu, Uğur Mina'nın. Gözlerime ve kulaklarıma inanamıyordum. Mina ile birbirlerine sırılsıklam aşık olmuşlar da haberimiz yok. Bak sen Mina'ya. İçi cız falan ediyormuş. Ama ben sana bunun hesabını sorarım. Masadan kalkıyorlardı bende hemen uzaklaştım, başka bir yere oturdum. El ele geliyorlardı. Ama ben dememiş miydim? Müneccim miyim yoksa?
---Ohh hayırdır??
---Belinay biz çıkmaya başladık.
---Onu anladık canım. Vayy be Uğur uğraşların sonuç vermiş, tebrikler.
---Teşekkürler Belinay.
---Şimdi arkadaşımı alabilir miyim mâlum lunaparka gideceğiz.
---Ahh sende gelmek istemez misin? pat diye sordu. "Kızım napıyorsun sen ya, insan bi düşünür acaba Belinay ne der, ister mi, istemez mi?" demi ama, yok valla düşüncesiz bu kız ya. Yok yok aşk sana yaramadı. Daha ilk dakikadan beni sattın. Ben bunları düşünürken onlar çoktan gitmeye karar vermişler, beni dürtüyorlardı.
---Belinay, hadi gidelim.
---E peki tamam gidelim.
Gerçekten kendimden tırsmaya başladım. Dediklerim bir bir çıkıyordu. Sandalyeden çantamı alıp sırtıma taktım. Lunaparka gidiyorduk. Uzun zamandır gitmiyordum. Fotoğraf makinem de yanımdaydı. İsmini Smile koyduğum makinemle bugün çok güzel kareler çıkartacağıma emindim. Mutluydum. Çünkü en yakın arkadaşım mutluydu. İçimde tuhaf bir his olsa da, güzel bir gün geçireceğime inanıyordum.
~Bölüm Sonu~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AVUÇ UMUT
Teen FictionAslında her şey çok kötü gidiyordu. Çok acı çekmiştim. Artık mutlu olmak, her şeyi unutmak istiyordum. Uçurumun kenarından, birinin beni kurtarmasını bekliyordum. O kişi kim olacaktı? Aldığım darbeleri kim unutturacaktı? O karşıma çıktığında hayatı...