Okul bitiminde beni annem aldı. Niye geliyosa ? Yürüyerek de gidebilirdim. Eve geldim ve yatağına serildim. Çantamı odanın ortasına fırlattım. Sonunda cuma !!! Üstümü değiştirmeye o kadar üşeniyordum ki... Yere attım kendimi ve sürünerek dolabımdan pijamalarımı aldım. Bir an önce bilgisayarını alıp dizimi izlemem lazım. Yeni bölüm çıkalı çok oldu ama en erken cuma günü izleyebiliyorum. Tam bir işkence. Odamı topladım ve koşarak mutfağa gittim. Yoğurtlu sosumu hazırladım ve annemin kendi için aldığı cipslerin birazını çalarak odama koştum. Dizi izlemek için hazırım.
Cassie ile beraber mesajlaşarak dizi hakkında yorumlar yapıyoruz. Yoksa dizinin tadı çıkmıyor açıkçası. Dizi bittikten sonra Cassie,
'' Pazar günü ne gitsem ?! Çok heyecanlıyım. '' dedi. Ne var ki pazar günü ?
'' Nereye gideceksin ki ? '' dedim.
'' TURNER'IN DOĞUM GÜNÜ !! Seni çağırmadılar mı ? :O ''
'' Hayır :( '' dedim. Neden çağırmadılar ki ? Benden hoşlanmadıklarının farkındayım. Resmen istenmiyorum. Sabah dalga geçmelerinden belliydi zaten. Ne yaptım ki ? Cassie bir daha mesaj atmadı. Derken bir mesaj geldi,
'' Yarın Turner'a hediye almak için alışveriş merkezine gidicem. Bana eşlik etmek ister misinnnn ? '' SKYE ! Doğum gününe çagrılmıyorum ama hediye almak için eşlik teklifi alıyorum. Şaka gibi. Hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi davranarak,
'' Hediye mi ? Neden ki ? '' dedim. 2 dakika sonra tekrar mesaj attı.
'' Turner'ın doğum günü ? Haberin yok muydu ? ''
'' Kimse beni çagırmadı '' dedim. Niye öyle dedim ki. Off
'' :D Davet mi gerekiyor ? Ben seni alırım '' dedi. Yerim yerim yerim !!
'' Neyse yarın gelirim tabii, kaçta çıkarız ? ''
'' Bilmem ki... 2 uygun mu senin için ? ''
'' Sanırım uygunum :D Yarın görüşürüz '' dedim. Acaba yalnız mı oluruz ? Eşlik dedi işte. Demekki yalnız olacaktı. Diğer kızlarvarken beni çağırmış olması evlerimizin yakınlığından mı acaba.
* * *
Sabah beni annem kaldırdı. Açıkçası başım ağrıyor çünkü dün pek uyuyamadım. Kendime gelmek için banyoya girdim. Niye bu kadar önemsiyorum bilmiyorum ama bugün benim için özel. Sonuçta ikimiz yalnız olacağız ve benim iyi görünmem lazım. Siyah dar pantolonumu giyip üzerine mor tişortümü geçirdim. Saçımı dağınık bir şekilde bağladım. Sonuçta alışverişe gidiyoruz, abartmaya gerek yok değil mi ? Ayneye uzun bir süre baktım. Sanırım iyi görünüyorum.
Aşağı indim. Annem çoktan kahvaltıyı hazırlamış. Kardeşim yine her zamanki mallığıyla bana bakıp gülümseyerek,
'' Bu ne hal ? Sevgilin mi var senin ? Nere gideceksin sabah sabah ? Anne bu kız niye sürekli dışarda ? '' diye anneme söylendi. Bazen bu çocuğun beyni var mı yok mu diye düşünmeden etmiyorum.
'' Sen çok konuşma da kahvaltını yap antremanına geç kalacaksın. '' dedi annem Bruce'a ters ters bakarak. Bu sırada ben çoktan sofraya kurulmuştum bile.
'' Cidden Oliv, nereye gidiyorsun sen ? '' dedi annem.
'' Şey, yarın arkadaşımın doğum günü.. Bi arkadaşımla beraber ona hediye bakmaya gideceğiz '' dedim.
'' Arkadaş ? Adları neymiş ? Erkek mi ? Yoksa erkek arkadaşın mı var ?! '' diye bağırdı birden. Bana göz kırpıyordu. '' Varsa söyle de bi tanışalım '' dedi. Yok artık !
'' Off yok öyle bişey anne. '' diyerek gözlerimi devirdim.
'' Peki öyle olsun '' dedi ama hala bana bakarak gülüyordu. Ne de meraklı böyle şeylere. Telefonun titredi.
' Ben 5 dakikaya çıkıyorum sen parka gel istersen '
Hemen kahveden bir yudum daha alarak masadan kalktım. Ceketimi giydim.
'' Anne söyle de çok geç kalmasın '' dedi Bruce. Yanına gidip saçlarını karıştırdım.
'' 11 yaşındaki birine göre çok konuşuyorsun '' dedim. Saçlarını düzeltti. Annemi öptüm ve dışarı çıktım.
Parka gittiğimde Skye oradaydı. O kocaman gülümsemesiyle bana bakarak '' Selam '' dedi ve bi anda yanağından öptü. Gözlerim açıldı. '' Selam '' dedim gülümsemeye çalışarak. Güzel bir selamlaşma oldu. Ama sanırım bayılacağım.
Otobüse bindik ve alışveriş magağazasına gidene kadar müzik dinledik. Müzik zevkimi beğenmesi hoşuma gitti doğrusu. Yaklaşık 15 dakika sonra indik ve mağazaları dolaşmaya başladık.
'' Ne almayı düşünüyorsun ? '' dedim. Çünkü erkeklere hediyen almak konusunda pek iyi değilim. Fikir edinirim diye düşündüm.
'' 2-3 aydır almak istediği bir oyun vardı. Onun için para biriktiriyordu. Onu alacağım. Parasını çok saçma şeyler için harcıyor '' dedi gülerek.
'' Ben ne alsam ? Aklıma hiçbir şey gelmiyor '' dedim. Düşündü biraz. Sonra,
'' Beğendiği bir grup var. Onların albümünü alabilirsin. '' dedi. Hoş fikir aslında.
Beraber D&R a girdik. O oyunlara bakarken bende albümlere baktım. Yanıma gelip hangi albüm olduğunu gösterdi. Cidden ucuzmuş. Sinsice gülümsedim. Hala param var ! Aldığımız şeyleri hediye paketi yaptırıp çıktık.
'' Eee şimdi ne yapalım ? '' dedi.
'' Birşeyler mi içsek ? '' dedim. Kafasını olur manasında salladı.
Birlikte birşeyler içip sohbet ettik. Her zamanki gibi espriler yapıp beni güldürüyordu. Bir ara '' Çok güzel gülüyorsun '' dedi. Ne yapacağını şaşırdım. Hiç beklemediğimiz anlarda beni utandırıyordu. Hiç hoş değil. Muhabbete o kadar çok dalmışız ki saatin nasıl geçtiğini anlayamadık. 3 saat konuşmuşuz. Hemen kalkıp otobüse yetiştik. Otobüsten indikten sonra beni eve kadar bıraktı.
'' Turner'ın evi 2 sokak ötede ve doğum günü akşam beşte başlayacak '' dedi.
'' Beraber gideriz ben bulamam '' dedim ve gülümsedim. Gülümseyerek,
'' Bağımlılık yapıyorum sanırım, baksana bensiz bir yere gidemiyorsun '' dedi.
'' Alışverişe bile benimle çıkan birine göre fazla özgüvenlisin '' dedim ve elimdeki paketi yavaşça bacağına vurdum. 2 saniye bana baktı ve yanağımdan öptü. Kızardım. Bu öpücük sabahki öpücük gibi değildi. Sıcaklığı tüm vücuduma yayıldı.
'' A şey ben gideyim annem merak edecek '' dedim. Güldü,
'' İyi geceler ''dedi. Koşarak eve gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Okul
Teen Fictionİlk defa yazıyorum :D Konu şu : Her genç kız gibi olan Olivia'nın en yakın arkadaşı Cassie için okulunu değiştirmesi ve bunun sonucunda gelişen olaylar. Beğenirsiniz umarım :)