İç sesime göre artık ölümden korkmamalıydım. Çünkü iç sesim ölüm gelse dahi birbirimizi hiç tanıyamayacağımızı, ölüm geldiğinde benim olmayacağımı, ben geldiğimde ise ölümün olmayacağı ve böylece birbirimizi hiç görmeyecek ve hissetmeyeceğimizi söylüyordu. Ölümden korkmamı gerektirecek hiçbir şey olmayacak diye sürekli vızıldıyordu. Haklı mıydı?
Gerçekten ölümden korkmamalı mıydım?Yoksa iç sesime duvar örmeye devam mı etmeliydim..Neden benim iç sesim bu kadar fazla konuşup beni yoruyordu? Herkes kendi içinde bu kadar fazla kavga ediyor muydu? En önemlisi bu kavgada galip çıkan hangi benliği, hangi tarafı oluyordu? Doğal benliği mi? Sonradan kazandığı benliği mi?Delirmemek için zihnimi ne kadar daha oyalamam gerekirdi.. Delirmeli miydim, yoksa hayatıma son verip kurtulmalı mıydım? Hangisi bana daha cazip geliyordu?
Ölmemek için sebep aradığımda neden hiçbirşey gelmiyordu aklıma,bu benlik duvarlarını yıkma zamanım gelmişmiydi ki.. Tekrardan kimsenin sevmediği ve istemediği o kişimi olacağım. Yoksa insaları mutlu etmek için kendi iç sesimdemi kaybolacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihnim Bipolar
Non-FictionHayattan nefret edip intihar eden mi suçlu? Hayatı ciddiye almayıp kafasına göre davranan mı suçlu? Zihnimdeki hangi ses gerçek? Kafayı yemek üzereyim ve bana yardım eden kimse yok. Tek kaçacak yerim yazıların arası. Size zihnimi açtım beni an...