Hatırlatma
- Şimdi çekil önümden.
Dedim ve herkes bana ağzı açık bir şekilde bakarken Gökçe'nin yanına oturdum.
_____________Gökçe bana biraz şaşkın ve hayran gözlerle bakarak
- Kızım sen neymişsin beeee. Bu sınıfta gıcık olduğum kişiye ağzının payını veren ilk kişisin. Sana saygı duyuyorum.
Dedi eğilerek.- Seninle iyi anlaşacağız desene. Bana bulaşmayana iyi davranırım, bulaşana da ağzının payını vermeden bırakmam.
Hocanın girmesiyle ortalık sessizleşti. Hoca beni yanına çağırdı
- Bu arkadaşınız Su. Normalde bu zamanlarda nakil öğrenci pek alınmaz ama Su bu istisnalardan biri. Ona yardımcı olun. Şimdi Su kendini tanıt bakalım.
Offffffffff neden yaaaa? Yapmak istemiyorum ama mecbur.
- Ben Su Akıncı. Hocamızın tersine bana yardımcı olmamıza gerek yok. Bana bulaşmayın yeter.
Beste' ye Bakarak dedim. Tam sırama oturacakken-Haaa bu arada babamın torpili ile gelmiş olabilirim ama bu benim sizden bir farkım olduğunu göstermez.
dedim ve oturdum. Hocadan izin almadan oturduğum için bana biraz garip bakıyordu.- Ee-evet çocuklar derdimize geçelim. Ders o kadar bunalttı ki ne ara ders bitti anlamadım.
Tam sınıftan çıkmak için kalkarken Beste Gökçe'nin eşyasını düşürdü ve gülerek çıktı.
- Gerizekalı bir kız bu. Gerçekten, gerçekten elime yine bir fırsat daha geçse de tekrar dövebilsem şu o.........
- Ne!? Gökçe ne dedin sen. Tekrar mı?! Onu dövdün mü sen?!
- Evet!! O benim annem ile dalga geçti. Sırf işinde bir hata yaptı diye. Ben de onu ve yanındaki büyük o....... yu dövdüm. Tabi Can gelip onları götürmeseydi elimde ölmüşlerdi. Ben oradan bakınca zayıf durabilirim ama değilim. Ailem her şeyden önemli.
Gözleri dolmuştu. Elini yumruk yaptı. Elimi duvar ile Gökçe'nin eli arasına koydum.
- Su!! İyi misin? Ya sen malsın. Ne diye elini koyuyorsun?
- Sen onun mutlu olmasını istemiyorsan kendine zarar vermemelisin. Aslında asıl mal sensin. Madem güçlüsün ne diye söylemiyorsun çıkışta dövelim diye. Ben burada bir taraflarımı yırtıyorum.
- Hahahah. İşte biz bu yüzden iyi anlaşacağız. Neyse hadi revire gidelim. Elin morardı ve şişiyor
- Tamam
Revire gittik. Gökçe dışarıda bekleyeceğini söyledi. İçeride iki tane yatak vardı. Biri doluydu ama kim olduğunu göremedim. Neyse oturdum ve hemşireyi bekledim.
- Aaaaa! Senin eline ne oldu?! Ne yaptın sen, bu ne?
- Ya şey arkadaşım duvara yumruk atacaktı. Ne yapsaydım, elini mı kırsaydı?!
- Ne yani onun eli senin elinden önemli mı? Zaten sen yeni olmalısın. Seni daha önce görmedim. Yani bu kadar yakın bir arkadaşının olacağını sanmıyorum.
Herkesin de diline düşmüşüm.
- Kusura bakmayın yeni, eski, az tanıdık, çok tanıdık, hiç tanımadık farketmez. Gözümün önünde kimsenin yaralanmasına izin veremem. Eğer elime bir şey yapmayacaksanız ben gideyim.
- Tamam, tamam dur. Sakın bir hafta elini kullanma.
- Tamam sağolun!
Dışarı çıktım. Gökçe üzgün üzgün bana bakarken ona gülümseyip
- Bu iş bitmedi o kızları bir de beraber yolacağız ama önce kantine gidip bana double chocolate'lı süt ısmarla.
- Tabiki de
Kantinde bir masaya oturdum. Karşı masadaki Beste'yi görünce sinirlendim. Ama sonra diğerleri dikkatimi çekti. Aralarından biri vardı. Kahverengi saçları ve bir de bakınca kaybolduğum bal rengi gözleri.
Gökçe'nin ismimi söylemesi ile irkildim ve gerçek hayata geri döndüm.
_________
Evet arkadaşlar biraz erken yayınladık. Umarım beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ BEDENDE TEK RUH
Chick-Lit" Nasıl bir insan bu kadar deli, soğuk ama bir o kadar da kendine çekebilir."