iki

206 37 84
                                    

whereishistoria

whereishistoria: ürpertici

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

whereishistoria: ürpertici.

Ymir'in sürekli fotoğraf çekmeme aptalmışım gibi bakmasını beklemiştim, ablamın listesindeki 'her şeyi anıya dök' maddesini uygulamak benim yapabileceğim en basit şeydi ve bunu yapmama saygı duyuyordu.

Acil katına ulaştığımızda Ymir bir kadının önüne ilerledi, ona hızlıca "Bertholdt nasıl?" diye sorduğunda kadının bir anda ayağa fırlayıp "Senin yüzünden!" diye bağırmasıyla Ymir birkaç adım geriledi.

Aslında böyle bir çıkış beklemiyordum ama Ymir gayet de beklemiş gibiydi.

"Ailesiz büyümüş bir kızdan ne hayır gelirdi ki zaten, uzak dur oğlumdan! Hayatını mahvetme!"

Ymir hiçbir şey yapmıyordu, sadece karşısında öylece dinliyordu. Ymir, sonunda kadın sustuğunda başını kaldırıp "Üzgünüm, ben sadece... Evet, dediklerinizi kabul ediyorum hepsi benim hatam. Bertholdt benim için çok özel, o benim ilk yakın arkadaşımdı ve çıkar olmadan beni sevdi. Size yemin ederim bugünden sonra onu bir daha görmeyeceğim, sadece ona veda etmeye geldim." dedi ve hafif dolu gözlerini acil kapısına çevirdi. Sanırım oradan az da olsa Bertholdt'un yattığı gözüküyordu.

İçinden bir şeyler söylediği belliydi, belki de kimse duymasa da Bertholdt'a bir veda konuşması yapıyordu.

Bir süre daha oraya baktıktan sonra Bertholdt'un annesi olduğunu tahmin ettiğim kadından tekrar özür diledi ve bana doğru yürümeye başladı, bana bir şey demeden yanımdan geçip giderken peşinden ilerledim.

"Bertholdt'u son görüşüm de ne demek?" Aslında tek şaşırdığım bu da değildi, ailesiz büyümüş olmasına da bir o kadar şaşırmıştım. Gerçi, benimkiler de evin içindeydiler ama ben asla gerçekten bir ailem varmış gibi hissetmemiştim.

"Evdeki paralarımı da alıp bu şehirden siktir olup gideceğim demek. Sen de peşimden gelme, peşimden gelenlere ne olduğunu gördüğünü düşünüyorum."

Ymir'in peşimden gelme laflarını takacak halim yoktu, ben de o filmlerde süreli belalı esas çocuğun peşinden giden saf esas kızlar gibi onun peşinden ilerleyip "Gördüm ve başıma gelecekleri kabul ediyorum." dediğimde tek kaşını kaldırarak bana döndü. Yüzünü parlak ışıkların altında görmek daha güzeldi, yaraları olsa da pürüzsüz cildi ışıl ışıl parlıyordu.

"Ailesiz büyümüş bir kızdan ne hayır gelir- bir dakika senin ismin neydi?"

Kargaşada söylemeyi tamamen unutmuştum.

"Historia."

"Historia... Neyse, dediğim gibi Historia, yanıma gelmeni hiç mi hiç tavsiye etmem."

Adımlarını hızlandırdığında "Evine bırakmamı ister misin?" diye sormamla adımları yavaşladı, bugünü enteresan hale getirme çabamın o da farkındaydı. Ellerini sweatshirtünün cebine sokup "Diğer yakın arkadaşıma veda etmeye götürebilirsin." dediğinde hızla başımı olumlu anlamda salladım.

where is historiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin