Hoşça Kal
Mahpusum ama neye?
Tel örgüler sarmış
Hasretlik mi bu ,yürek yangınımı
Meçhul bir koku tütüyor burnumda
Alışılmışlıktan öte
Sevdanın delaleti mi bu yoksa
Diz çökeli kaç bin yol olmuş
Varamamışım kendime senelerce
Aklım ermiyor ermiyor bu dizelere
17 yıllık bir kördüğüm bu
Karanlığın elit tonu
Meğer ne çok çocuğu katletmişim içimde
Sayamadığım kadar defalarca
Hey arsız düşünceler
Bağıma bahçeme evime esir eylemişsin ya
17 yılımda 17 göz yaşımı harap eylemişim
Oysa hasret sende sevda bende imiş
An geldi kendi toprağımı kendim eşeledim
An geldi eşelediğim toprağa kendimi gömdüm kaç bin yılda defalarca
Bitmek bilmedi tükenişlerim
İçimde ölen çocuğun kanında boğuldum
Sokakları mı kuşattım
Özgürlüğün bertaraf olduğu şu dünyada
Şafak vaktine atım umutlarımı
Lal oldum tenha sokaklarımda
Paldır küldür yıktım heyecanları mı
Sustum!
Baktım ama
Bir değil binlerce defa fotoğraflarına
Turnaları gönderdim
Akşamları zehir eylemişim
Geceleri haram
Gündüzleri sen eylemişim
Sen gel desende gelemezdim ki
sen yapma etme eyleme desende
Önce kendime küstüm ben
Kapadım sevdanın yükleri olan yolları
Diz çöktüm yenilgilerime
Şimdi ellerimle eşelediğim toprağın içinde sevdamı büyütüyorum
Hoşça kal iki gözüm hoşça kal...
İNSTAGRAM: b.g_00
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Poetry'' Hayat bu nereden ne şekilde ne süprizlerle karşımıza çıkacağı belli değil, bazen acı bazen kederli bazen hüzünlü sonbaharın sararan ağaçların yapraklarını süzüle süzüle bırakması misali yaşıyor hayatı sürüyoruz, ömür dedikleri nedir ki bir göz a...