GM

38 6 7
                                    

Eylül tedirgin bir şekilde aşağı indi. Bavulu indirenin Cem olduğunu görünce rahatladı. Sahi Cem'den başka kim olacaktı ki ?

"Biraz daha oyalanırsanız kücük bayan , treni kaçırabiliriz."

Eylül'ün ağzından istemsiz bir çığlık kaçıverdi.


"Trenle mi gidiyoruzzzz !!!!"


Eylül'ün bu dünyada yapmayı en çok sevdiği 5 şey arasında tartışmasız trenle seyahat vardı. Tren huzur demekti onun için mutluluk , durgunluk.


Eğer birde yağmurluysa ogün Eylül'ü hiçbirşey sinirlendiremezdi işte. Ellerini çırparak arabaya yürüdü.


"Sonunda biraz huzur" diye geçirdi içinden. Cem ise yarım ağız gülümsedi onun bu çocuksu tavrına.

Eylül çantasından kulaklığını çıkarıp telefonuna taktı. Biraz gezindikten sonra Christinna Perri - The Lonely açıp dinlemeye başladı.


Yaklasık yarım saat sonra istasyona gelmişlerdi. Cem cebinden bileti çıkarıp Eylül'e uzattı.

"Ufak bir işim var. İkinci kapıdan girip bileti görevliye verirsen yardımcı olacaktır"


Eylül 32 diş Cem'e sırıtarak bileti aldı. İnmek için kapıyı açtığında suratına çarpan soğuk rüzgar onu kendine getirdi.

Arkadan bavulunu alıp memnun bir vaziyette yürümeye başladı. Elindeki bileti görevliye verirken arkasında bir nefes hissetti.


Dönüp dönmemek arasında kararsız kalmışken görevlinin sesiyle irkildi.

"Bu kapıdan girin 3. oda"

Eylül nazikce gülümseyerek kapıdan girdi. Görevli "oda" dediğinde gerçekten bir oda beklemiyordu. Burası Eylül'ün tahmin ettiği gibi bir tren değildi.


...




"Burada yatak olması gerçekten harika çünkü çok uykum var."



Eylül trenin camından süzülen yağmur damlalarına baktı. İçindeki tüm acılarında o damlalar gibi akıp gitmesini umdu.

Ceme dönerek gülümsemekle yetindi. Cem , ters giden birseyler olduğunu anlamış olacak ki Eylül'ü yalnız bırakmaya niyeti yoktu.


"Yemek servisi başlamıştır. İstersen gidip alabilirim"


Yemek mi ?


Eylül için yemek hayattı. Vazgeçilmezdi. Hayatta en çok sevdiği şeydi. Elleriyle kalp.işareti yaparak Cem'e istediğini belli etti.

"Pekala , birazdan dönerim"


O giderken arkasından sırıttı. Hava kararmaya başlamıştı. "Sahi saat kaç " diye geçirdi içinden.


İç sesi ise "Saat kaçmaz" diyerek ona yanıt verdi. Kafasını sallayarak kalktı. Okadar çok oturmustu ki , bacaklarını hissetmiyordu artık.


Geriye doğru esneyerek kapıya ilerledi. Kafasını çıkarıp koridora baktığında bir ses duydu.

Bu şey gibiydi. Yılan!

"Eyyylül"



Eylülü çağırıyordu. Eylül gidip gitmemek arasında tereddüt etsede kaybedecek birşeyi olmadığını hatırlayarak yürümeye başladı.



O yürüdükçe ses daha , daha yakından geliyordu. Sesi dikkatli dinlediğinde önce Doğu'nun sesini sonrada Can'ın sesini duydu.


Odaya doğru koştuğunda önüne kanlarla kaplı bir yaratık çıktı. Ses ondan geliyordu. Hepsinin sesini taklit ediyordu neredeyse.


Eylül var gücüyle çığlık attı. Yaratığın ağzından çıkan mor dumanlar başını döndürüyordu.


Gözleri yavaşca kapanırken koridorda ona doğru koşan Doğu'yu görüp yarım ağız gülümsedi.


Kendine daha fazla hakim olamayıp olduğu yere yığıldı.








Ya sevgili dolu mesajlarınızı görünce nasıl seviniyorum anlatamam hepinizi yerim öpüyorum







Vampir Olabilir Miyim ? (#wattys2017)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin