Prolog

1.5K 154 79
                                    

Karşısındaki kalabalığa bakıp usulca nefes aldı genç. Ruhsuz bakışlarını ma'rifetini daha önceden duymuş biraz meraklı, biraz yargılayıcı şekilde bakan kimselere yöneltti. Burada hayatı değişebilirdi.

Başını hafifçe eğip klasik selamını verirken,kalabalığı âdeta bıçak açmıyordu. Kahr bir şekilde hafifçe gülümseyip dikeldi. Gülümsemesi adeta karanlık bir odayı fütursuzca dolduran ay şuaları gibi, dönüp tekrar bakılacak cinstendi.

Yavaş adımlar ile sakin bir biçimde karşısına konulmuş 'Kuyruklu Piyano' olarak adlandırılan siyah,gösterişli piyanoya yaklaştı.

Koltuğa aynı yavaşlıkta otururken parmaklarını çıtlatarak piyanonun tuşları ile her zamanki gibi bir süre bakıştı. Ezberlemiş olduğu notalar ile bir kez daha hasret giderdi.

Ellerini meleke ile tuşların üzerine tuttu, gözlerini yumarak derin bir nefes aldı.

Aniden gelen cesaretiyle birden ellerini hareket ettirdi. Her zamanki gibi.

Piyanonun güzel nevâsı bulundukları makamı inletir iken,kalabalığın yüzüne bir beğenmişlik oturdu. Bu biraz da arsız, nazik melodi insanın kalbini ısıtıyor, ruhunu bilinmeyen bir hayâl dünyasına yolcu ediyordu.

Beethoven'ın Ayışığı Sonatı.

Genç oğlan,her parçayı çalmazdı. Çaldığı parçaların her biri,özenle ruhuna işlenmiş kadifemsi bir iplik gibiydi. Müziğinin klasik bir başarı getirmesinden çok,insanların hayatlarına işlemeyi severdi. Şu anda yaptığı gibi.

Sakince,müziği hissede hissede,orada bulunan bazı hanımefendilerin mendillerini çıkarmasına vesile olacak güzellikte çaldı.

Piyano ile birlikte göz kamaştıran bu zat, büyüleyici gözüküyordu.

Adeta kurak bir çölde görünen bir vahâ gibi,orada bulunan ruhların kana kana müziğinden yudumlamasını sağladı.

Kendi ruhu ise çoktan bedenini terk ederek onu eski anılara götürmüştü bile.

Hatırlamak istemediği o sözleri ona hatırlatan, o kalbini titreten mavi gözleri ona hatırlatan müzikten nefret etmesine rağmen, hâla çareyi müzikte buluyordu.

Çaldığı parçanın farkında olmadan bitişine gelirken, aniden bulunduğu makama dönen ruhu onu kendine getirirdi. Parçasının son notasını da basıp derin bir nefes ile ayaklandı. Hareketleri bu sefer yavaş değil, sanki bu mekan onu boğuyormuşçasına hızlı idi.

Titreyen ellerini arkasında birleştirerek daha öncelerde yaptığını yaparak, sanki onun için her şey normalmiş gibi tekrar selamını verdi.

Kalabalıktan bir alkış tufanı yükseldi.

Başarılı olacağı zaten âşikar idi. Bunu biliyordu. O, başarısız olmazdı.

Karşısında duran üç juri birbiri ile bakışıp, bir süre kendi aralarında fısıldaştıktan sonra puanlarını oğlana gösterdiler. Belki de yakında televizyonlarda bile görebilecekleri bu oğlan adeta bir elmastı. Resmen sahne ve piyano için yaratılmıştı.

"Eren Jeager. Tebrikler, 300 puan."

Dudaklarına başarı izleri taşıyan arsız bir gülümseme yerleşirken, kaşlarını kaldırıp dudaklarını araladı.

"Teşekkür ederim,efendim."

Piyanist::rirenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin