bir

496 38 94
                                    

  Kendimi, daha doğrusu ruhumu serbest bıraktım.

  Bisiklet yokuş aşağıya son sürat iniyordu ve nasıl duracağım ya da yolun sonunda neyle karşılaşacağım umurumda değildi, umurumda olan tek şey bunu ablamın istemesi ve yapamamasıydı. O, bunu yaptığı zaman hayatında bir şeylerin değişeceğini inanmıştı, belki benim hayatımda bir şeyler değişmeyebilirdi ama sonuçta ablamın istediğini başarmış olacaktım.

  Uzun zamandır atmak istediğim, atamadığım çığlığı atmaya başladım rüzgar yüzümü yalayıp geçerken. Bir an nefesim kesilir gibi oldu ama bunu da umursamadım, attığım çığlıklarla etrafta kimse yokken gece yarısı kendimi olduğumdan daha iyi hissediyorken bunu umursayamazdım.

  Sonra bir şey oldu ve attığım çığlık kesildi.

  Bir anda karşıma çıkan koşan birisi yüzünden aniden frene bastım ama çok geçti, ona çoktan çarpmıştım ve ona çarpmamla bisikletle beraber ben de yere yuvarlanmıştım. Bir anlık sarsıntı yüzünden ayağa kalkamazken çarptığım kızın "Siktir!" diye bağırdığını duydum, betona sürttüğü için sıyrılmış ellerimden destek alarak yerden kalkmaya çalışırken birisi kollarımdan tuttu.

  O çarptığım kızdı.

  "Çok özür dilerim! Koşarken görmedim!"

  Kızdan destek alarak yerden kalktım, esmer bir kızdı ve buradan bile çilleri olduğunu görüyordum. Üstüne siyah bir sweatshirt, altına siyah kot şort ve siyah bot giymişti. Tarzı hoşuma gitmişti, bu yüzden kız anında dikkatimi çekti.

  "Sorun değil, birinden mi kaçıyorsun?"

  Sorduğum soruya karşılık bir an tereddütle bana baksa da sonra başını olumlu anlamda salladı ve ellerini dizlerine dayayarak derin nefesler almaya başladı, uzun zamandır koştuğu çok belliydi.

  "Başım biraz belaya girdi ama kaçmayı başardım, yani sanırım..." Kızın gözleri arkasına doğru döndü, gelen giden kimse yoktu. Sonra bir anda gözlerini yumup ayakları yere vurarak "Ah, Bert!" diye bağırmaya başladı. "Aptal Bert! Bok vardı da beni kurtarmaya çalıştın! Geri zekâlı! Ölüp gidecektim işte!"

  Bert'in kim olduğunu bilmiyordum ama onun için önemli olduğu belliydi.

  "İyi misin?"

  "En yakın arkadaşım beni kurtar- Neyse, önemli değil. Sen ne demeye manyak gibi yokuştan aşağıya deli gibi bisikletle iniyordun, intihar etmeye mi çalışıyorsun?"

  Hayır, çalışmıyordum, yapacağım en son şey de bu olurdu zaten.

  Ablam kaybolalı bir ay, ölüsü bulunalı da tam iki buçuk hafta olmuştu. Öldüğünü öğrendiğimden beri derin boşluktaydım, yemek yiyemediğim için on kilo vermiştim ve evden dışarıya çıktığım da yoktu.

  Ta ki ablamın ölmeden önce yapmak istediği şeyler listesini bulana kadar.

  Çok klasik bir listeydi, ölene kadar da normal bir liste olarak kalacaktı. Ama ölen birisinin anca iki üç tanesini yapmayı başarabilmiş 'Ölmeden Önce Yapacağım Şeyler' listesini bulmak garipti, ki bu kişinin ablam olması olayı daha kötü yapıyordu. Eğer yaşarken bulsaydım bunlara ne gerek olduğunu sorgulayarak onunla dalga geçerdim bir de.

  Listenin içinde yokuştan aşağıya bisikletle kayma maddesini gördüğüm an ablamın depoya koyduğu bisikletini aldım, ailem bir haftadır evde değildi zaten bu saatte dışarıya çıksam yine ruhları duymazdı. Anlık gelen cesaretle çantamın içine listeyi ve birkaç ihtiyacım olacak şeyi tıktığımda her şey tamamdı, ablamın yapamadığı şeyleri ve benim yapma imkanım olan şeyleri o an yapmaya karar vermiştim.

  Ablamı ölmüştü ve onu yaşatacak olan da bendim.

  "Sadece eğlence."

  "Ölüm eğlencesi, çok güzel, tam benlik."

  Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı çünkü bu cümleyi kurarken eğleniyor gibi durmuyordu, tam o esnada elini bana doğru uzatıp "Telefonun var mı?" diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım ve sadece bir dakikadır gördüğüm kıza hiç tereddüt etmeden telefonumu verdim. Telefonumu aldı ve birkaç tuşa bastıktan sonra telefonumu kulağına dayadı.

  Kimse telefonu cevaplamayınca sinirle küfür edip kendini yere attı ve elleriyle yüzünü kapattı, telefonumu ondan alıp yanına eğildim. "Sorun çok mu büyük?"

  "Yani... Arkadaşımı bıçaklı bir insanın yanında bırakmam dışında bir sorun yok." Ellerini yüzünden çekmeden konuştu, bu durumdan utandığı o kadar belliydi ki... Ellerini yüzünden çektim ve "İyidir, merak etme." dedim moral vermek için, elimden sadece bu gelirdi.

  "Şayet ölmediyse... Bana kaç diye bağırdı, o an yardım çağırmak için koşmaya başladım ama peşimden birisi gelmeye başladı. Ben de bilmediğim yollara saptım, burası neresi onu bile anlayamıyorum kafam çok karıştı. Şimdi ne telefonum var çünkü yolda koşarken çantamı kaybettim, ne ona ulaşabiliyorum."

  Tam o esnada telefonum çaldı, telefonumu elime aldığımda tanımadığım numara olduğunu gördüm ve bu yüzden ona uzattım. Hemen telefonu elimden kapıp telefonu cevapladı ve kulağına dayadı.

  "Bertholdt! Ymir ben, iyi misin? Kaçabildin mi, çok özür dilerim ben yardım-"

  İsmi Ymir'di demek.

  "Tamam, ben... Dikkatli olup geleceğim, yürüyerek gelmek zorundayım uzun sürer."

  Ymir sarsılmış şekilde telefonu bana uzattı, yanaklarını çiğnediğini görebiliyordum. Telefonu elinden alıp "Bertholdt ne dedi?" diye sorduğumda "Açan başka arkadaşımızdı, Bertholdt'u hastaneye kaldırmışlar. Oraya gitmem lazım, teşekkürler telefon için." dedi ve arkasına dönüp yürümeye başlayacaktı ki "Ymir!" diye bağırdım.

  Bu hareketi ben bile beklememiştim.

  Eski Historia nereye gitmişti hiçbir fikrim yoktu.

  Ymir arkasına döndü, üzgün olduğu için az önceki ciddi ifadesi de gitmişti. "Seni bisikletimle ben götürürüm." dediğimde kaşları çatıldı, çoğu kez bisikletle hastaneye gitmişliğim zaten vardı. Önce ileriye savrulmuş olan bisikletimin telefonla küçük bir fotoğrafını çekerken "Neden fotoğraf çekiyorsun?" diye sordu.

  "Her şeyi anıya dökmek için, evet biliyorum saçma. Neyse, atla gidelim!"

  Ymir arkama bindi ve ellerini belime yerleştirdi, koltuğun kalan kısmına oturup bisikleti sürmeye başlarken ona kafasını Bertholdt'tan uzaklaştırsın diye ablamla olan ilişkimi ve bugünkü amacımı anlatmaya başladım.

  Ablamın listede yazan bir günü bir ömürmüş gibi geçir maddesini bugün gerçekleştirmeyi çok istiyordum. Hepsini bu gece yapamazdım belki ama ablam için bu gece yapabildiğim kadar şey yapıp hepsini anı olarak biriktirecektim.

  Ablamın aksine öldüğümde arkamda bir listeden daha fazlası kalacaktı.

  whereishistoria

whereishistoria: bugün bir kızla tanıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

whereishistoria: bugün bir kızla tanıştım.

  ---

  selam, çok klasik konulu bir kitap olacak ama umarım beğenirsiniz<33

where is historiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin