8- Aegor Targaryen

519 50 17
                                    

Rhaenys bardağı hemen yere attı. Korkarak çevresine baktı. Herkes normal görünüyordu.

Hedef Rhaenys'ti.

Hızla ayağa kalktı. Başı o kadar dönüyordu ki, adımlarını görmüyordu.

"Zehir," diye fısıldadı.
"Zehirli, içmeyin." Yelleria'ya ulaşmaya çalıştı ama zor yürüyordu.

"Yelleria, zehir. İçme." Fısıldadı tekrar. Dünya dönüyordu. Dizkapağının altında ve sırtında eller vardı, havaya kaldırıldı. Görmüyordu.

Kimin olduğunu bilmediğini boynuna sarıldı ve gözleri kapandı.

*

Sert bir yatakta yatıyordu. Sırtı ağrımıştı. Gözlerini zor açıyordu, yaşlarla doluydu.

"Uyandı," dedi odadan biri. Rhaenys açamadı gözlerini, korkmuştu. Gözlerini birkaç saniyeliğine açtı, sonra sımsıkı kapadı.

"Zehir yemeklerine, dokunduğu herşeye sürülmüş lakin fazla etkili değilmiş. Baş ağrılarının sebebi buymuş. Şarabının içine öldürücü zehir koymuşlar." Ses tanıdık değildi. İlk defa duymuştu.

Rhaenys dehşete düştü, gözlerini açamıyordu.

Ellerini bile zor oynatırken birinin ellerini tuttuğunu hissetti.

"Şimdi ne olacak?" Sessizce dinledi.

"Bir kaç saat dinlenecek, halüsinasyonlar ve rüyalar görebilir, biri yanında kalsın. Uyandığında baş ağrısı olacak, onun dışında sorun olmaz." Rhaenys kime ait olduğunu bilmediği elleri daha sıkı sıkı tuttu. Ruhunu ona teslim ediyordu.

Birinin boynuna eğildiğini ve minik bir öpücük bıraktığını hissetti.

Öpücükleri çok tanıdıktı.

*

Rhaenys uyandığında başında Sam'i buldu. Uyandığında kızıl kalenin bilinmeyen yerlerinden birinde olduğunu anladı.

Rhaenys kalktı ve ona sımsıkı sarıldı.

"Teşekkür ederim," Rhaenys hayatında ilk kez teşekkür ediyordu. Kafasını iyice boynuna gömdü.

"Hadi kraliçem, kralımız sizi görmezse korkmaya başlar." Diye fısıldadı. Rhaenys daha sıkı sarıldı ona. Sam'den ayrılınca onu öptü ve birlikte koridora çıktılar.

"Yeni kurallar koyacağım. Kendi muhafızlarıma 5 kişi ekleyeceğim, onun dışında daha fazla güvenlik olacak, şu dilsizlerden de kurtulacağım. Onlar temizlik ile uğraşacak."  Rhaenys iki elini birleştirip yumruk yapmıştı, Sam ellerine bakıyordu.

"Sence bunu yapmaya kim cesaret etti?" Sam, cevabını bildiği bu soruyu yinede sormuştu.

"Hainler, sevgilim. Hainler."

*

"Yunka Targaryen, Jamie Targaryen, Julia Targaryen. Bunlar vatan hainidir. Bana yapılan suikasti onlar yapmış, meşru kraliçenizi zehirlemişlerdir. Westeros'a girişleri yasaklanmış, girdikleri anda idamlarına karar verilmiştir. Onları bu topraklarda görüp bana kafalarını getirene Lord ünvanı verilecektir."

Rhaenys bir balkon konuşması yaparak kralın şehrine duyularını yapıyor, Yeni kuralları ilan ediyordu. O meşru kraliçeydi, Valleria bu kanunları onaylamıştı ve Melanie Targaryen'in idamından sonra halk ondan korkar olmuştu.

"Yeni Rhaenys yasaları geçerli olacak. Zehirler yasaklanacak, bu işle uğraşan herkes, idam edilecektir." Halk sessiz kaldı.

"Saraya soylular dışında giriş yasaklanmıştır." İşte halk sinirlenmişti.

"Sadık hanelerden 15 Yeni muhafız alınacaktır." Şimdiden birçok aday olduğunu belirten sesler duyuluyordu. Bir çok madde daha vardı ama halkı ilgilendiren son maddeyi okumadan önce Rhaenys sağında duran kocasına baktı.

"Sadık olmayan Targaryen'lerin ejderhaları alınacak, Yeni sürücüler bulunacak. Bulunamayan ejderhalar idam edilecektir."

Kraliçe kafasında zor taşıdığı tacı ile balkonundan halka baktı. Gözlerindeki korkuyu görmüştü.

Onları korkarken görmeyi seviyordu.

*

"Yelleria ve Queryn ejderha kayasındalar. Hep orada kalacaklar. Bir kaç Targaryen onlarla gitti. Kimseye güvenemeyiz artık." Valleria korkuyordu. Rhaenys için korkuyordu.

"Yasalar sence etkili mi?" Karşılıklı oturuyorlardı.

"Evet, insanlara yeterli Korkuyu veriyorsun."

"Aegor'un cesedini görmek istiyorum." Rhaenys bunu uzun zamandır istiyordu, ancak vakti olmamıştı.

"Miden kaldırır mı bilmiyorum." Valleria'nın bunu istemediği çok barizdi.

"Görmek istiyorum Valleria." Rhaenys ona asla ismi ile hitap etmezdi.

"Yürü o halde." Yavaşça kalktılar ve yürüdüler. Kapıda bekleyen Sam'i gören kraliçe, fazla belli etmeden gülümsedi ona.

Onu hala sevmiyordu.

"Samuel Yorgh, beni ve kraliçemi Aegor'a götür." Sam tedirgince kraliçesine baktı. Emin olup olmadığın sorgular gibiydi. Rhaenys kafasını salladı ve Sam önde ikisi arkada yürüdüler.

Birçok koridordan geçtiler, mahzenlerin bile altına indiler ve yakıcı sıcaklığa sahip bir odanın önünde durdular. Kapılar Demir kilitlerle kapalıydı.

Sam kapıyı açıp köşeye çekildi. Rhaenys tereddüt etmeden içeri girdi.

İçerde 20 den Fazla ceset vardı.

Hepsi tanınmayacak haldeydi. Oda bir havuz kadar uzundu. Cesetler çöp gibi bırakılmıştı. İlk baştaki adamı tanımadı. Ağzı açıktı, gözleri kapanmıştı, burnundaki kan hala duruyordu. Kalbinden bıçaklanmış. Rhaenys onun yanından geçerken kötü koku burnuna doldu.

Ölüm kokuyordu bu oda.

Yanındaki ceset yakılmıştı. Sadece kemikleri vardı. Rhaenys kollarını bedenine sardı.

Cesetleri sıra sıra geçerken Aegor Targaryen'i buldu. Ağzı sonuna kadar açıktı. Cansız gözleri tavana bakıyordu. Önce dövülmüş, bir çok yerinden bıçaklanmıştı.

Rhaenys gençliğinde bu adama aşıktı. Kafasında isyanda taktığı taç vardı. Kırılmıştı.

Kraliçe kendi kırılan tacını hatırlayınca gözleri doldu.

"Ailemin ölürken attığı çığlıkları duyduğunu söylemişti, bu ne demek oluyor?"

"Bu demek şu ki," diye başladı Valleria, karısının beline sarıldı.

"Bu konuşmayı Sarayın her yerinde yapmış çünkü duyacağını biliyordu. Seni istedi Rhaenys. Gençliğinde, isyanda, her zamanında seni istedi. Ölürken bile."

Bende istedim Valleria diye düşündü Rhaenys, bende onu herşeyden çok istedim.

BLOOD OF QUEEN. (Kraliçe #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin