4.BÖLÜMŞu anda, burada karşımda duran adamı anlatabilecek, kelimeleri bulmaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki...
Kuruyan dudaklarımda hafifçe dilimi gezdirdim o kelimeleri bulabilmek umuduyla... Katil mi? Deli mi? Yalancı mı? İnsanların çığlıklarından zevk alan bir sadist mi? Tende gezinin bıçağı ete saplayabilecek, fışkıran kana aşık olabilecek bir kan dökücü mü?
Yılları, masumiyeti çalınmış bir çocuk mu?
Maske takılıp, gizlenmiş doğruların anahtarı mı?
Ateşin kendisi mi, yoksa orda yanmaya mahküm kılınmış , hissiyatını kaybeden bir ruh mu?
Yine ve yine dolan gözlerim, bulanıklaşarak karşımda duran silüeti silikleştiriyordu. Göz kapaklarımın direncini kaybettiğini yanağımdan, süzülen damlalardan anlamıştım.
"Gözyaşları kutsal inciler gibidir. Yüreğimize sığınan bizi biz yapan merhametin, simgesidir Mehir."
Annemin, sözleri bitmesini asla göze alamadığım bir şarkının nakaratıydı adeta. Asla vazgeçemezdim, unutamazdım bana mırıldandığı sözleri. Ama bir o kadar da kaçardım onlardan. Reddetmek isterdim sözlerini çünkü, hep beni hayal kırıklığına sürükleyen yalancı bir güven aşılardı ruhuma. İnsanın yerdeyken kalmak için daima varlığına güvendiği elin aslında hiç var olmaması gibiydi bu sözler benim için.
Bana göre ağlamak kutsal olamazdı. Zayıflığımı, kırılganlığımı yüzüme çarpan bir tokattan ibaretti gözyaşları.
Beni defalarca yaralayıp, sayısızca kimsesiz bırakıp, beni ulaşılmaz duvarlarda hapseden tek insandı annem.
Nereye savrulursam savrulayım, ne kadar dibe batarsam batayım, açtığı yaraları ne kadar canımı yakarsa yaksın yine de herseferinde çekip çıkaran insandı annem.Belki de tekrar tekrar yakabilmek içindi canımı.
Tekrar tekrar arafta bırakabilmek içindi ruhumu.
Annem, yanlızlığımdı.
Annem, duvarlarımda saklıydı.
Annem, mahküm olduğum haplardı.
Annem, en büyük nefrettimdi.
Annem, ruhuma ilmiği geçirerek beni yavaşça öldürendi.
Ama yinede, koşulsuzca sevebildiğim tek insandı.
En büyük özlemimde saklıydı.
Kapanmış gözlerimin önünden, zihnimin uçurumlarında defalarca, ölümünü izlediğim annemin görüntüsü geldiğinde, aniden gözlerimi açtım.
Kaskatı kesilmiş vücudum, terden ıslanarak enseme yapışmış saçlarım ve vücuduma yüzlerce iğne saplanmış gibi yanan tenimle çoktan krizin sınırını ihlal etmiştim.
Gözlerimi defalarca kırpıştırsam da adeta gözlerimin önüne bir perde inmişti ve çevremde ne varsa bulanıklığın ötesine geçmiyordu. Bir kaç saniye sadece bekledim. Perde yavaş yavaş buharlaşıp yok olmaya başlamıştı.
Görüntü netleştiğindeyse ilk gördüğüm, kendi omzundan tüm tişörtüne yayılan kanı unutup, bana şaşırmış gözlerle bakan adam oldu.
Kaşları çatılmış, alnında net çizgiler oluşmuştu. Parlak ela gözlerinde, sadece boşluk vardı. Sonsuz galaksi gibi anlamanın imkansız olduğu, bir boşluk... Bir erkeğe göre hatları oldukça düzgün ve kalın olan dudaklarını birbirine bastırarak olduğundan çok daha ince bir hâle getirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEĞİ ÖLDÜRMEK
Teen FictionÇölün ortasında yetişen bir gül gibiydi. Rengi, şarabın en koyu kırmızısıydı. Kokusu, tıpkı masumların kanı gibi kokardı, çünkü onların kanlarıyla sulanmıştı. **** Bir katile aşık olmanın bedeli çok ağır küçük