Gül kokusu, kan kokusu, et kokusu, şarap kokusu.
Kocası tam olarak böyle kokuyordu o an.
"Ne yani, babamız Aegor'u varis mi ilan etti?" kraliçe tereddüt içindeydi.
"Güzel karım. Hayır elbette, varis her zaman benim. Bendim. Aegor sadece tahtı istedi. Ve, seni istedi."
Rhaenys kafasını kaldırıp kocasına sorgularcasına baktı.
"Seni ona verirsem bu diyarlardan gideceğini ve asla gelmeyeceğini söyledi."
Rhaenys bir an onunla gitmek isterdim diye düşündü.
"Sen nasıl kurtuldun?" aslında umrunda bile değildi, sadece sormak zorundaydı.
"Muhafızlarım Aegor'u yaraladı." kısa bir açıklama. Rhaenys'e uzatma iması yapmıştı.
"Bu arada, Yelleria da iyi."
"Ah, inan bana umrumda değil" diye mırıldandı Kraliçe, ama kocası duymayacaktı.
"Samuel Yorgh" diye seslendi Valleria, odanın diğer tarafına.
"Kraliçemi korudun, dile benden ne dilersen." valleria koltuğuna çöktü, gülümsüyordu.
"Bu bir şerefti, majesteleri. Ben sadece görevimi yaptım."
Kraliçe kollarını bedenine sardı, uyumak istiyordu.
*
Yemekte herkes önündekini yiyor, hiç kimse konuşmuyordu.
Rhaenys, Valleria, Üstat Proyke, Yelleria. Herkes buradaydı.
Rhaenys bir başta, kocası diğer baştaydı.
Masada bir kaç espri, muhabbet döndü ama Rhaenys bunlarla ilgilenmiyordu. Hiç bir şey ilgisini çekmiyordu.
Aegor. Canını yaktı mı? Seni öldürmek için işkence etti mi? Sana kaç kez vurdu? Ölürken bile beni mi istedin?
Rhaenys o an elindeki bıçağı Valleria'nın boğazına sağlamak istedi. Bunu yaptığı an onu öldürürlerdi. Sonra ne olurdu? Tahta Yellaria geçerdi. O aciz, hiç bir yeteneği olmayan, zavallı kız kardeşleri. Rhaenys onun Valleria ile gülüşerek sohbet ettiğini gördü.
Prens Queryn üstünde yakut bezeli bir ejderha sürücü tulumu giymiş, gülümseyerek nişanlısı Yelleria'ya değil, kraliçe'ye bakıyordu.
Rhaenys rahatsızlıkla kaşındı.
*
"O adam kesinlikle 7 krallığın en yakışıklısı. Yelleria'ya olan tavrına falan baksana. Kız çok şanslı."
Rhaenys'in kuzeni Melanie ve Rhae fısıldaşıyordu.
"Ee Rhaenys, daha yeni kraliçe oldun. Neler yapmayı tercih edeceksin?" bu soru karşısında halası Shanna'ya döndü.
"Yöneteceğim."
Bu cevap beklenir olmadığı için Melanie ve Rhae. Rhae çok genç, bakire bir kızdı ve o kadar güzeldi ki, Rhaenys'in o yaşlardaki haline benziyordu, tek fark Rhae siyah saçlıydı. Melanie ise Rhaenys ile yaşıttı. Kızıl saçları, kadınsı hatları vardı.
Ve Melanie'nin Valleria ile yattığı dedikodularını herkes bilirdi.
*
"Perdeleri lila rengi istiyorum. Koltuklar kadife olacak. Benim tahtımın üstüne daha fazla elmas konsun."
Sör Amory hepsini aklına yazmakta zorluk çekse de kafa salladı.
"Yarına hazır olmalarını istiyorum."
Rhaenys bunun imkansız olduğunu biliyordu, ama yinede istemişti. Yaşlı adam itiraz edecek olduğu an;"İtirazınız mı var sör?"
Adam kafasını iki yana salladı ve oradan uzaklaştı.
Rhaenys Demir Tahta doğru gidiyordu. Basamakları ağır ağır çıktı ve oturdu. Ellerini kenara yaslarken çevreyi izledi.
Taht odasını yeniden düzenletiyordu. Rhaenys'in kafasında elmaslardan oluşan devasa bir taç vardı. Septalar dualar ediyor, odanın sağ köşesine tüm kralları ve ejderhaların adı yazan bir tablo asıldı. Kraliçelerin ismi de yazılan tablo onun yanındaydı. Rhaenys Yarım Yıl kraliçesi Rhaenyra Targaryen'in adını okurken bacağında bir acı hissetti.
Tahttaki kılıçlar bacağını kan içinde bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOOD OF QUEEN. (Kraliçe #1)
FanfictionWattpadFanficsTr okuma listesinde! Kraliçe serisi 1. Kitap "Çünkü o kraliçeydi. Rhaenys Targaryen'di. Valyria kanını taşıyordu. O Westeros'u yönetecekti. 7 krallığı." Rhaenys Targaryen, entrikaya, zekaya sahip bir Targaryen kraliçesidir. Ülkeyi ko...